Heeey Necdet Bey neler oluyor orada!
Emin Çölaşan 01 Ocak 1970
Çok sayın ve pek değerli büyüğüm Sayın Necdet Bey, size en derin saygılarımı sunuyor, zat-ı alinize yeni bir mektup yazmaya cüret edip zamanınızı aldığım için özür diliyorum.
Nasılsınız beyefendi, komuta kademenizle birlikte umarım çok huzurlu ve iyisinizdir. Hep böyle kalın olmaz mı!
Ülkemizde yaşanan ve sizler tarafından görülmeyen, ya da görülmek istenmeyen şu rezilliklere, biz sıradan vatandaşlar olarak ne yazık ki pek alışamadık.
Siz alıştınız mı?
Beyefendi, daha birkaç gün önce Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde çarşıda sivil kıyafetle gezinen üç askerimizi şehit ettiler. Önceki gün Diyarbakır’da eşiyle birlikte pazar alışverişi yapmakta olan bir astsubayımızı da yine kafasından vurup şehit ettiler.
Siz de Genelkurmay olarak açıklamalar yaptınız:
“Bu haince, adice, kalleşçe saldırıları nefretle kınıyoruz!”
Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, vatan toprakları altüst edilmiş, siz kınamaya devam edin beyefendi!
Devlet aciz duruma düştüğünde, tek çare zaten sizin gibilerin kınamasıdır!
Daha da çoook kınarsınız.
Helal olsun valla!
* * * *
Sayın ve çok değerli Türk büyüğümüz Necdet Bey, sizi bilmemem ama 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda olanlardan biz utandık.
Kuzey Irak’tan yola çıkarılan peşmergeler Güneydoğu’nun karayollarında, il ve ilçelerinde muhteşem gösteriler yaparak Suriye’ye girmek üzere harekete geçtiler.
Topları ve tüfekleri, roketleri, zırhlı araçları, uçaksavarları yanlarındaydı.
Konvoyların geçişi sırasında her yerde büyük tezahürat yapıldı, Kürdistan paçavraları ve Apo posterleri açıldı.
Konvoylar sizin askerinizin koruması ve eskortluğu ile Esad’ı devirmek üzere Suriye’ye geçiş yaptı.
Beş yıl sonra ikinci Habur rezaletini yaşadık.
* * * *
Beyefendi, PKK orada, Kuzey Irak’ta burnumuzun dibinde duruyor… Ve korumasına sığındığı peşmergeler silahlanmış, sınırımızı geçip bir başka ülkenin topraklarına giriyor.
Kuzey Irak’taki terör bölgelerine müdahale etmek Türk askerine yasak!
Ama onların silahlı güçlerine bizim topraklarımız serbest!
Kusura bakmayın da, bu nasıl iştir yaaa?
Bizim oralara girip terör yuvalarını dağıtmamız gerekirken onlar bize giriyor.
İleride o silahların bize yönelmeyeceğinden emin misiniz Necdet Bey!
* * * *
Çeşitli zamanlarda açıklamalar yapıp zat-ı alinizin hükümetin emrinde bir bürokrat olduğunuzu, nasıl bir emir gelirse onu uygulamakla yükümlü olduğunuzu belirttiniz.
Gözümüzün önünde Kürdistan kuruluyor. Adamlar bunu açık seçik söylüyor, ülkemizi tehdit ediyor, şantaj yapıyor, İmralı’daki teröristle pazarlık masaları kuruluyor.
Yakın veya uzak bir tarihte AKP hükümetinden size şöyle bir talimat gelirse ne yapacaksınız?
“Açılım süreci doğrultusunda Güneydoğu’ya özerklik verilmesi karara bağlanmıştır… Askerini çek oralardan Genelkurmay…”
Size soruyorum, o zaman ne yapacaksınız?
* * * *
Sayın ve değerli büyüğümüz Necdet beyefendi, sizi ne kadar sevip saydığımı mutlaka bilirsiniz! Öyle olmasaydı size bu mektubu zaten yazmazdım.
Yukarıda çok özetle sıraladığım rezillikler bir Cumhuriyet Bayramı günü olan 29 Ekim’de gerçekleşti…
Ve Cumhuriyet Bayramı bile gargaraya getirildi.
Bu partinin iktidar olmasından önceye bir bakın…
Sizden önceki Genelkurmay Başkanlarına bakın.
Atatürk döneminde Mareşal Fevzi Çakmak’la başlayıp
zat-ı alinizden önce Işık Koşaner’le sonlanan süreçte, hangi Genelkurmay Başkanı döneminde Türk Milleti böylesine utanmazca olaylara tanık oldu?
Türkiye’yi bölme peşinde koşan ne idüğü belirsiz güçler bizim toprağımızdan ağır silahlarıyla geçiş yapıyor. Peşmergesi ve İslamcı Özgür Suriye Ordusu…
Tayyip’lerin, Ahmet’lerin vesairelerin komplekslerini tatmin etmek uğruna Suriye devletini yok etmek için oralara dalıp savaşacaklar!
Topraklarımız yolgeçen hanı mı oldu?
Vay bee!
* * * *
Maşallah beyefendi, bütün bunlar olurken komuta kademenizle birlikte sütre gerisine çekilip kuzuların sessizliğine bürünmüşsünüz, ağzınızı bıçak açmıyor.
Türk Ordusu’nun bu iktidarın oyuncağı olmadığını gösterin.
Birkaç günden beri milyonlarca insanımızın ister istemez tanık olduğu şu kepazeliklere artık bir son verin veya verdirin.
Yoksa bu kadarcık bir ağırlığınız bile kalmadı mı?
Sözünüz hiç mi geçmiyor?
Ya da zat-ı aliniz ve komuta kademeniz de hükümetle aynı görüşleri mi paylaşıyorsunuz?
* * * *
Necdet Bey, sizden önceki dönemlerde bizim bir ordumuz vardı ve biz onunla gurur duyardık.
Ordumuza güvenirdik.
Olumsuz bir şeyler olacağını hissettiğimiz takdirde “Nasıl olsa bizim taş gibi ordumuz var, bir şey olmaz” derdik.
Biz o güveni sayenizde yitirdik beyefendi. Şimdi bakıyoruz, kolu kanadı kırılmış, tümüyle siyasi iktidarın güdümüne girmiş, saygınlığını büyük ölçüde yitirmiş, peşmerge konvoylarına bile eskortluk yapan bir ordu!..
Eliyle zafer işareti yapan peşmerge konuştu:
“Kürdistan topraklarına (yani Güneydoğu’ya) girişimize izin veren Türkiye Hükümeti’ne teşekkür ediyoruz.”
Bakalım Tayyip’iniz, hükümetiniz ve sizin sayenizde daha neler göreceğiz!
Sizi bu mektubumla bir kez daha rahatsız ettiğim için kusuruma bakmayın Necdet Bey!
Ben gazetecilik görevimi yapıyorum, zat-ı alinizi de -haddim olmayarak- görevinizi biraz olsun yapmaya davet ediyorum beyefendiciğim.
En derin saygılarımla, hem de kaygılarımla.
Vatandaş Emin.”