Sahnedeki PKK plânı
Gültekin Avcı 01 Ocak 1970
PKK’nın bölgede “devlet” olduğunu eylemli kabul ettirme sürecini yaşıyoruz.
3 Haziran 2014’teki yazımın başlığı “PKK’nın B ve C planları” idi.
Ne yazmışım aynen aktaralım:
“PKK doğuda “özerklik dönemi hegemonyası”nı inşa etmeye başladı…
PKK’nın hâlâ şiddet üzerinden mesaj verdiğine ve süreci şiddet kullanarak yönettiğine kimse dikkat etmiyor.
KCK, özerkliği (tek taraflı) inşa etmekten başka çare kalmadığı açıklamasını yaptı.
Selahattin Demirtaş’ın meydan okuyarak, “Başbakan’ın B planının Öcalan’a yalvarmak, C planının ise Öcalan’a daha çok yalvarmak” şeklindeki ifadesi abartılı değildir.
Nitekim güvenlik kuvvetlerimiz, YDG-H ve milis timlerine karşı nasıl mukabele edecekleri hususunda kafa karışıklığı, bıkkınlık ve güvensizlik içinde…
Oysa YDG-H içinde silahlı unsurlar olduğu gibi, milis timlerinin tamamı silahlıdır.
Örgüt lehindeki tüm bu gelişmelere rağmen;
PKK’nın B ve C planlarının hazırda beklediği görülüyor.
Örgütün B planına bakıldığında;
Süreç PKK’nın istediği süratte ve şekilde gelişmezse, serhildanı normalden farklı olarak YDG-Hve milis timleri aracılığıyla yükselterek, güvenlik kuvvetlerini bir kez bile olsa Lice benzeri bir“çadır tezgahı”na maruz bırakmayı planlıyorlar…
Güvenlik kuvvetleri operasyonel yanılgıya düşürülemese bile, halkın içindeki YDG-H ve milis timlerince yol kesmeler/kapatmalar, adam kaçırmalar, araç yakmalar, silahlı ve bombalı saldırılarda yoğunluk artırılacak.
PKK'nın B planı
Ve eylemlerin sonuç zararları yükseltilecek.
Açıkçası şehir gerilla modelinin aktivasyon düğmesine tam olarak basılacak.
Bölgedeki “aktif PKK egemenlik ve otoritesi” hem halka hem dünyaya hem de devlete gösterilmiş olacak.
HPG açıkça devrede olmayacağından, YDG-H ve milis timlerince gerçekleştirilecek eylem ve saldırılar, durum ve sonuçlara göre ya kabul edilecek ya da gençlik yapılanmasına sızan kişilerden bahsedilerek sorumluluk üstlenilmeyecek…”
4 ay önce yazdığım bu satırlara şöyle devam etmeliyim.
Halen PKK B planını sahada YDG-H yürütüyor.
C planı ise son aşama ki, bunu deşifre olan İmralı tutanaklarında Öcalan şöyle ifade etmişti:
"Başarılı olursam ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum.”
KCK şu an özerkliğin “güvenlik ve asayiş” boyutunu inşa ediyor.
PKK askeri aparatı HPG yerine, yine silahlı YDG-H ve milis timlerini öne sürülüyor.
Belli ki devrimci halk ayaklanmasına kadarki eylemli süreç, YDG-H ve milisler tarafından yürütülecek.
Çözüm sürecinin bu kısmı örgüt açısından “şehir gerilla modeli”ni gerektiriyor.
Dağ kadroları (HPG) destekte olmak kaydıyla geri duruyor, şehir birimleri YDG-H (+milis timleri) eylemde.
Devlet derhal girmeli
Milis timleri YDG-H ile birlikte hareket ediyor.
Kandil’in talimatıyla Cizre’de iki mahalle kapatıldı ve özerklik ilan edildi.
PKK, YDG-H’ye “sizi zora sokan memurları bize bildirin” diyor.
YDG-H’ye özerklik ilan etme talimatı da Kandil’den.
Hukuk uygulanmalı, o iki mahalleye devlet derhal girmelidir.
Yoksa kurtarılmış bölgeler artar ve kanıksanır.
Halk bunu kanıksadıktan sonra o bölgeye girseniz bile kâr etmez.
Malumunuz YDG-H, PKK’nın askeri nitelikli gençlik aparatı ve örgütün bölgedeki KCK asayiş birimi.
Polise ve askere sokağa çıkma yasağı ilan eden…
“Türk polisi dağılın yoksa müdahale edeceğiz” anonsları yapan…
Hüda-Par üyelerini öldüren…
Asker ve polisimizi bu süreçte şehit eden…
Bölgede düzenli kimlik kontrolü yapıp, anayolları haftalarca kapatan ve Yargıtay’ca terör örgütü olarak mahkûm edilen bu YDG-H’dir.
28 Ekim’de Şırnak’ta Kandil’den YDG-H’ye gönderilen 15 adet uzun namlulu silah yakalanmıştı.
Sadece 1 araçta yakalanabilen buydu.
Oysa Şırnak, Beytüşşebap, Silopi, Cizre gibi noktalardaki YDG-H timlerine teslim edilmek üzere Kalaşnikof taşıyan çok sayıda araç geçiş yaptı ve yakalanamadı.
Bu silahlar YDG-H timlerine ulaştı ve büyük ölçüde dağıtımı yapıldı.