Nihat Buldan ve ilişkiler
BEHİÇ KILIÇ 15 Ocak 2008
NİHAT Buldan’ın hikayesi, ülkemizin sahipsizliğinin ve başıboşluğunun da bir kesitidir!.. Bu başıboşluk yüzünden, PKK bağlantılı uyuşturucu kaçakçıları, “Saygın, işadamı ve hatta siyasetçi” kimlikleri ile donanırken, onlarla mücadele eden devlet görevlilerinin yerden yere vurulduğu, linç edildikleri, satılmış medya ve işbirlikçi bürokratlarca hedef haline getirildiklerini biliyoruz!..
Eğer ki; ülkeyi yönetenler... Siyasiler askerler, PKK çetesinin vahşetinden sonra, kurbanların ardından göz yaşı dökeceklerine ülkeye sahip olmak istiyorlarsa... İzleri doğru sürmeli, ilişkileri iyi okumalı ve çetenin adımlarının önünü kesmelidirler...
İz sürülmediği için çete özgürdür!..
Mesela, TBMM mensubu milletvekili Sabahat Tuncel’e, Londra’da PKK’nın mafya kanadını da temsil eden kimlikleri ile rahatça hareket etmesi ve bu mafya-militanın yöhlendirmesi ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine propaganda yapması fatura edilemiyor!..
Bir başka milletvekili Pervin Buldan’ın, aracı ile gene PKK bağlantılı bir uyuşturucu kaçakçılığı işine bulaşmasının peşine düşülmüyor!..
Olaylardan teğet geçişle yetiniliyor!..
Bu yüzden PKK çetesi mafya-siyaset-ticaret üçlemesi üzerinde rahatça örgütlenerek gelişiyor ve zenginleşiyor!..
Yıl 2001 Londra...
Ağır ceza mahkemesi, iki aydır baktığı uyuşturucu davasını sonuçlandırıyor... Mahkeme Başkanı Bayan Tapping, jürinin suçlu bulduğu sanıklara kararı açıklıyor... 34 kilo eroinle yakalanan Haydar İspir ve İsmail Kar’a 18 yıl hapis, Nihat Buldan’a 16 yıl hapis cezası veriyor...
Hakim Tapping kararı açıklarken, Buldan’ın kendisini siyasi kişilik olarak tanıttığını belirterek, “Ancak bu saygınlığı kötüye kullanması üzücüdür. Eroinle yakalanmamasına rağmen, polisin sunduğu kanıtlara dayanarak 16 yıl hapis cezası veriyorum. Cezasını tamamladıktan sonra ülkesine sınırdışı edilecektir” diyor...
Hakim ve jüri, Nihat Buldan’ı son derece emin olarak eroin kaçakçısı olarak niteliyor o ise “Siyasetçi” olduğu iddiasında bulunuyor ve doğru söylüyor!.. Çünkü kendisi HADEP kurucularından ve hatta 1999 seçimlerinde milletvekili adaylarındandır... Partisi barajı geçseydi TBMM üyesi de olacaktı... Parti olarak, haksızlığa uğradıkları iddiasındaydılar ve kendi değerlendirmelerine göre 31 kişi olarak aslında milletvekiliydiler!..
Londra’da yapılan operasyonda Savcı, İngiliz narkotik polisince piyasa değeri 2.5 milyon sterlin olan 34 kilo eroinle yakalanan sanıkların, 14 ay telefonlarının dinlendiğini, araçlarına gizli dinleme cihazı yerleştirildiğini ve görüşmelerinin de videoya çekildiğini söyledi. Sanık avukatı savunmasında, Buldan’ın, sanık Mehmet Topkaya ve Abdullah Baybaşin arasındaki anlaşmazlığı gidermek için Londra’da bulunduğunu öne sürüp, müvekkilinin suçsuz olduğunu iddia etti. Avukat, “Müvekkilimin eroinle hiçbir bağlantısı yok. Yargılanan sanıkların hiçbirini kişisel olarak tanımıyor. 16 yaşındaki oğluyla Londra’ya gelerek ucuz bir otelde kalmıştır. İngilizce bile bilmemektedir. Türkiye’deki Kürt toplumunda saygın bir yeri olduğundan Londra’daki iki Kürt aile arasındaki anlaşmazlığı gidermek istemiştir” dedi.
Sanıklardan Mehmet Topkaya da Baybaşin’in tehdidiyle uyuşturucu ticaretine karıştığını belirterek, Baybaşin ile arasındaki sorunu çözmek amacıyla HADEP’ten yardım isteğini ve Buldan’ın gönderildiğini söyledi. Mahkemede, Nihat Buldan’ın kimliğinden dolayı PKK -HADEP ilişkisi de ele alındı. Malatyalı Mehmet Topkaya’nın 1985`te turist olarak geldiği İngiltere’de 1987’de politik sığınma istediği öğrenildi. Savunma avukatlarının tanık gösterdiği HADEP Genel Başkan Yardımcısı Hamit Geylani, İngiltere Başkonsolosluğu’ndan vize alamayınca Buldan’a destek mektubu gönderdi. Sanıklardan Mehmet Topkaya’nın ise başka bir jüri önünde tekrar yargılanmasına karar verildi. Harrow Kraliyet Mahkemesi’ndeki duruşmada savcı, Buldan’ı organize uyuşturucu ticaretinde “Türkiye ayağından sorumlu”, Topkaya’yı da “İngiltere’den sorumlu” olmakla suçladı.
Buraya kadar sindire sindire okuduğunuzu ümit ediyorum!.. Asıl “Parmak ısırtıcak ilişkiler”in hikayesi bundan sonra başlayacak!.. Bu yüzden, buraya kadar yazdıklarımın akılda kalması, yazıda geçen Mehmet Topkaya isminin de unutulmaması gerekiyor!..