Mescid-i Aksa'da İsrail postalları
Sedat Laçiner 01 Ocak 1970
Mescid-i Aksa, Müslümanların en önemli kutsal yerlerinden biridir. Burası, kıblenin yönü Mescid’i Haram'a çevrilene kadar Müslümanların ilk kıblesiydi.
Mescid-i Aksa’yı Müslümamanlar için mübarek kılan nedenlerden biri de miraç mucizesidir. Buna göre Hz. Muhammed, bir gece Mescid-i Haram’dan alınarak Mescid-i Aksa’ya götürülmüş, miraç hadisesi de burada cereyan etmiştir. Kuran-ı Kerim’de Mescid-i Aksa’nın etrafının mübarek kılındığı da ifade edilmektedir (İsra/1)
Miraç mucizesinin yaşandığı dönemde Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yerde Hz. Süleyman mabedinin bir duvarı bulunuyordu ve bu alan Yahudiler tarafından da kutsal sayılıyordu. Tapınak kalıntıları nedeniyle bu bölgeye ‘tapınak tepesi’ de denir.
Bilindiği üzere İsrail devleti, Filistin topraklarında güç kullanarak ve yapay bir şekilde kuruldu. İsrail devleti projesi, Avrupa’da Hristiyan devletler elinde büyük eziyetler çeken Yahudileri kurtarmak için 19. yüzyılın son çeyreğinde başlatıldı. Siyonistler, o zamanlar Osmanlı toprağı olan Filistin’den toprak ve evler satın alarak, kampanyalar düzenleyerek ve en nihayetinde 20. yüzyılda Filistinlileri topraklarından sürerek (etnik temizlik) bölgeyi işgal ettiler ve devletlerini 1948’de kurdular.
İsrail devletinin bu bölgedeki en büyük hedefi ise Kudüs’ü Müslümanlardan temizlemek, en önemlisi de El Aksa’yı ele geçirmek oldu. Bu iki hedef İsrail’in bağımsızlığı ve varlığı için hayati sayıldı. Nitekim bugün dahi İsrail de, Filistin devleti de Kudüs’ü kendi başkenti saymaktadır.
İsrail düzenli olarak Kudüs bölgesindeki Filistinlilerin evlerini yıkmakta veya onları mülklerini Yahudilere satmaya zorlamaktadır. Böylece etnik temizlik bugün de sürdürülmektedir.
El Aksa’da ise İsrail’in eli-kolu yasalarla ve uluslararası toplumun baskılarıyla bağlanmaktadır. Çünkü bu camii Osmanlı döneminden beri bir vakfa aittir ve zamanında yapılmış anlaşmalar gereği Mescid-i Aksa’ya gayrimüslimler giremezler. İşte İsrail, Mescid-Aksa’nın bu statüsünü kesintisiz uyguladığı tacizlerle ortadan kaldırmaya ve en nihayetinde alanı bir Yahudi ibadethanesine çevirmeye çalışmaktadır.
İsrail, El Aksa’nın altında Hz. Süleyman Tapınağı bulunduğunu gerekçe göstererek bir yandan külliyenin altında arkeolojik kazılar yaptırmakta, diğer taraftan külliyenin bahçesinde tacizlere müsaade ederek Müslümanları yıldırmaya çalışmaktadır. Aşırı sağcı Yahudiler ise bu konuda devletlerinden dahi aceleci davranmakta ve anlaşmalara rağmen Müslümanların ibadethanesinin içinde ibadet yapmaya kalkmaktadırlar. En son kriz de esasında bu nedenle patlak vermiştir.
Birkaç gün önce İsrail, yasak olmasına rağmen yaklaşık 100 Yahudi'nin Mescid-i Aksa’nın avlusuna girişine izin verdi. Bu açık bir provokasyondu ve belli ki Müslümanların buna tepki vermesi isteniyordu. Beklenen oldu ve bunu fırsat bilen İsrail askerleri postallarıyla camiyi bastılar ve mekâna zarar verdiler. Baskın esnasında Kuran-ı Kerimler de ayaklar altında ezildi, mekânın kutsallığına hiçbir saygı gösterilmedi.
SİNİR UÇLARI
Herkes bilir ki Mescid-i Aksa Müslümanların sinir ucudur ve olayları kışkırtmak isteyen o sinir ucuna dokunur. Filistinliler, yakınları öldürüldüğünde dahi gösteremedikleri tepkiyi bu kutsal mekânı korumak için göstermişlerdir. Aynı şekilde, bu mescide 21 Ağustos 1969’da yapılan kundaklama girişimi Müslüman dünyasını ayağa kaldırmış ve kriz İslam Konferansı Örgütü’nün kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Başka bir deyişle Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar arasındaki yeri bambaşkadır ve bunu tüm dünya bilir.
Nitekim İsrail’in provokasyonu Filistinliler arasında kısa sürede karşılık buldu ve mabedin İsrail askerlerinin postalları altında olduğu haberleri Filistinlileri isyan ettirdi. Başlayan gösterilere ek olarak, Kudüs'te bir Filistinli kullandığı aracı askerlerin ve yayaların üzerine sürdü, İsrail polisi bu Filistinliye anında öldürdü.
Mescid-i Aksa’nın içerisine giren 100 kadar İsrail askeri (kimi gözlemciler 300 askerden bahsediyor) ise cami avlusunu savaş alanına çevirdi. Filistinlilerin üzerine plastik mermi, ses ve gaz bombaları atılırken olaylarda 27 kişi yaralandı. Yaralananlar arasında Türk gazeteci Turgut Alp Boyraz da vardı. Daha önce de söylediğimiz gibi Kuran-ı Kerimler olaylar esnasında her yere saçıldı ve ortaya son derece kışkırtıcı bir manzara çıktı. Olayın ardından Mescid-i Aksa’nın 50 yaş altı Müslümanlara kapatılması ise insanları daha fazla çileden çıkardı…
1967'DEN BERİ İLK KEZ
İsrail’in bu tür saldırıları olağan olmakla birlikte İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa külliyesinin ana mihrabının bulunduğu kubbenin altına kadar girerek mihrabı postallarıyla çiğnemeleri 1967’den beri ilk kez yaşanıyor.
Tüm uzmanların ortak görüşü, eğer kışkırtma ve saldırılar devam eder ise Filistin’de yeni bir İntifada, yani ayaklanma başlayabilir ve bölge yeniden kan gölüne dönebilir. İsrailli yetkililerin açıklamaları dikkate alınırsa yeni bir İntifada’yı İsrail de istemiyor. Ancak, İsrail devletine radikaller ve aşırı dinci-milliyetçi gruplar hâkim ve bahsettiğimiz kışkırtmalar bundan sonra da artarak devam edecektir.
İsrail açısından olayları talihsiz hale çeviren ise bu olayların da etkisiyle Filistin devletinin tanınması sürecinin hızlanabileceğidir. İki-devletli çözüme bir türlü yanaşmayan, sorunu çözmek için gerçekleştirilen tüm çabaları da boşa çıkaran İsrail uluslararası toplumu bıktırmış durumda ve belki de bunun sonucu olarak 30 Ekim 2014’de ilk kez bir AB üyesi, İsveç Filistin devletini resmen tanımıştır. Böylece tüm dünyada Filistin’i tanıyan devlet sayısı 135’e yükselmiştir. Türkiye ise 15 Kasım 1988’de, Filistin’i ilk tanıyan 12 ülke arasında yer almıştı. Şu günlerde Fransa ve diğer bazı AB üyelerinde de Filistin devletinin tanınması tartışılıyor ve bu da İsrail’i rahatsız ediyor.
ABD CESARETLENDİRİYOR
İsrail açısından sevindirici, barış açısından düşündürücü gelişme ise ABD’de Cumhuriyetçilerin güç kazanıyor olmaları. En son seçimlerle birlikte Temsilciler Meclisi’nden sonra Senato’da da Cumhuriyetçiler çoğunluğu ele geçirdiler. Vali seçimlerinde de Cumhuriyetçiler valiliklerin yarıdan fazlasına sahipler. Bilindiği üzere Cumhuriyetçi Parti genelde İsrail yanlısı politikalar izliyor ve İsrail’in bölgedeki hoyratlığının en önemli nedeni bu destek. Seçimler gösteriyor ki önümüzdeki başkanlık seçimlerinde Obama’nın koltuğuna Bush’a benzeyen bir Cumhuriyetçinin oturması ihtimali çok yüksek. Bu olasılık ise İsrail’i sevindirmek için yetiyor.
Son olarak, bahsettiğimiz hukuksuzlukların ve hak ihlallerinin bir diğer nedeni, belki de esas nedeni Müslümanların zayıflığı. Çok sayıda Müslüman devleti olmasına rağmen İslam ülkeleri kendi aralarında ve içlerinde aşırı derecede bölünmüş durumdalar. Suriye ve Irak gibi kimi ülkelerde ise iç savaş tüm şiddetiyle sürüyor. İktisadi ve teknolojik gerilik ise güç dengesizliğini arttırıyor. Böylece İsrail, tek yanlı politikalarını kolayca uygulayabiliyor.
KİTAP TAVSİYESİ
Filistin meselesini anlamak için geçmişini çok iyi bilmek gerekiyor. Daha yeni çıkan‘Arafta’ki Filistin’ adlı kitap bu ihtiyacı karşılamak isteyenlere birebir. Kitabı Prof. Dr. Süleyman Seydi ve Can Deveci derlemiş. İçinde çok sayıda Filistin ve İsrail makalesi var. İsrail’e bugün hâkim olan Siyonist ideolojiyi anlamak isteyenler ise kitabın 79. sayfasında yer alan Prof. Dr. Mim Kemal Öke’nin ‘Bir Uluslararası Güç Olarak Siyonizm: Doğuşu ve Yükselişi’ adlı makaleye bakabilirler.
Eser birbirinden kıymetli makaleler ile dolu. Maya Akademi’den çıkan kitap 460 sayfa. Meraklılarına tavsiye ederim.