Ahmet Yesevi Üniversitesi’nden yükselen feryat
BEHİÇ KILIÇ 23 Ocak 2008
BANA bir üniversite öğrencisinden gelen e-postayı, noktası virgülü ile aynen yayınlıyorum... Bakınız öğrenci kardeşimiz ne diyor... “Ben Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararsı İlişkiler bölümü öğrencisiyim. İsmim Fatih. Sizden bir konuda yardımmınızı talep ediyorum. Bu talebim burada bulunan 400’e yakın T.C vatandaşı öğrenci adınadır. Burada her yıl karşılaştığımız fakat her yıl ısrarla bize yardımda yetersiz kalan yöneticilerimiz hakkındadır. Kusura bakmayın şu anda yeni polis karakolundan geldik ve yazarken ellerim titriyor. 2 gün önce 2 arkadaşımız yerli halkın saldırısına uğradı biri 14 yerinden bıçaklandı. Tek suçumuz Türk olmak. Bu yılın başında ise 10 arkadaşımız gasp edildi. Üniversite yönetimi bu konuda bize hiç yardımcı olmadı. Polis ise bize gidin ülkenizde okuyun ne işiniz var burda diyerek çıkışıyor. Ataçladığım dosyayı şu anda bütün haber ajanslarına postaladım size ise içimi dökmek istedim. Biraz önce elçiliği aradım söyledikleri ise çok komiktir bugün yardım edemeyiz yarın tekrar arayın. Galiba yardımcı olmaları sadece tabutumuzu ülkeye göndermek olacak o da 2500 $ karşılığında... Behiç Bey bize yardım eder misiniz lütfen...”
Çocuklarımızın başına gelenler şaşırtmıyor!.. Kazakistan’da bir rafineride işçilerimize neler yapıldığı hatırlardadır... Sahipsizlik giderek artıyor...
Konudan uzaklaşmayalım, Ahmet Yesevi Üniversitesi, önemli bir eğitim projesi olarak ortaya konulmuştu... Mütevelli Heyetin Başkanı değişene kadar da, üniversiteden hoşnutsuzluk duyulmuyordu... Önceki Cumhurbaşkanı Sezer, buraya Mütevelli Heyet Başkanı olarak, 28 Şubat’ın ünlü generallerinden, emekli Çetin Doğan’ı getirdi...
Sonrası?..
Geçtiğimiz günlerde ,Türk Ocakları bir rapor yayınladı..
Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür imzalı raporda, emekli Org. Çetin Doğan’ın mütevelli heyet başkanlığına atanmasıyla birlikte üniversite yönetiminin Türkiye’nin elinden çıktığı ve Kazak tarafına geçtiği belirtildi. Raporda 28 Şubat’ın etkin isimlerinden Doğan için “Konuya yabancı” ve “Meseleye vukufiyeti yok” nitelemesi yapılarak şöyle denildi: “Bu durum Türkiye’nin Yesevi Üniversitesi’nden beklenti ve stratejik hedeflerini gerçekleştirmesini engellediği gibi eğitim kalitesinin düşmesine de neden olmaktadır. Mütevelli heyet başkanlığından başlayarak yönetim yeniden belirlenmeli. Bundan önce Türk dünyasından buraya sağlanan öğrenci akışı kesilmiş, bütün imkânların Kazak öğrencilere tahsisine gidilmiştir. Bu üniversitenin mütevelli heyet başkanlığından başlayarak yönetiminin yeniden belirlenmesi ve Türkiye’nin hakkı olan inisiyatifi bir an önce yüklenmesi gerekmektedir.”
1992 yılında kurulan ve Türk Cumhuriyet ve topluluklarından binlerce öğrenciyi bünyesinde barındıran Ahmet Yesevi Üniversitesi, Türkiye Türkçesi ve Kazak Türkçesi’nde eğitim veriyor. Bu dillerin yanı sıra İngilizce ve Rusça da öğretilen ünversite, on kişilik bir mütevelli heyet tarafından yönlendiriliyor. Bütün idarî kararlar bu heyet tarafından veriliyor. Heyet üyelerinin dördü Türkiye Cumhuriyeti, üniversite rektörünün de içinde bulunduğu 5’i Kazakistan Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararı ile belirleniyor. Mütevelli heyet başkanı ise Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan atanıyor...
Sonuçta, söz konusu olan bir “İktidar savaşı” olsa bile...
Önemli olan, o üniversiteden yükselen öğrenci feryadıdır... Canları tehlikede olan öğrencilerin feryadı...