« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Eki

2014

Al sana reform

Saygı Öztürk 01 Ocak 1970

AKP hükümeti hangi yasal düzenlemeyi yapsa adı “reform” oluyor. 6 ay önce AKP’lilerin oylarıyla çıkarılan yasa, bu kez yine AKP’lilerin oylarıyla, alkışlar arasında eski haline getiriliyor. Bakıyorsunuz eski haline getirilmesi de “reform” diye yutturuluyor. Bunlar, ülkede yasaların ne kadar özensiz, düzensiz yapıldığını, hükümetin işine yarayacak maddeleri bulup “dönemsel” olarak uyguladığı gerçeğini de ortaya koyuyor. Tabii anlayana…
Avrupa Birliği (AB) normlarına uygun yasal düzenlemeler ağırlık olarak 2005 yılında yapıldı. Aralarında Ceza Muhakemeleri Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Polis Vazife Salahiyet Kanunu’nun da bulunduğu yasalar ve bunlara bağlı yönetmelikler çıkarılırken hep “reform” denildi. Bazılarını güvenlik birimleri benimsemese de gerçekten AB normlarına uygun yasalar çıkarıldı. Bunların uygulanmasıyla birlikte örneğin Emniyet’te işkence iddiaları ortadan kalktı. Bunlar tabii ki memnuniyet verici düzenlemelerdi.
Hemen suçlu bulundu!
Bingöl’de teröristlerin saldırısı sonucu iki emniyet görevlimiz şehit edildi, Emniyet müdürü yaralandı. O gece, Bingöl’e giden Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz‘a, “Mahkemeden dinleme kararı, arama izinleri alamıyoruz. Eğer, istediğimiz arama izinleri verilmiş olsaydı böyle bir olay yaşanmazdı” deniliyordu.
Yani aranan suçlu bulundu!.. O, polisin istediği arama kararını vermeyen Ağır Ceza Mahkemesi heyeti oluyor. Mahkeme heyeti yasayı uyguluyor. Ama polis yasada öngörülen hükümler olmasa bile mahkemenin kendilerine telefon dinlemesi de, arama yapma yetkisi de tanımasını istiyor.
Bu ülkede binlerce insanın telefonu “yasal görünüm” adı altında yasadışı bir biçimde dinlendi. Düzenlenen tutanaklarla, isimler değiştirilerek terör örgütünün militanı gibi gösterildi ve telefon IMEI numarası üzerinden dinleme kararları alındı. Açıkçası, dinleme kararı isteyen cumhuriyet savcıları da, dinleme kararını veren hakimler de bu konuda gereken özeni göstermedi. Eğer göstermiş olsa o sıkıntılar yaşanmazdı.
Mahkemeye manevi baskı
17-25 Aralık rüşvet, yolsuzluk, karapara olayında adı geçen bakanlar, çocukları, iş adamları arasındaki konuşmaların ortaya dökülmesi yani işin AKP’lilere uzanması üzerine, “paralel yapı”nın dinlemeleri yaptırdığı öne sürüldü. Apar-topar dinlemelerle ilgili yasal düzenleme yoluna gidildi. Bu kez istihbari dinlemelerin sadece Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, önleyici dinlemelerin de Ağır Ceza Mahkemeleri heyetinin oy birliğiyle alınması öngörüldü. Buna da “reform” dediler.
Ne oldu? Mahkemeler kılı-kırk yarmaya başladı. Yasada öngörülen koşullar oluşmadığı sürece dinleme, arama kararı vermeyince polis önleyemediği terör olaylarının sorumlusu olarak dinleme kararı vermeyen Ağır Ceza Mahkemesi heyetlerini gösterdi. Yani, Bingöl’de olay meydana geldiyse sorumlusu mahkeme kararı vermeyenlermiş!
İşte bu yolla mahkeme heyeti ağır manevi baskı altına alınıyor. Heyetin oy birliğiyle karar almasına bile tahammül edemediler ve şimdi dinleme kararlarının Sulh Ceza Hakimi tarafından verilmesinin yolunu açmak istiyorlar. Merak etmeyin buna da “reform” derler.
Rezalete ortak ediyorlar
Olaylara daha tarafsız bakan bir Emniyet yetkilisi, güvenlik hukukuyla bu kadar oynanmasının büyük hata olduğunu belirtti ve sohbetimizde şunları anlattı:
“Problem yargıda değil, günü birlik yasal düzenleme yapanlarda… 2014 Şubat ayında çıkarılan torba yasada ‘önleme araması’ kararıyla ilgili olarak bazı somut gerekçelerin yer alması öngörüldü. Şubat ayı öncesinde bir problem yoktu. O madde eklenince, bunun tam tersine uygulamaya imza atıyor. Yine önleme dinlemesiyle ilgili olarak şubat ayına kadar problem yoktu. Buna rağmen hükümet bu yetkiyi Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdi. Şimdi de ondan alıp Sulh Ceza Mahkemesi’ne veriyor. Açıkçası, hükümet kendisine göre günü birlik düzenleme yapıyor. Bunu yaparken de eski düzenlemeler için ‘hata yapmışız’ diyorlar. Rezalete yargıyı, emniyeti ortak ediyorlar.”
Suç örgütü yapıştırmasıyla binlerce kişinin telefonunun dinlendiği ortaya çıktı. Getirilmek istenen yeni düzenleme için şimdiden “eskiden o dinlemeleri cemaat yapıyordu, şimdi de hükümet yapacak” denilebilir. Hakimler, telefon dinleme kararı vermek için baskı altında tutulmaya devam edecek. Ne yapsın hakim, bir olay meydana geldiğinde Emniyet’in bahanesi hazır olacak: Biz arama istedik, dinleme istedik verilmedi. O yüzden bu olay meydana geldi.
O yüzden, hakimler böyle bir suçlamayla karşılaşmamak için “sıfır hatayla” yani istenen tüm kararları vermek zorunda bırakılacak. Yoksa, Bingöl’de olduğu gibi Emniyet, başarısızlığını yine yargının üzerine yıkmış olacak. Açıkçası kendi sorumluluklarını yerine getirmeyenler, sorumlu olarak hakimi gösterecek.
“Bundan sonraki taleplerimizi yerine getirin. Vermediniz de ne oldu?” deniliyor. Saldırıyı önleyemeyenlerin hakimler üzerindeki baskısı yeni düzenlemeyle daha da artacaktır. Buna bile “reform” derler merak etmeyin…

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 18151

ulkucudunya@ulkucudunya.com