Beşinci göz
Gültekin Avcı 01 Ocak 1970
Başbakan Davutoğlu, 2015’te çözüm sürecinin sonuç vereceğini söylüyor.
PKK ise geçen yıldan beri “2015 genel seçimlerine kadar Kürdistan’ı kurmalıyız” diyor.
Ve şimdi Öcalan’a sekreterya kuruluyor.
Akılsızlıklar ve hukuksuzluklar üzerine bina edilen çözüm, yıkılış demektir.
Adına “çözüm” dediniz diye yürütülen her süreç, çözüm olmaz.
Çözüm süreçleriyle Kürt sorununun ve terörün sonlandırılması isteniyorsa, arzulanan hedefe doğru yollardan gitmek gerekir.
Dünyada yaşanan terör ve çözüm süreçlerinde ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezaevinde bulunan bir terör örgütü liderine devlet eliyle sekreterya kurulduğu vaki değil.
Kaldı ki Öcalan’a sekreterya Anayasa’ya aykırıdır.
Ceza Kanunu’nun ağırlaştırılmış müebbet hapis gerektiren 302. maddesine de aykırıdır.
Çözüm süreci kanunu, esas kanun olan Ceza Kanunu suç ve ceza hükümlerini etkilemiyor.
Oysa İrlanda ve İspanya süreci gibi Türkiye’deki sürecin de hukuka uygun yürütülmesi gerekir.
PKK ise her iki tarafta etki gücü olan bir 3. gözde ısrar ediyor.
Süreçte aktör çok
Karayılan, Oslo sürecinin mimarı Martti Ahtisaari’nin 3. göz olarak adlandırılan uluslararası gözlemci heyetinin başı olmasında diretiyor.
Erdoğan ve hükümet, 3. göz olarak yabancı bir aktörün süreçte gözcülük veya hakemlik etmesine haricen karşı görünüyor.
Oysa PKK, süreci uluslararası bir kimliğe kavuşturup Türkiye’nin etkili aktörlüğünden kurtardığının farkında.
Zira artık süreçte zaten çok aktör var.
Kobani’yi azami randımanla değerlendiren ve başarıyla pazarlayan örgüt, süreci ve PKK davasını uluslararası bir kimliğe taşımayı başardı.
Sadece 3. göz fikriyle süreçte mevcut de facto yabancı gözleri, de jure (hukuken tanınmış) göz olarak Türkiye’ye kabul ettirme peşinde.
Kobani, PKK’nın gayretleri ve AKP’nin körlüğü sayesinde dünyada IŞİD’le mücadelenin simgesi haline dönüşünce, ABD PYD’yi terör örgütü olarak kabul etmediğini açıkladı.
Nitekim PYD de ABD’yle 2 yıldır görüştüğünü deklare etti.
Böylece IŞİD’e karşı PKK’yla bölgesel ittifaka giren ABD zaten de facto 3. göz olarak sürece müdahil oldu.
Zira bundan böyle Kobani, ölü olan çözüm sürecinin en belirleyici parametrelerinden biridir.
Eğer Afrin kantonuna bir IŞİD-El Nusra saldırısı söz konusu olursa, bunun da Türkiye’yi sorumluluk altına sokacağını Cemil Bayık tehdit edici bir dille ifade etti.
Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ın çözüm sürecinde bu derece belirleyici olduğu bir süreçte ABD’den sonra dördüncü göz de AB’dir.
Çünkü PKK, AB’ye Türkiye’den daha iyi bir PR çalışması yapmayı başardı.
Ak Saraylar inşa etmek, Küba’ya cami yapmak veya Amerika’yı Müslümanlar’ın keşfetmesi gibi fevkalade gayriciddi açıklamaların yükseldiği bir Türkiye var.
Batı PKK'yı tercih etti
Diğer yanda ise Batı’nın tüylerini diken diken eden IŞİD’e karşı savaşan, Batı ve İsrail menfaatlerinin Ortadoğu taşeronluğunu yapmaya kuvvetli aday bir PKK var.
Yazık ki Türkiye’yi istihbari ablukaya alan İran bile Batı cenahında Ortadoğu dengelerinde ittifaklara girilebilecek daha ciddi bir devlet kimliğinde.
PKK ile daimi temasta olan İran, çözüm sürecinde beşinci göz etkinliğini gösterecektir.
Sonuçta Batı da çözüm sürecinin bağımsız bir KCK devletine doğru gittiğini ve AKP’nin de bu gidişi desteklediğini çok iyi görüyor.
Ve Batı, yeni Ortadoğu mimarisinde PKK motifli Kürtler’i ve Barzani’yi tercih etmiş durumda.
Başkan Obama’nın IŞİD'le Mücadele Küresel Koalisyon Özel Temsilcisi E. Org. John Allen’ın ifadelerinde, Suriye’de teşkil edilecek ve eğitilecek ılımlı muhalefet kavramının içini de Suriyeli Kürtler dolduruyor.
Türkiye’ye ne kalıyor?
Suriye’den iltica eden 2 milyon mülteci.
Bir gün sonrasını bile göremeyen romantik bir dış politikayla oldukça normal bir sonuç.