Ülke bölünürken ne yapmalı?
Arslan Bulut 01 Ocak 1970
PKK, Hakkari’ye vali atadı! Haber, Yeniçağ’da Ahmet Takan’ın köşesinde ve manşetten yayınlandı. Yetkililerden ses çıkmıyor!
Abdullah Öcalan ise bir taraftan iktidarın görevlendirdiği devlet görevlileri ile açılım sürecini planlıyor, diğer taraftan PKK’yı yönetiyor. Hazırladığı eylem planında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çözüm sürecini yasal çerçeveye bağlaması halinde sorunun 4-5 ayda çözüleceğini aksi halde bölgede kaosun derinleşeceğini öngörüyor!
PKK’nın siyasi özerklik istediği biliniyor.
Kısacası, ülkeyi yönetenler PKK ile Türkiye’nin hangi esaslara göre bölüneceğini tartışıyor. Böyle bir durumda muhalefetin, kıyameti koparması gerekirken CHP açılımı kendilerinin daha iyi yapacağından, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın gereklerinin yerine getirilmesinden, Abdullah Öcalan ile görüşmekten bahsediyor. MHP ise Ahmet Davutoğlu ile Tunceli’ye gidersin, gidemezsin, “fiziken gitsen bile siyaseten varlık gösteremezsin” veya “sen de Hakkari’ye git de orada Abdullah Öcalan’ın terörist olduğunu söyle bakalım” gibi tartışmalarla halkın yüreğini soğutmakla meşgul...
Oysa Türkiye fiilen bölünmüş durumda. CHP’nin veya MHP’nin buna karşı çözümü nedir?
H H H
MHP, milli meselelere bakışta, söylemde nettir. Fakat, ülke yönetimini ve Cumhurbaşkanlığı makamını AKP’ye altın tepsi içinde iki defa sunmuş olmak, söylemlerin hiçbir anlam ifade etmediğinin göstergesidir.
MHP’nin parti politikasına örnek teşkil etmez ama 61 saat adlı İnternet sitesinin haberine göre Trabzon Ortahisar Belediyesi Meclisi’nin Aralık ayı ilk toplantısında söz alan MHP’li Belediye Meclis Üyesi Ali Sağır, Yalı Mahallesinin adının Faroz olarak değiştirilmesi için önerge verdi.
Sağır, “Demokratikleşme paketi olarak bilinen temel hak ve hürriyetinin kanun tasarısında yerleşim yerlerinde tarihi isimlerinin yeniden almaları mümkün hale geldi. 1984 yılında Yalı olarak değiştirilen mahallemizin adı Trabzon şehri ile özdeşleşmiş Faroz olarak değiştirilmeli” diye konuştu.
Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Gençde “Ne kadar Yalı mahallesi dersek diyelim biz de Faroz olarak anıyoruz. Önerinizi müracaat olarak alalım. Arkadaşlarımızla değerlendirelim” diye cevap verdi.
Genelde Karadenizliler, eski yer adlarını hâlâ kullanır. Yani bu konuda bir kompleksleri yoktur. Yine de “Yalı”yı “Faroz”a çevirmek, MHP’nin işi olmasa gerek. Fakat gelecek nesiller, Türkiye’nin Güneydoğusu’nda egemenlik PKK’nın eline geçerken, “Bahçeli, ülkücüleri sokağa çıkarmadı ve böylece kaos çıkmasını önledi” diye övünmeyecekler herhalde değil mi? Veya Yalı’yı resmiyette de Faroz yapmakla...
Türkiye, fiilen ve resmen bölünürken, MHP’nin bu konuda milleti ayağa kaldırması gerekmez mi?
***
Yeni kurulan Anadolu Partisi’nin genel Başkanı Emine Ülker Tarhan, partisinin kurucular kurulu toplantısında “İktidarla muhalefet arasında gizli mutabakat var, bu maskeli baloyu bitireceğiz” dedi.
Okurlarımız bilir ki, ben de uzun zamandan beri bu görüşteyim. AKP başka türlü 12 yıl iktidarını sürdüremez, iki cumhurbaşkanı seçtiremezdi. Anlaşılıyor ki Türkiye’nin en ciddi sorunu, sadece iktidarının değil, muhalefetinin de aynı merkezden kontrol edilmesidir. Toplumsal muhalefet, Cumhuriyet mitingleri, Gezi olayları gibi eylemlerle bile iktidarı değiştiremedi. Çünkü toplumsal muhalefetin önünde halkın kitleler halinde oy verebileceği bir siyasi parti yoktur. Önümüzdeki birkaç ay içinde, toplumsal muhalefeti sandığa yansıtacak seçim hazırlığı yapabilen, ona göre “siyasetteki milli takım”ı kurabilen bir siyasi organizasyonun iktidar şansı vardır.