« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

08 Ara

2014

AKP’den Erdoğan’a ‘kumpas’ mı?

Şahin Alpay 01 Ocak 1970

Bu soruyu geçen pazartesi akşamı Mehtap TV’de, Mehmet Altan ve Eser Karakaş ile birlikte 8 yıla yakın bir zamandır sürdürdüğümüz yorum programı “Akıl Defteri”nde, Karakaş ortaya attı.

Karakaş, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’ın TBMM bütçe görüşmelerinde, AKP iktidarı altında yapılan 17 bin 421 km’lik duble yollarla ilgili olarak yaptığı açıklamaya çok şaşırmıştı. Elvan, söz konusu yolların yüzde 80’inde 2-3 yıl dayanan, sathi kaplama adı verilen asfalt türünün kullanıldığını, bu yüzden yolların tekrar tekrar onarılmak zorunda kalındığını itiraf ediyordu. Bakanın itirafı, çürük yollara 10 yılda 33 milyar dolar para harcandığını gösteriyordu. Erdoğan yönetiminde Türkiye ekonomisinin bir israf ekonomisi olduğunu ortaya koyan bundan daha güçlü bir delil ne olabilirdi ki?!.

Karakaş’ı AKP içinden Erdoğan yönetimine karşı bir “kumpas” mı tezgâhlanıyor diye düşünmeye yönelten tabii ki sadece Lütfi Elvan’ın itirafı değildi. Yeni başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanı Etyen Mahçupyan, önce 17–25 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını teyid eden bir açıklama yapmış; “Yolsuzluk palavra değil, var… İnsanların büyük çoğunluğu ve AKP seçmeninin en az yarısı buna inanıyor…” demişti. Bununla yetinmemiş, Erdoğan yönetimi soruşturmayı bastırmak için, “Batı usulüyle baktığınız zaman, normatif hukukla baktığınız zaman tasvip edilmesi çok zor işler yaptı…” şeklinde konuşmuştu. Bunun üzerine kimi AKP milletvekilleri Mahçupyan’ı “makamına göre konuşmaya” davet etmişlerdi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın AK Saray’ın kaçak olduğunu itiraf etmesi de Karakaş’ın gözünden kaçmamıştı. Bozdağ, geçen hafta, Ankara 5. Bölge İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararına yapılan itirazın, bölge idare mahkemesi tarafından reddedildiğini kabul etmişti.

Karakaş’a ben de biraz yardımcı oldum. Başbakan Davutoğlu, Avustralya’da yapılan G–20 Liderler Zirvesi’nin ardından yaptığı basın toplantısında, yolsuzluğun gelişmekte olan pek çok ülkenin etkili kalkınmasında ana eksikliği ve problemi oluşturduğunu vurgulamış ve Türkiye’nin gelecek yıl yükleneceği dönem başkanlığında “yolsuzluğa karşı bir strateji” belirleneceğini söylemişti.

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ikide bir “evrensel normlara sahip bir hukuk devleti” olmanın önemini vurguluyor, şöyle konuşuyordu: “Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı önemli problemlerin temeline inin, orada yargı ile ilgili sorunların olacağını göreceksiniz. Yargının bağımsızlığı esastır; güçler ayrılığı esastır. Yargıya güven olmazsa, genel anlamda ülkemizde hukuki güvenlik olmazsa ekonomide ilerleme olmaz. Aksi halde önümüzdeki dönemde zorlanmaya başlarız.”

Ya Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bütçe görüşmelerinde çıkıp AK Saray’ın maliyetinin 1 milyar 370 milyon lira olduğunu açıklamasına; bunun üzerine Erdoğan’ın yeni sarayın maliyetinin 700–800 milyon değil sadece 500 milyon dolar (yani 1 milyar 125 milyon lira) olduğunu söylemek zorunda kalmasına (!) ne demeli?

Peki, Bülent Arınç’ın AK Saray için harcanan 1 milyar 370 milyon liranın israf olduğuna dair sözlerine ne demeliydi? Arınç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda AK Saray için açıkça şöyle konuşmuştu: “‘Burada 1 katrilyonun üzerinde masraf yapıldı. Bu kadar olmamalıydı’ derseniz, bu tartışılabilir. Bunu tartışabiliriz. Az bir para değil.” Arınç bununla da yetinmemiş, AK Saray’ın aslında başbakanlık için yapıldığını, fakat Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Erdoğan’ın binayı sahiplendiğini de sözlerine eklememiş miydi?

AKP içinden Erdoğan yönetimine karşı “kumpas = darbe” hazırlandığına dair başka işaretler de aklıma gelmedi değil...

Ziyaret -> Toplam : 125,19 M - Bugn : 72652

ulkucudunya@ulkucudunya.com