Allah akıl fikir versin!
METİN ÖZKAN 23 Ocak 2008
BİRÇOK gazeteci ve köşe yazarı meslektaşım gibi günlük gelişmeleri yorumlarken, işin kolayına kaçıp, birilerinin duymak istediği övgü dolu sözler sarf ederek bol bol alkış almak varken, olumlu bile olsa sizce neden eleştirme yolunu tercih ediyorum?
Ya da, birçoğu yakın dostum olan yönetenlerden eleştiri alma pahasına niçin farklı bir görüş getirmeye çalışıyorum?
Çünkü ben, her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim.
Böyle doğdum, böyle de öleceğim.
Çünkü ben, masum çocukların teröre, fikir ayrılığı yaşayan vatandaşlarımızın etnik bölücülüğe, sadece dini inançları gereği başını örten analarımın ve bacılarımın siyaset vampirine kurban edilmesini istemiyorum!
Çünkü ben, ekmeğini yiyip suyunu içtiği yüce Türk devletinin askerine, polisine, yargısına, Meclisine dil uzatıp, sonra da "En büyük tehlike PKK değildir" diye beyanat veren hokkabazların, terör örgütü mensuplarına 'kardeşim' demesini içime sindiremiyorum!
Çünkü ben, son olmasını dilediğim Diyarbakır'daki kanlı saldırı gibi bu ülkenin vatandaşlarına kan ve gözyaşından başka bir şey vermeyen PKK'lı katillere, TSK'nın yaptığı operasyonlar için DTP'li Ahmet Türk ve arkadaşlarının "Kürt sorunu bir Türk sorunudur. Operasyonlar halk arasında kin ve nefretin yayılmasına neden oluyor" diyerek bariz bölücülük yapmasını kabul edemiyorum...
DTP'lilerin derdi ne?
DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, TBMM Genel Kurulu'nda, "PKK bu ülkenin gerçeği" diyor.
DTP Mardin Milletvekili Emine Ayna, Diyarbakır saldırısı sonrasında da, "Operasyonlardan vazgeçilmeli, PKK olmaza açılım olmaz" ifadesini kullanıyor.
DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, Meclis'te, "Kuzey Irakíta kurulacak ulus devlet durdurulamaz" değerlendirmesini yapıyor.
Üstelik bunlar sadece üç örnek...
Beylik bir tabir vardır; "Ok yaydan çıktı" diye.
Asker şehit oldu, polis şehit oldu; ama terör örgütü yandaşları devlete dönüp bu savaşı bir an önce bitirin çağrısı yaptılar.
PKK elinde silahlarla ortalıkta dolaşıp, halkın güvenliğini sağlamaya çalışan asker ve polisin karakollarına saldırırken, DTP'li beyefendiler devletin elindeki silahı kendilerine dert ettiler.
PKK'yı meşrulaştırma çabasındaki bu muhteremlere söylenecek bir tek söz var; "Allah akıl fikir versin."
DTP eğer barış ortamını arıyorsa, ilk önce terör örgütü PKK'nın elindeki silahı kendisine sorun etmeli; devletin elindekini değil!
Çünkü devlet asla silah bırakmaz.
Tüm bu olan bitenlerin üzerine muhteremler kanını emdikleri masum bölge halkının bir kısmı ile
4-6 Şubat tarihleri arasında sınır ötesi ve sınır içi operasyonlara karşı olduklarını göstermek için, Şırnak dağlık bölgesinde bir yürüyüş gerçekleştireceklermiş.
Tek destekçileri dağdakiler
SİZ bu DTP'lileri anladınız mı kuzum?
Meclis'e gireli aylar oldu, bırakın ülkeyi bölge için ne yaptılar?
Yaptıkları tek bir şey var!
Bölücü beyanlarla gündemde kalmak, Meclis'e grup halinde gelip grup halinde giderek, kendilerini dışlanmış gibi göstermek. Sırrı Sakık efendi gibi gazetecilerle kavga etmek. Bölmeye çalıştıkları devlet ve milletin ödediği maaş ile Meclis kulisinde çay, kahve; restoranında yemek yiyip göbek ovuşturmak.
Başka?
Varsa söyleyin lütfen!
PKK'nın elinde silah dururken, sizce birilerinin çıkıp devletten ödün bekleyecek kadar beyni durmuş olabilir mi?
Dışlanmaktan şikayet ederken bu kadar uçlaşmanızın bir anlamı var mı?
Görünen köy kılavuz istemez. Yaptıkları tüm bu çıkışlara rağmen DTP yavaş yavaş tüm desteklerini kaybetmeye başladı.
Yani, Avrupa gitti, ABD gitti, daha da önemlisi halk desteği bitti!
İşte tam bu noktada soğukkanlı kalıp bu ülkenin düşmanlarını çatlatmak zorundayız.
Artık açıkça görülüyor ki, DTP demokrasi mücadelesi yerine bölgede yeniden kaybettiği tabanını kazanma derdine düştü.