« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

17 Kas

2014

Muhalife darbe ayarı

Gültekin Avcı 01 Ocak 1970

AKP’li Adalet Komisyonu üyesi Ramazan Can bile “Kantarın topuzunu kaçırmışız” demişti.

Kamuoyunda bilinen adıyla makul şüphe kanunu gerçekten pimi çekilip toplumun üstüne atılmış bir bomba gibi.

Kimin üstünde nasıl patlayacağı belirsiz.

Siyasal iktidarın politik çizgisi dışında veya karşısında olan sivil toplum, iş hayatı, basın ve medya grupları ile bürokrasiye ağır bir tehdit.

Çünkü makul şüphe, diğer şüphe türlerinden kesin hatlarla ayrılabilen bir şüphe türü değil.

Ceza muhakemesinde mevcut şüpheler panoramasında; basit şüphe, makul şüphe, yeterli şüphe ve kuvvetli şüphe içinde en vuzuhsuz şüphe türü ‘makul şüphe’dir.

Hâkim ve savcılarca farlı yorum ve kriterlere oldukça açıktır bu kavram.
Makul şüpheyle arama, kişiler ile ekonomik ve sosyal grupların konut dokunulmazlığını ateşe atıyor.

Makul şüpheyle dinleme, kişiler ile ekonomik ve sosyal grupların iletişim özgürlüğünü yaralıyor.

Ve anayasal düzen suçlarında malvarlıklarına el koyma, mülkiyet hakkına ağır bir tehdit olup, sermaye ve iş hayatını haksız bir kuşatmaya alıyor.

Bir önceki 6526 Sayılı Kanun’da taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma tedbiri, kanunda sınırlı olarak sayılan katalog suçlar için söz konusu olabiliyordu.

Yeni kanunla bu katalog suçların sayısı artırıldı.

Malvarlıklarına el koyma tedbirinin uygulanabilmesi açısından hangi suçlar eklendi?

Anayasa’da kurulu düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar olarak tanımlanan…

TCK 309’daki Anayasa’yı ihlal,

311’deki yasama organına karşı suç,

312’deki hükumete karşı suç,

313’deki hükumete karşı silahlı isyan,

314’deki silahlı örgüt,

315’deki silah sağlama,

Ve 316. maddedeki suç için anlaşma suçlarında, malvarlıklarına, taşınmaz, hak ve alacaklara el konulabilecek.

PKK-KCK terör ağının kamuoyunun gözleri önünde işledikleri ve üstelik ağırlaştırılmış müebbet gerektiren suçlara karşı mevcut ceza kanunları bile uygulanmıyor.

Demek ki yeni kanunun hedefi PKK-KCK terör ağı değildir.

Yeni kanunun muhalif sivil ve ekonomik gruplara yönelik “gözdağı aracı ve balans ayarı”olarak kullanılacağı seziliyor.

Taraftara ve esnafa darbe suçlaması

Ülkemizdeki tüm sosyal ve ekonomik gruplar açısından tehlike şuradadır:
AKP iktidarı, kendisine muhalif olan tüm sosyal ve siyasal gelişmeleri, suç bile teşkil etmediği halde kamuoyuna “darbe” olarak lanse ediyor.
Yani darbeyi kanunun tanımına bırakmıyor.

Darbe suçunu parti tanımıyla satıyor hem kamuoyuna hem de yargıya.
Bununla da kalmayıp hukukun gereğini ifa eden kamu görevlileri ile muhalif grupların temel hak ve hürriyetlerini kullanması karşısında yargıyı darbe soruşturmaları yürütmesi için tazyik ediyor ve kullanıyor.

Malvarlıklarına el koyabilmek ve yukarıda saydığım darbe ve terör suçlarının işlendiğinin ileri sürmek için silahlı örgüt varlığına veya bu örgütlere silah sağlamış olmaya da ihtiyaç duymuyorlar.

Bir eyleme “darbe” diyebilmek için cebir ve şiddet içeren silahlı yapı unsuru olmazsa olmaz bir şarttır.

Ama bu ülkede hâkim kararlarına dayanan 17 Aralık adli soruşturması bile darbe sayılıyor.

Çarşı grubu ve esnafına darbe suçlamasıyla dava açılabildi bu ülkede.

Böyle bir hukuk(suzluk) sisteminde, el koyma tedbirinin darbe suçlamasıyla her sosyal ve ekonomik grubu ağır yaralayabilmesi çok mümkündür.

Bir tek sulh ceza hâkiminin kararıyla şunları görebiliriz:

Bu hukuksuz ama partizan suç düzenekleriyle işadamlarının mağaza ve otellerine, tüm yatırımlarına, ülke içi sermayelerine hiçbir somut delil olmadan el konulabilir.

Medya gruplarının ekonomik varlıklarına, GSM şirketlerine el koyabilirler.
Hükumete muhalif her sosyal ve ekonomik grup darbe suçlamasıyla kolayca karşı karşıya kalabilir.

Üyelerinin malvarlıklarıyla birlikte TÜSİAD veya Ülkü Ocakları bile bir darbe örgütü olarak adli soruşturma konusu yapılabilir.

Sadece “faiz lobisi” ithamlarıyla darbe soruşturmaları başlatılabileceği gibi, nice malvarlıklarına el konulabilecektir.

Bu halde “önünü göremeyen” iş dünyasını tedirgin edecek bu kanun, güvensizlik ve endişe dolu bir ortamı davet edip er geç ekonomiyi ve toplumu derinden yaralayacaktır.

Ne demek tüm bunlar?

İktidara muhalifsen, darbecisin.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 26929

ulkucudunya@ulkucudunya.com