MAALESEF...
HASAN ÜNAL 15 Ocak 2008
CUMHURBAŞKANI Gül’ün Amerika gezisinin pek çok meseleyi bir kez daha ortaya çıkardığına şüphe yok. Her ne kadar Türkçe lisanıyla yayın yapan gazeteler ve televizyonlar tarafından muazzam düzeyde bir haber karartma faaliyeti yürütülse de, gerçeklerin gizlenebilmesi pek mümkün olamıyor.
Bir grup ‘Gazeteci’ (!) gerçekleri tam tersinden gösterme faaliyeti içerisindeler. Geziyi fevkalade ‘Başarılı’ göstermek için müthiş bir gayret sergilendiği açıkça fark ediliyor. Gezinin Amerika açısından ‘Başarılı’ olduğuna şüphe yok; ancak Türkiye’nin milli çıkarları açısından ne derece başarılı olduğu konusunda çok büyük soru işaretleri olduğu açık.
Diğer bir grup da işin magazin tarafıyla ilgileniyor. Gül’ün eşinin ne yaptığı, hangi lokantada arkadaşlarıyla beraber hangi tür istakozlu makarna yediği, ne kadar hesap geldiği ve hesaba ne kadar bahşiş de ilave edilerek Büyükelçiliğe gönderilip gönderilmediği gibi konular ön plana çıkarılıyor.
Asıl konular gizleniyor
Beyaz Saray Sözcüsü’nün açıklamalarından öğreniyoruz ki, Gül ile Bush arasındaki görüşmede Afganistan’dan Kosova’ya kadar geniş bir coğrafyaya dair siyasi konular ele alınmış. Daha açık bir ifade ile söylemek gerekirse, Afganistan’daki NATO birliklerinin Taliban-El Kaide karşısındaki başarısızlığı, Irak’ta Amerika’nın batağa saplanmış görünen siyaseti, Ortadoğu’da Amerika’nın yapmak istedikleri ve ‘Kürt sorunu’ masaya yatırılmış. PKK konusunda da görüşmeler yapılmış. Görüşmenin bir yerlerine de Kosova meselesi eklenmiş olmalı.
Bu konular ve üzerinde konuşulan coğrafya oldukça geniş gibi görünmekle birlikte aslında esas sorunun Afganistan ve Irak merkezli Ortadoğu olduğu açık. Afganistan’da NATO’nun daha doğrusu Amerika’nın hem askeri hem de siyasi manada başarısız olduğu Batılı basında yer alıyor; ancak Türkçe lisanı ile yayın yapan gazete ve televizyonlar bunları vermemeyi tercih ediyor.
Bugünlerde Taliban ve El Kaide kuvvetleri Afganistan’ın tamamında egemen olma konusunda kararlı bir mücadele içindeler ve böyle giderse fazla uzun sürmeyecek bir zaman diliminde Amerika ve Amerika ile birlikte savaşan güçler Afganistan’dan kaçmak zorunda kalabilirler. Afganistan’a ciddi miktarda kuvvet takviyesi yapmak lazım; ancak mevcut şartlarda Amerikan Kara Kuvvetleri’nin yeni birlikler göndermesi söz konusu bile değil; çünkü Amerika kelimenin tam manasıyla aşırı derecede yayılmış durumda.
Irak ve Ortadoğu’da da durum kötü, Amerika açısından...
Irak’takİ durumun Amerika açısından hiç iyi olmadığı ve iyiye gideceğine dair işaret bulunmadığı konusunda bütün siyasi gözlemciler arasında tam bir mutabakat var. Irak’ın etrafında neler olacağına da Irak içindeki gelişmeler doğrudan tesir ediyor. Amerika Kürt devleti kuracağım derken Irak’taki Şiilerin büyük bir güç haline dönüşmelerine sebebiyet verdi. Bunun sonucunda kendi müttefiki Arap devletlerinin altını oyan gelişmeler olması muhtemel.
Örneğin Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan içerisinde ciddi oranlarda Şii Arap nüfus bulunuyor. Irak Şiileri ayrı bir devlete dönüştükleri takdirde, onların da aynı yolu izlemeleri söz konusu olabilir. Bütün bu Şii devletlerin ise İran ile şu veya bu düzeyde yakınlaşma içerisine girmeleri kuvvetle muhtemel. Yani Amerika izlediği Irak politikaları ile kuzeyde Türkiye’yi rahatsız ederken, güneyde de kendi müttefiki Arap ülkelerinin toprak bütünlüğünü tehdit ediyor.
Türkiye’nin önemi artıyor; ancak...
Bütün bunlar stratejik değerlendirme borsasında Türkiye’nin öneminin veya değerinin fevkalade arttığını gösteriyor. Örneğin Afganistan’da Kabil ve etrafının güvenliğini sağlayan Türk birlikleri geri çekilse Amerika ve müttefiklerinin oradaki durumu iyice zora girer. Irak konusunda Amerika ile yürüttüğümüz işbirliği durdurulsa veya birazcık azaltılsa Amerika’nın Ortadoğu politikaları çıkmaza sürüklenebilir.
Dolayısıyla normalde Amerika’nın Türkiye’nin ulusal bütünlüğüne ve milli güvenliğine aykırı bir Kürdistan politikasından vazgeçmesi gerekir. Ancak Amerika’nın bunlardan vazgeçmediği Gül’ün gezisi sırasında bir kez daha ortaya çıktı. Çünkü bu gezi ile Amerika’nın Irak’ın kuzeyinde kurdurmak istediği kukla devlet meselesi tekrar ele alındı ve öyle anlaşılıyor ki, Gül ve AKP politbürosu böyle bir devlet yapılaşmasına bırakın karşı çıkmayı, tam tersine destek vermekten yana bir siyaset izliyor.
PKK’nın siyasallaşması ve Türkiye içerisinde bir Kürdistan eyaleti kurulmasıyla sonuçlanacak gidişat konusunda da Amerika’nın geri adım attığına veya atacağına dair hiçbir işaret yok. Olmaz da zaten... Çünkü Amerika bu hükümete bu konuların hepsini yaptırtabileceğini düşünüyor. Oysa milli bir hükümet şu anda işbaşında bulunsa, Amerika’nın şu ana kadar Türkiye’nin hak ve menfaatleri aleyhine yürütmüş olduğu politikaları geri aldırtmanın tam zamanı. Ama maalesef bu fırsat da kaçacak gibi görünüyor. Maalesef, maalesef ve de maalesef...