« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Eki

2014

AKP’nin yeni sopası

Gültekin Avcı 01 Ocak 1970

Adli olaylarda savcının bilgi ve emri olmadan polisin ve jandarmanın herhangi bir kişi veya şüpheliyi 1 dakika tutabilmesi mümkün değildi(r).

Görülen o ki artık 1 dakika değil 24 saat tutabilecek.Savcıya bilgi bile vermeden veya savcının bilgisine rağmen.

Benim anladığım bu. Çünkü suçüstü cereyan eden bir olayda (suçta) sadece polis ve jandarma değil herkes suç failini yakalama yetkisine sahiptir. (CMK.90)

Ve kolluk (polis+jandarma) savcıya ulaşamıyorsa, bu kanun maddesi gereği zanlı kişiyi gözaltına alabilme yetkisine zaten sahip.

O halde gaye nedir?

Yargının birtakım yetkileri, polise daha doğrusu mülki amirlere devrediliyor.

Savcı adli soruşturmanın tek egemenidir ve bu prensip güçler ayrılığı ilkesince isabetlidir.

Şimdi bu savcı egemenliği, yürütme emrindeki kolluk güçleri ve mülki amirlerle paylaşılıyor.

Gözaltı, AKP’nin “Yeni Türkiye sopası” haline dönüşüyor. Kişi hürriyetine doğrudan müdahale olan gözaltı, adli makamların takdirindeyken, bu “ilk takdir” oldukça politik bir kurum haline getirilen polise (+jandarma) veriliyor.

Ama polis 24 saatten daha fazla bir gözaltı süresine ihtiyaç duyduğu takdirde savcıya gidecek.

Ceza muhakemesi sistemi travma geçirecek demektir. Yani gözaltına alınacak kişi, en azından 24 saat için savcı değil polis takdirinde olacak.

Yani mülki amirlerin takdirinde.

Yani AKP İl Başkanları’nın takdirinde.

Türkiye’de iktidar partisinin talimatlarına direnebilecek bir mülki amir tasavvur edilebilir mi?

Hukuk ve kanun deyip direniyorsa zaten kızağa çekilmiş durumdadır. Şu halde savcı polisin yakaladığı kişi için gözaltını uygun görmeyip “derhal serbest bırakın” emri verse bile, polis “Sayın savcım bizim 24 saat gözaltı yetkimiz var, vali beyin emri olmadan bırak(a)mayız”diyebilecek.

Savcılarla valiler arasında yeni görev ve yetki çatışmaları kapıda demektir. Olan yine polise olacak. Polis, adli amiri olan savcıyla mülki amiri olan vali arasında zarar görecek.

Polis soruşturmaları

Daha da kritik olan şu ki, 24 saat gözaltı yetkisi ile ilk etapta ‘makul şüphe’yi savcıdan da önce polis takdir edebilecek demektir. Yani adli olarak gözaltı kime yapılır? Bir suçla karşılaşıldığında suç zanlısına yönelik yapılır. Gözaltı varsa adli soruşturma vardır. Peki, polisin savcıdan bağımsız 24 saat gözaltı yetkisi ne demek? Polise savcıdan bağımsız gözaltı yetkisi, dolaylı olarak polisin kendi inisiyatifiyle yaptığı gözaltılarla, savcıdan habersiz adli soruşturmalar başlatması sonucunu da beraberinde getirecektir. Hükümet, bu uygulama için İngiltere’den, Almanya’dan ve İtalya’dan örnek veriyor. Polis yetkileri açısından Türkiye, bu ülkelerle kıyaslanamayacak kadar farklı.

Oralarda savcının polis şefleri üzerinde çok ciddi ve etkili yetkileri var. Anılan ülkelerde polis şeflerinin savcıya rağmen istikbal bulması mümkün değildir. Türkiye otoriterleşiyor, o ülkeler ise hukuk ve demokraside ilerliyor.

İtalya, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde hırsızlar ve hukuksuzlar, üst düzey kamu kademelerinde asla görev yapamazlar.

Önce parti değil, önce hukuk ve demokrasi vardır oralarda. Oralarda kim olursa olsun suç işleyenden hesap sorulur ve polis yakasına yapışır.

Türkiye’de ise hırsızdan ve teröristten hesap sormak paralelciliktir, vatan hainliğidir.

Sanırım AKP, HSYK seçimlerinde girdiği ittifaklara fazla güvenmiyor. Yolsuzluk ve çözüm süreci suçları ile İran’la birlikte işlenen istihbarat/terör suçları birden soruşturulmaya başlarsa diye yoğun kaygı ve güvensizlik içindeler. Çünkü MİT’in KCK’yı kurması ve kollaması ile Oslo’dan bu yana AKP’ce PKK ile gerçekleştirilen birliktelikler hâlâ TCK.302’ye göre ağırlaştırılmış müebbet hapsi gerektiriyor. Çözüm süreci kanunu ise Anayasa’ya aykırı ve bu suçları kaldırmıyor. Anayasa’ya aykırı olmasaydı bile geçmişi değil, bundan sonrasını aklayacaktı. Eski Adalet bakanlarından Seyfi Oktay zamanında AİHS’ye uyum için başlatılan ve CMUK olarak bilinen ilk değişikliklerle, savcılar adli olaylarda polisi kontrol altına almaya başlamışlardı.

Şimdi ise 1992 yılından da geriye gidiliyor.

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 37850

ulkucudunya@ulkucudunya.com