Papucuma anlat!
Tarık Toros 01 Ocak 1970
Ermenek’teki maden faciasında Ayşe Nine, hafızalara “Oğlum yüzme bilmezdi, suyun içinde ne yaptı” sözleriyle kazındı.
Kocası Recep Amca, yırtık kara lastikleriyle içimizi parçaladı.
Devlet hemen “yeni” lastik ayakkabıları yolladı Recep Amca’ya…
Vali demiş ki: “Parasını cebimden karşıladım.”
İyi etmiş.
**
Çünkü bu devlet…
Şüpheli şekilde yaşamını yitiren askerin “intihar ettiği” sonucuna varmış…
Ailesinin acısı yetmiyormuş gibi…
“Hazine zararı” olarak kurşunların bedelini istemişti.
**
Başka bir hadisede cezaevine giren dozer, bir mahkûmun kolunu kopartmış…
Kopan kolunu diğer eli ile tutan talihsiz adam, oradan oraya sevk edilmiş…
Kolu yolda kaybolmuş, bir çöplükte köpeklerin ağzında bulunmuştu.
Devlet ise talihsiz mahkûmdan, dozerin yıktığı duvarın parasını istemişti.
**
Yine… Antep’te nöbet tutarken vurulan asker bacağını kaybetmiş…
Elektronik protez taktırmış, bedelini SGK ödemişti.
Devlet yıllar sonra parayı geri istedi, “Sen gazi değilsin” diye aşağılayarak…
**
Güne gelelim:
Geçen 29 Ekim’de Diyarbakır’da alışveriş yaparken eşinin yanında vurulan astsubay şehit oldu.
Gurbetçi sıva ustası, şehit ailesine evini bağışladı.
Ne çare ki, bu bağış “Veraset ve İntikal Vergisi”nin alanına giriyor.
Şehidin hamile ve dul eşinin 20 bin TL “vergi” ödemesi gerekiyor.
Yukarıdaki devlet, acımaz alır bunu!
Önden yazıyoruz ki, devlet “hepten yitirdiği” babalığını bari burada hatırlasa…