İşte ihanetin belgesi!..
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Hala olup bitenleri anlamamakta ve de gerçekleri görmemekte ısrar ediyorsanız;
AKP iktidarının “Büyük Kürdistan” projesine nasıl yattığını ve yol verdiğini yazılı belgesiyle sizlere sunacağım..
Tarih; 5 Kasım 2011.
Yer; TBMM Dışişleri Komisyonu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, komisyon üyelerini bilgilendirmesi için toplanılıyor. Bakan, basına açık bölümde kısa bir bilgilendirme sunuşu yapıyor. Sonra gazeteciler dışarı çıkarılıyor. Çavuşoğlu’nun rica ettiği sızdırılmaması kaydıyla milletvekilleri ile soru cevap bölümüne geçiliyor. Muhalefetin sert sorularla sıkıştırdığı kapalı toplantının tutanaklarına ulaştım. Öyle sorular ve cevaplar var ki, günlerce sürecek yazı dizisi yapmaya değer.
Yerim dar, ne yapalım!..
Haber(ler)i hap haline getirelim..
Muhalefet üyeleri soru cevap faslında topluca, Ayn-el Arap’ta olup bitenler, PYD-PKK ve peşmergenin faaliyetleri ve Türkiye’nin üzerindeki uluslar arası baskıları anlatarak “büyük Kürdistan devletinin kuruluşunun önünü açan,böyle bir hayale koşmak isteyenleri cesaretlendirecek, Irak Kürtlerini,Türkiye’deki Kürtleri,hatta İran’daki Kürtleri bu yönde teşvik edecek buna özendirecek etkileri” dile getiriyor. Ardından da Bakana soruluyor;
“Bu gidişat bölgede bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulması sürecini hızlandıran bir gelişme midir?”
Bakın, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ne cevap veriyor!. Aynen tutanaklardan;
“Ama ben bunun,hani bir Büyük Kürdistan kurma amacı ile yapıldığını düşünmüyorum. Niye? Çünkü, burada Kürt unsurlara baktığınız zaman,peşmerge ve diğer bölgelerdeki Kürt unsurlara baktığınız zaman PKK ve PYD ile aynı düşünmedikleri aynı amaca hizmet etmedikleri de aşikardır. Yani böyle bir unsurun,böyle bir tehlikenin hiçbir zaman olmayacağını söylemiyorum ben. Ama PYD’nin peşmergeyi istememesinin sebebi de budur. Geçmişte de bunların arasında çok kanlı çatışmalar olmuştur. Aynı şekilde, PKK ile PYD’nin amacı tüm Kürtleri kapsamak değil, kendi ideolojilerine uygun bir yapıya hükmetmektir. Şu anda PYD’nin amacı PKK ile birlikte Suriye’nin sadece bir bölgesini kontrol etmektir. Orada kendi gücünü oluşturmak,yarın ileride bölündüğü zamanda kendi işte ne derseniz deyin, yönetimini oluşturma çalışmasıdır. Yani,biz de görüyoruz zaten. Yani, PYD’nin buradaki amacını görüyoruz ve bunun Suriye’nin sınır bütünlüğüne tehdit olduğunu da söylüyoruz. Ama şu anda arazideki gerçeklere baktığınız zaman yani Kürtlerin kendi arasında birleşerek büyük bir Kürdistan kurması sinyallerini biz görmüyoruz. Bunu da çok açık bir şekilde tespitlerimizi sizinle paylaşıyoruz.”
Şaka gibi değil mi?..
PKK’lı PYD eş başkanı Salih Müslim’in defalarca baş tacı edilip Ankara’da ağırlanması..
Çapulcu sürüsüne yapılan her türlü örtülü örtüsüz destekler..
“Çözüm süreci”..
Bebek katili Öcalan’ın her dayattığına baş üstü çekilmesi..
Eğit donat..
Çapulculara “Kobani” için Türk topraklarından açılan koridor..
Stratejik müttefiklerimizin hiç çekinmeden ortaya koyduğu “Büyük Kürdistan” haritaları..
Savcılık kararıyla “Kürdistan” ın kullanılmasının serbest bırakılması..
6-8 Ekim ayaklanmaları..
Eli kanlı katillerin tehdit dolu açıklamaları..
Terör örgütünün sivil üyelerinin her gün yinelediği “Kürdistan” müjdeleri..
İmralı ve Kandil’e herhalde bayramlaşma (!) için yapılan ziyaretler..
Bakın “sinyal alamayan” Dışişleri Bakanı ,çapulcuların Türk topraklarından “Kobani” ye geçişi sırasında yapılan şovlarla ilgili eleştirilere ne cevap veriyor;
“..bu peşmergenin geçişini engel çıkarmak için aslında iç çağrılar yapıldı.Biz bunları takip ettik. Ama daha sonra bunu engellemeyeceklerini düşününce bu sefer bu işi biraz şova döndürdüler. Bunun dönüşte olmaması için gerekli tedbirlerimizi de alacağız. Ama, biz aslında bunların hiçbirisinin olmaması için havadan taşıma ve havadan geçiş... Ama,tabi orada silahların ve mühimmatların, araçların havadan uçakla taşınması konusunda bazı sorunlar olduğu için peşmergeler uçakla geldi oradan geçti ama bir kısmı bu araç ve tesisatla beraber karadan geldiler ve böylesine bir durum oldu. Bunu biz de doğru bulmadık. Bulmadığımızı da gerekli yerlere de sert bir şekilde ilettik.”
Hani derler ya!.. “Adın Mülayim..” diye..
Bir kez daha ortaya koyduğumuz ihanet sürecinin yeni yazılı belgesi sizi tatmin etmediyse terör bölgesinden Ankara’ya son gelen istihbarat raporunun bazı maddelerine bakın:
“Lice-Yolçatı köyündeki sözde şehitliğin bulunduğu bölgede, örgüt mensuplarının kaldıklarını sığınakların yakınlarında örgüt milislerinin el yapımı tarzı bomba yaptıkları tespit edilmiştir.
Örgüt mensuplarının .... isimli şahısları eğiterek şehir merkezinde güvenlik güçlerine yönelik eylem yapması planlanmaktadır.
17/11/2014 tarihinde BDP bir toplantı yaptı.. Toplantıda;
- Çözüm süreci değerlendirildi.
- MİT’in öncülüğünde/eliyle başlatılan sürecin beklentiler doğrultusunda şekillendiği,
- Ozellikle MHP ve bazı CHPli kesimlerin partiyi (DBP/HDP) ve hükümeti karşı karşıya getirmeyi planladıkları,
- Bingöl’de yaşanan olayın (polislerin şehit edilmesi) provokasyon olduğu, parti nezdinde sözde bir araştırma yapılacağı,
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan barajı geçecek, HDP ile birlikte başkanlık sistemini beraber getirecek. Bunun için seçimlere kadar çözüm surecini idare edilecek ,şeklinde değerlendirmeler yapıldı.”