AKP suç süreci ve TSK
Gültekin Avcı 01 Ocak 1970
AKP terörle mücadele etmiyor ama AKP’li olmayan sivil toplumla inanılmaz bir mücadele veriyor.
Erdoğan başkanlığındaki ilk MGK’da, devlet içinde bulunan tüm yapılarla mücadele kararı alınmıştı.
Sivil toplumu olduğu gibi kuşatan ve suçlayan bu tavrı kamufle edebilmek için de “legal görünümlü illegal” kavramı üretildi.
Bu çalışma, Bakanlar Kurulu’nda ele alınıp kırmızı kitaba girecek.
Paralel devlet yapılanması adı altında tüm cemaatler ve ülkücülerle mücadele edilecek.
Böyle bir kavram hukuk terminolojisinde de olmadığına göre bunun adı halkı yok etme ve sindirme sürecidir.
AKP bu halkla mücadele histerisine devleti de ortak ediyor.
Oysa TSK’nın “bağrından çıktığı bu millete” AKP’yle birlikte tavır alması tarihi bir hatadır.
Tabloya liberal menfezden değil de “TSK değerler penceresi”nden bakalım.
AKP ile birlikte halkın bir kısmına hasmane bir tavır ortaklığı TSK açısından vahim bir çelişkidir.
AKP’nin Türk kültürüne ve milli hislere yabancı hatta hasım olduğu her geçen gün daha da berraklaşan bir gerçek.
Hedefe konan Çarşamba Cemaati’nden Süleyman Efendi Cemaati’ne, ülkücülerden Hizmet Camiası’na kadar tüm bu sosyal grupların nezdinde TSK’nın güzide bir yeri var.
“Ergenekon ve Balyoz’da gördük orduya tavırlarını” demenin hiçbir reel karşılığı yok.
Duygusal yaklaşımlar bunlar.
Çünkü hataları ve doğrularıyla bu soruşturmalar TSK’yı değil, TSK içindeki suç faaliyetlerini hedef almıştı.
“O savcı paralel, şu hâkim cemaatten” lafları ise dedikodu olmaktan öteye geçemedi.
Bu lafları eden hiçbir hukukçu, gazeteci veya siyasi “işte paralelliğin veya cemaat mensupluğunun belgesi” diye bir tek yaprak gösteremedi.
Delil göstermeden “paralel veya cemaatçi” lafı etmek hukukçunun kârı değildir.
TSK ile hedef cemaat ve camialar arasındaki en hayati payda ortaklığı ise Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüdür.
Hedefe konan cemaat ve camialar nezdinde vatan ve millet kavramlarının kırmızı çizgi olduğu biliniyor.
AKP'nin MİT'i milli değil
Bu cemaat ve camialardan hangisi Türkiye’nin bölünmesine yeşil ışık yakıyor?
Hiçbirisinin böyle bir gayesi ve faaliyetinin olmadığını, bilakis tam aksi noktada olduğunu TSK yıllardır biliyor.
Ve AKP’nin yürüttüğü “AKP karşıtlarıyla mücadele” faaliyetinin antidemokratik ve hukuk dışı bir faaliyet olduğunu da.
AKP’nin MİT’i milli değil, İslamcı bir parti istihbaratına dönüştürdüğünü de.
Hal böyleyken TSK’nın MGK marifetiyle AKP’nin suç faaliyetlerine ortak olması vahim bir hukuk ihlali olduğu kadar “kritik bir değer hatası”dır.
Gazze ve İhvan için resmi gözyaşları döken AKP hükümeti, hangi terör şehidinin evinde bir damla gözyaşı döktü?
PKK cinnetinin vurduğu asker ve polislerimizden geriye kalan hangi boynu bükük çocuğun başını okşadı?
Oysa hedefe koyduğunuz bu cemaat ve camiaların hepsi bu milletin şehidini şehit gibi uğurladı.
Yarın AKP’nin külleri savrulurken TSK bu süreçten itibar ve halka güvenle çıkmak istiyorsa AKP’nin suç faaliyetlerine ortak olmamalıdır.
Çünkü siyasal iktidarlar, devlet kurumlarına hukuksuz ve kanunsuz emir veremez, verirse bu emir yerine getirilmez.
MGK’nın suçlu olmadığı halde sivil toplum ve cemaatler gibi sosyal gruplarla mücadele kararı alması açık bir suç faaliyeti.
AKP ve MGK’nın bu illegal faaliyeti;
AİHS’nin özel ve aile hayatına saygıyı düzenleyen 8,
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü düzenleyen 9,
İfade özgürlüğünü düzenleyen 10,
Toplantı ve dernek kurma özgürlüğünü düzenleyen 11,
Ayrımcılık yasağını düzenleyen 14,
AİHS üyesi devletlere hakları kötüye kullanma yasağı getiren 17. maddelerine aykırıdır.
Aynı zamanda Anayasa’nın temel hak ve hürriyetleri, eşitliği ve kamu hizmetine girme hakkını düzenleyen tüm maddelerine aykırıdır.
Ceza Kanunları’nın pek çok maddesine göre de suçtur.