Siyasal hayatımızda Rıza Sarraf olayı
Faruk Mercan 01 Ocak 1970
Yakın siyasi tarihimizde; işadamlarının sebep olduğu siyasi skandalların epey örneği var. Bunlardan üçünün; birbirlerine çok benzeyen tarafları var: Kemal Horzum, Korkmaz Yiğit ve Rıza Sarraf…
Afyonlu işadamı Kemal Horzum 1980’li yıllarda Emlak Bankası’nı dolandırmakla suçlandı. 1988 yılı Haziran ayında Başbakan Turgut Özal’a suikast düzenleyen Kartal Demirağ’la ilişkileri araştırılan isimlerden biri de Horzum’du. Bu olaylar için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kuruldu. Bu komisyon; siyasal tarihimize “Kemal Horzum Komisyonu” olarak geçti.
Erzincanlı işadamı Korkmaz Yiğit’in; 3,5 milyar dolar mal varlığı vardı. 1990’lı yıllarda Milliyet Gazetesi ve Kanal 6 televizyonunu satın alarak medyaya girdi. Türk Ticaret Bankası’nı (Türkbank) 600 milyon dolara aldı. Ancak Alaattin Çakıcı ile yaptığı görüşmelerin bir ses kaydı ortaya çıkınca her şey değişti. Bu kaset, dönemin hükümetini düşürdü. Türkbank olayı için Meclis’te kurulan komisyonla dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz; Yüce Divan’a sevk edildi. Bu komisyon, siyasi tarihimize “Korkmaz Yiğit Komisyonu” olarak geçti.
Milyonları teslim ettiklerini unutmuşlar
Gelelim 30 yaşındaki İranlı işadamı Rıza Sarraf’ın hikayesine… Rıza Sarraf tutuklanıp serbest kalmasından sonra arkasında Türk bayrağıyla hükümet kanallarına verdiği röportajda; “Türkiye’nin cari açığının yüzde 15’ini ben kapattım” dedi. İlginçtir; 17-25 Aralık olayları patlak vermeden önce; Sarraf hakkındaki haberleri engelleyen bir bakan da aynı şeyi söylüyordu: “Türkiye’nin cari açığını nasıl kapattığımızı sanıyorsunuz?”
Ama çok enteresan bir şekilde; bu ticaretin diğer tarafı olan İran, Rıza Sarraf’ı hemen gözden çıkardı. İran, Rıza Sarraf’ın ortağı ve patronu konumundaki Babek Zencani’yi tutuklayıp hapse attı. Zencani, İran’ın en az 2 milyar dolar parasını çalmakla suçlanıyor.
Galiba, “Rıza Sarraf olayı”nın en can alıcı sorusu şu: “İran devletinin bile gözden çıkardığı Rıza Sarraf’ı; Türkiye’nin siyasal sistemi neden feda edemiyor ve Sarraf uğruna Türkiye’nin hukuk sistemi neden allak bullak edildi?”
Rıza Sararf Komisyonu’na konuşan herkes Sarraf dosyasındaki bilgileri doğruluyor. Mesela Sarraf’ın kuryeleri Ankara’ya taşıdıkları milyonlarca dolar ve euro’yu, milyonlarca lirayı kabul ediyorlar. Sadece kimlere teslim ettiklerini unutmuşlar!..
İfade vermeye bile tenezzül etmiyor
Aynı şekilde Sarraf dosyasının sembolü haline gelen “300 bin İsviçre Frangı” değerindeki saatin Ankara’ya getiriliş ve teslim ediliş hikayesini bütün tanıklar doğruluyor.
Üstelik çok önemli bir şey daha oldu. Sarraf dosyasındaki 4 bakandan biri olan Erdoğan Bayraktar kendisiyle ilgili 61 tapeyi; suçsuzluğuna şöyle delil gösterdi: “Beni diğerleri ile karıştırmayın. Bakın benim konuşma tapelerim ne kadar temiz!..” Bu olay bile başlı başına “montaj efsanesi”ni yerle bir etti.
Ayrıca Komisyonun AK Partili Başkanı ve üyelerin ifade veren Egemen Bağış’a yönelttikleri sorular delillerin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Kendisi ve eşinin mal varlığındaki dikkat çekici artışı izah etmesi istenen Egemen Bağış’a yöneltilen 6 soru çok çarpıcı. “Benim tapelerim montaj” diyen Egemen Bağış’a bir AK Parti milletvekili; “Ama tapelerin sahih olduğunu gösteren rapor geldi” cevabını veriyor.
Bugüne kadar Meclis’te kurulan komisyonlara ifade veren bazı isimleri sayayım: “Eski Genelkurmay Başkanları Hilmi Özkök; İsmail Hakkı Karadayı ve Yaşar Büyükanıt; 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, eski başbakan Tansu Çiller; medya patronları Aydın Doğan, Turgay Ciner, Mehmet Emin Karamehmet, Dinç Bilgin; gazeteciler M. Ali Birand, Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, Zafer Mutlu…”
Bunların çoğunu Meclis çatısı altında dinleme imkanım oldu.
Ama Rıza Sarraf Meclis’e ifade vermeye bile tenezzül etmiyor… Can alıcı soruyu tekrarlayalım: “İran’ın bile gözden çıkardığı Sarraf’ı; Türkiye’nin siyasal sistemi neden koruma çemberine aldı?..”
