Hani Meclis’in Üzerinde İrade Yoktu
Can Dündar 01 Ocak 1970
“Meclis iradesini yok sayan bir kişi veya parti, en başta kendisini inkâr etmiş demektir” sözü Erdoğan’a ait…
Meclis’in yolsuzluk ve rüşvet skandalı için kurduğu soruşturma komisyonuna ifade vermeye tenezzül etmeyen Rıza Sarraf ve Barış Güler’in kendilerini inkâr ettikleri söylenebilir öyleyse…
Sadece kendilerini değil tabii milletin temsilcilerini de…
Laf üretmeye gelince Meclis, “millet iradesini namusu bilerek kollayan” en yüce çatı…
Hesap vermeye gelince Meclis, “Hiçbir şey söylemeyeceğim” denilip geçilen bir paspas…
Öyle mi?
***
AK Parti seçim öncesi, kamuoyunu oyalamak için 17 Aralık’ın bir Meclis komisyonunda soruşturulmasına razı olmak zorunda kaldı. Ancak türlü yollarla tezkerelerin komisyona gelmesini engelledi. Şimdi de soruşturulanları komisyondan kaçırma taktiğine başvuruyor.
Hesap vermesi gerekenler cevap bile vermiyor.
Ayaklarına kadar gelen Meclis’in iradesini hiçe sayıyor.
Bu tablo karşısında bir daha kim inanır “milli irade” güzellemelerine?
***
Ama “ifade vermeyeceğim”, “söyleyecek bir şeyim yok” cümleleriyle bu devasa dosyanın kapanabileceğini sanan varsa yanılır…
Veli Küçük’ü hatırlasanıza…
1996’da Susurluk kazasından sonra TBMM’de kurulan Susurluk Araştırma Komisyonu, ifade vermesi için Küçük’ü davet ettiğinde o da gitmemişti. Sonradan gitmesine Genelkurmay’ın izin vermediği öğrenilmişti. Böylece özelde Susurluk’taki genelde bölgesindeki faili meçhul cinayetlerdeki rolü öğrenilememişti.
Sonra ne oldu?
2008’de güç dengeleri değişti. Küçük gözaltına alındı. Bu sefer Genelkurmay’a fikrini soran olmadı. Önce Terörle Mücadele’de, sonra mahkemede anlattı Susurluk’u…
Sonunda da müebbet hapse mahkûm oldu.
***
Yaşlıları görenler, hemen “Sizi çok iyi gördüm” demek lüzumu hisseder, yaşlılar da iyi görünmediğini oradan anlar ya…
Meclis’in habire iltifata boğulmasından iyice itibarsızlaştığını anlıyoruz biz de…
Ülkede neredeyse sıkıyönetim ilan ediliyor; Meclis’e bilgi veren yok.
Müzakere süreci alttan alta ilerliyor; ne olup bittiğinden Meclis’in haberi yok.
Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk skandalı yaşandı; Meclis’e ifade vermeye tenezzül eden yok.
Yasama faaliyetinin neredeyse tamamen askıya alındığı bir dönemdeyiz. Bir savcı çıkıp soruşturma komisyonunu hiçe sayarak dosyayı kapatabiliyor.
Meclis, kendi itibarına sahip çıkmayacak mı?
Hesap sormak için yine güç dengelerinin değişmesi mi beklenecek?
Öyleyse Genel Kurul salonuna, “Egemenlik kayıtsız şartsız Sarraf’ındır” yazalım gitsin.
Yılın Esprisi
Aklanmayan haklanır.
Siz Meclis’e hesap vermezseniz bir espri sizin hakkınızda çok daha ağır hüküm verir.
İşte Zaytung Son Dakika’nın dünkü “haber”i:
“Saatlerin geri alınacağını duyunca fenalaşan Zafer Çağlayan’a durum izah edilmeye çalışılıyor.”