PKK’nın valisi!
Rahmi Turan 01 Ocak 1970
Şu haberi okur musunuz lütfen:
“Terör bölgesinden Ankara’ya, devlet koridorlarına gelen son raporları aktarıyorum.
Terör örgütü PKK, bağımsız devlet yolunda bir adım daha attı!
Terör örgütü PKK’nın paralel devlet yapılanması KCK, terör bölgesindeki illerde oluşturduğu mahalle temsilcilikleri, asayiş birimleri, askerlik şubeleri, malî birimler ve sözde mahkemelerden sonra illere vali atamaya da başladı.
Hakkâri eski belediye başkanlarından 1966 doğumlu, lise mezunu Kâzım Kurt, KCK tarafından Hâkkari Valisi olarak atandı.
KCK davalarında 3 yıl tutuklu bulunup Şubat 2013’te tahliye edilen Kâzım Kurt, PKK/KCK’nın ilk valisi olarak atandığı için çok gururlu olduğunu her yerde anlatıyor.”
(Ahmet Takan – Ankara – Yeniçağ)
* * * * * *
Yukarıdaki haberde hiçbir abartı, hiçbir mübalâğa yoktur. Ahmet Takan, haber kaynakları sağlam bir meslektaşımızdır.
Bu satırlar, ülkemizin ne hale geldiğini, daha doğrusu getirildiğini gösteriyor.
“Açılım-saçılım” diye diye ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdiler.
Açılımın mucidi eski Başbakan Tayyip Erdoğan’dır. Şimdiki Başbakan Davutoğlu da onun yolunda gidiyor.
İstihbarat birimlerinin raporları her gün önlerine geliyor. Yüz verdikleri, iyice şımarttıkları teröristlerin ne haltlar karıştırdıklarını, ne sinsi tuzaklar hazırladıklarını bizden daha iyi bilmeleri gerekiyor.
Buna rağmen nasıl hâlâ gönül huzuru içinde o koltuklarda oturabiliyorlar, anlamak çok zor!
Kimse 3 çocuğa yanaşmıyor!
Tayyip Erdoğan, yine “En az 3 çocuk”tan bahsetti…
Fakat bu defaki biraz
farklı!
Türk-İngiliz Tatlı Dil Forumu katılımcıları onuruna verilen yemekte konuşan Erdoğan, Avrupanüfusunun yaşlandığını belirterek, kendisinin de Türkiye’de ciddi mücadele verdiğini anlattı.
Erdoğan “Evet, çok uğraşıyorum ama henüz başarılı olduğumu söyleyemem. Çünkü her gittiğim nikâhta ‘en az 3 çocuk’ diyorum ama kimse buna yanaşmıyor”
dedi.
* * * * * *
Bunun yorumu şudur:
Demek ki, Türk halkı akıllanıyor!
İnsanlarımız, “3 çocuğa kim bakacak? Nasıl bakacağız? Nasıl okutup büyüteceğiz? Elimize geçen paralarla 3 çocuğu beslemek, giydirmek, tahsil masraflarını karşılamak mümkün mü?” diye düşünüyor.
Çocukları sokaklara mı salacaklar, Suriyeli talihsiz sığınmacılar gibi caddelerde dilendirecekler mi?
Bunlar dikkate alınmadan “En az 3 çocuk yapın”
diye ahkâm kesmek
doğru mudur?
Demokrasi güneşi batıyor!
Ne yazık ki Türkiye, tüm dünyada, yolsuzluklar ve yasaklarla anılan bir ülke haline geldi.
Hele son yayın yasağı, her şeyin üzerine tuz-biber ekti.
AKP’li eski 4 Bakan’la ilgili rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarını soruşturan Meclis Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Hakkı Köylü’nün aldırdığı yayın yasağı kararı Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü’nün sert eleştirilerine yol açtı. Enstitü yönetimi:
“Yolsuzluk iddialarının üzerine perde çeken bu yayın yasağı kararı, yaşamsal bir kamu konusudur. Yasak, hukukun üstünlüğüne güveni sarsacak ve demokrasiye daha fazla gölge düşecektir” diyor.
Aslında gölge filan kalmadı tabii…
Ülkede demokrasi güneşi batıyor artık!
Tebessüm
Demirel’den bir fıkra…
Bir zamanlar hep Süleyman Demirel’i eleştirirdik… Ülkede ne olursa hesabını ondan sormak gibi bir alışkanlığımız vardı.
Demirel, gerçek bir devlet adamı olduğu için hiç kızmaz, her soruyu hoşgörü ile karşılar, hepsine tebessüm ederek yanıt verirdi. Bir gün eleştirilere cevap yerine bize şu fıkrayı anlattı:
* * * * *
Askere giden Temel’i, komutan imtihan eder:
“Söyle bakalım, düşman önden gelirse ne yaparsın?”
“Tüfeğimi kaldırır, onu vururum komutanım!”
“Peki, sağdan gelirse ne yaparsın?”
“Yere yatar, siper alır, onu da vururum!”
“Soldan gelirse?”
“Yerde yuvarlanıp nişan alır, ateş ederim.”
“Arkadan gelirse?”
“Hızla döner, ‘Allah Allah’ diyerek onu süngülerim.”
“Peki ya havadan gelirse ne yaparsın?”
İyice bunalan Temel:
“Yav komutanım” der “Senin benden başka askerin yok mu?”
Günün Sözü
Az gelişmiş ülkelerde, yolsuzluk uçurumları daha derindir.