Tuzak!
Necati Doğru 01 Ocak 1970
Uzun paltolar giymişlerdi. Paltolarının altında bellerine sokulmuş tabancaları vardı. Silahsız, sivil giyimli Türk askerini Hakkari’nin Yüksekova kazasının en işlek caddesinde arkalarından kurşunlayarak şehit ettiler.
Kaç kişiydiler?
Genelkurmay:
“3 kişiydiler” dedi.
İçişleri Bakanı:
“2 kişiydiler” dedi.
Genelkurmay: “3 kişi bölücü terör örgütü mensubuydu” diye sitesine açıklama koyarken, İçişleri Bakanı basına “Yüzleri maskeli 2 kişiydiler” bilgisini verdi.
* * * * * *
Genelkurmay adını koyuyor.
Bölücü örgüt.
İçişleri Bakanı adını koyamıyor.
Maskeli 2 kişi.
İçişleri Bakanı, tıpkı diğer bakanlar, akil adamlar, Başbakan ve Cumhurbaşkanı gibi “maskeli kişilerin asker şehit ederek aslında barış sürecini baltalamak istedikleri” yalanını yaymaya ve vakit kazanmaya çalışıyorlar.
Bu yalancı masalı!
Koktu!
Kokuştu!
Ortada; “Acı ama gerçek” olan bir somut durum var: Hakkari’nin Yüksekovası’nın en işlek caddesinde sivil giyinmiş elektrik malzemesi almaya giden askere arkadan yanaşıp kurşunlayan bölücü örgüt PKK’nın mensupları, kalleş, hain, gaddar, kan dökmekten mutluluk duyan katil ruhlu insanlar oldukları için “Türk askeri şehit” etmiyorlar.
* * * * *
Bir mesaj veriyorlar:
Burası Kürdistan toprağıdır.
Buraya Türk askeri ister sivil, ister resmi giyimli olsun, bizden izinsiz girmemeli, giremez. Biz Hakkari’nin kurtarılmış kanton toprakları olduğunu size anlatmak için asker kurşunluyoruz. Sizin Barış Süreci dediğinizin sonunda geleceğiniz nokta; zaten Hakkari Yüksekova’ya ister sivil giyimli ister üniformalı Türk Ordusu askerinin girmemesidir.
Acı ama gerçek olan bu!
Genelkurmay gerçeği biliyor.
Yalan söylemiyor.
Başbakan, bakan, cumhurbaşkanı ve akil adamlar ise “Bunlar barış sürecini baltalamak isteyen hainler, kalleşler, kan dökücülerdir” diye toplumu afyonlayıp narkoz altına almaya çalışıyorlar.
* * * * * *
Ortada barış süreci hiç olmadı. Ortada Tayyip Erdoğan’ın “ver kurtul süreci” vardı ve “Analar Ağlamasın” afyonuyla yürüyor, zaman kazanılıyor, iktidar koltukları paylaşılıyordu. Bu zaman içinde “Kürdistan Kurma Cephesi” de kendine yeni taktikler geliştiriyordu. Bu cephede; Öcalan, Demirtaş, Karayılan, Bayık, Kandil, İmralı, PKK, PYD, HDP, KCK ne varsa hepsi birlikteydi ve “bağımsız Kürdistan kurulması ortak hedefinde” buluşmuşlardı.
Bir üst akıl var.
O üst akıl; hem “Bağımsız Kürdistan Kurma Cephesi” ve hem de “Analar Ağlamasın Ver Kurtul Cephesi”ni birlikte idare ediyor, avutuyor, yönetiyordu.
* * * * * *
Cumhurbaşkanı, uçak sohbetinde kıvranarak; “Bölgede bir tür tuzak kuruldu. Bu tuzağı veya bu tezgahı kuran muhtemelen daha üst bir akıl var” diyor ya…
Sanırsın yeni uyandı!
Adını söyle:
O üst akıl kim?
Üst akıl eşittir ABD!
Acı ama gerçek.
Tek tuzak var.
Türkiye’nin bölünmesi!
ABD, Ortadoğu’da yeni harita çizerken Türkiye’nin de bölünmesine çok önceden paraf vermişti fakat halktan gizleniyordu.
* * * * *
Kürdistan Kurma Cephesi ve Analar Ağlamasın Ver Kurtul Cephesi, stratejilerini ve cesaretlerini bu üst akıl ABD’den aldılar. Dün orduyu çökertirken yanında yer aldığı üst aklı bugün Tayyip Erdoğan, “Türkiye’ye tuzak kurdu” diye anlatıyor. ABD devlet gazeteleri de Tayyip Erdoğan’a tıpa tıp benzeyen kadın entarisi giymiş “köçek karikatürü çizdirerek” dalgalarını geçiyorlar.
ABD, Türkiye’yi bölüyor.
Türkiye üzerinden içinde PKK’ların gizlendiği peşmerge bölüğü geçiriyor.
Üst akıl eşittir:
Türkiye üzerinden.
Peşmerge geçirme.