Hoca’nın fetvâsı eksik!
Hilmi Yavuz 01 Ocak 1970
Bundan iki hafta önceki bir yazımda fıkhî bir soru sormuştum: Soru şöyleydi:Fıkhî bir mesele: Milletin parası harcanarak 1000 odalı muhteşem bir saray yaptıran Zeyd’e şer’an ne lâzım olur?’ Cevabı, fıkıh ulemâsı, başta aziz ve çok değerli dostum sevgili Prof. Dr. Hayreddin Karaman Hocamız versin…’ diye de ilâve etmiştim.
Aziz hocam, değerli ağabeyim Prof. Dr. Hayreddin Karaman, bu soruma, ‘AK Parti’nin Ahlak ile İmtihanı’ başlıklı yazılarıyla [Yeni Şafak, 27, 28 Kasım 2014] dolaylı da olsa bir cevap verdi. Diyor ki:
‘AK Parti’nin hem üst yönetiminde hem de tabanında üstüne toz konduramayacağım erdemli insanların bulunduğunu yakından biliyor ve bunların hem çoğalmasını hem de duruma hâkim olmalarını diliyorum.’
Burada duralım: Hayreddin Hoca’mın sözlerinin medlûlünden anlaşıldığına göre, AK Parti’deki erdemli insanlar, hem azınlıktalar hem de ‘duruma hâkim’ değiller! Öyle! ‘Eğer ‘duruma hâkim’ olsaydılar, hiç şüphesiz, Hoca ‘bunların hem çoğalmasını hem de duruma hâkim olmalarını diliyorum’ demezdi elbette!
Devam edelim: Hoca ‘diğerleri’ olarak nitelediği ‘erdemli insanlar’ın dışında kalanlar için ise, bunları ikiye ayırdığını ve onlara ilişkin ‘bazı çekinceleri ve endişeleri’ olduğunu beyan ediyor.
Peki, ‘diğerleri’ kimler? Hoca’nın belirttiğine göre ‘Birinci grup başta iyi niyetli ve nispeten erdemli oldukları halde zaman içinde bozulanlardır.’
Burada da duralım: Hoca’nın ‘nispeten erdemli’ sözünden bir şey anlamadığımı itiraf etmeliyim. ‘Nispeten erdemli’ sözü, bana, sevgili Hoca’mın affına mağruren söyleyeyim, âmiyâne tâbirle, ‘azıcık hâmile!’ gibi geliyor!
Devam edelim: Hayreddin Hoca’m, ikinci grubun ‘daha baştan partiye intisap ederken, partinin çeşitli kademelerine sokulurken, meşru olsun olmasın şahsî çıkar peşinde koşanlar’ olduğunu bildiriyor. [Hoca’m beni affetsin: Şahsî çıkar peşinde koşmak, nasıl meşru olabiliyor?]
Çok sevgili aziz Hayreddin Hoca’m, ‘işte asıl şikâyetleri[n]in bunlarla alâkalı’ olduğunu bildirdikten sonra, fevkalâde dikkate şâyân şu açıklamayı yapıyor:
‘Bu gruba dâhil olanlar ister bürokrat olsunlar, ister başka bir yerde ve işte olsunlar, kendileri gibi olanlarla işbirliği yaparak partiye ve ülkeye şu kötülükleri yapıyorlar: Parti teşkilatlarında, belediyelerde, bürokraside ve iş âleminde ehil, layık, faziletli kişilerin önünü bir şekilde tıkayıp kendi takımdaşlarını öne çıkarıyorlar. Dindarlıkları gevşek olanlar helale harama bakmadan, dindarlıkları az çok etkili olanlar ise, işi bir şekilde kitabına uydurarak ve partideki konumlarını koruyarak menfaat sağlıyorlar.’
Sevgili Hayrettin Karaman Hoca daha ne desin? Şunu: ‘Ahlak, ehliyet ve liyakat konusunda bir ıslahat seferberliği ilân edilsin.’’ diyor! Bunu istiyor Hayreddin Hoca! Çok yaşasın!
Yalnız bir mesele var: Sevgili Hoca’mız, bu muhtelif gruplara ayrı ayrı, şer’an ne ceza tertibi lâzım geliyor:-bunu bildirmemiş! Hepsi için tâ’zir mi mesela?
El cevap:?
Diyeceğim, fetvâda eksiklik var!!!