Ümmetin yolsuzluk icması
Gökhan Bacık 01 Ocak 1970
Bilindiği üzere dinimizin dört kaynağı var: Kitap, sünnet, alimlerin görüşleri ve icma.
Peki, nedir icma?
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde geçen tanımlardan biri şöyle: “İcma ana hatlarıyla, Muhammed ümmetinin onun vefatından sonraki herhangi zamanda dinî bir meselenin hükmü üzerinde fikir birliği etmeleri.”
Uluslararası Şeffaflık Derneği, 2014 yılı Dünya Yolsuzluk Algı Endeksi’ni açıkladı.
Endekse göre “ahlaksızlıktan çöküyor sandığımız Batı ülkeleri” temiz, maalesef neredeyse bütün İslam dünyasıise “yolsuzlukta zirve” yapmış durumda!
Başka türlü yazayım: 2014 yolsuzluk haritasında “dünyanın en yolsuz ülkeleri haritası” ile maalesef İslam ülkeleri haritası kusursuz örtüşüyor!
Dahası Türkiye “yolsuzluk yarışında” en hızlı “ilerleyen” ülke olarak tescil edilmiş.
Yolsuzluk İslam dünyasında bu kadar ayyuka çıktığına göre demek ki kimse bunu bir sorun olarak görmüyor.
Ortalama bir uluslararası ilişkiler hocası olarak gezdiğim pek çok İslam ülkesinde yolsuzluk sorununun artık muhabbet arası bir şaka gibi algılandığını defalarca gördüm. Kimse bundan rahatsız değil.
Aksine “İslam dünyasında yolsuzluk sorununu dert eden bir avuç entelektüele” deli yahut aptal muamelesi yapılıyor!
O zaman şu rahatsız edici soruyu soralım: “İslam ümmeti yolsuzluğun bir ahlaksızlık olmadığı konusunda fiilen yeni bir icma mı üretti?”
Yolsuzluk ayyuka çıkmış ama siyasetçi memnun, vatandaş dert etmiyor, “geleneksel ulema” ağzını açıp bir şey demiyor... O zaman? O zaman karşımızda fiili bir durum var!
Demek ki siyasetçisi, uleması, vatandaşı hep beraber yolsuzluğu sorun etmeme üzerine bir ittifakiçinde.
Reformcu alimlere niye kızdık?
Abdülaziz Bayındır gibi hocalar çıkıp “acaba Berat Kandili var mı” diye sorunca toplum ayağa kalkıyor, geleneksel ulema ayağa kalkıyor!
Sırf böyle konuştukları için Bayındır gibilerini neredeyse “vay sizi gidi reformcular” diyerek “mahallemizden kovduk.”
Yahu farkında değiliz “reformun daniskasını” bizzat ümmet yapmış! Fiilen yolsuzluğun normal olduğu konusunda neredeyse bir icma gibi durum karşımızda!
Ümmet burada durmuş mu? Ateizmin yaygın olduğu Çek Cumhuriyeti’nde faizler kaç puanda? Kaç kişinin faiz borcu var? Japonya’da faizler kaç puanda? Kaç kişinin faiz borcu var?
Dindar, muhafazakâr Türkiye’de faiz meselesi ne durumda?
Tıpkı yolsuzluk haritası gibi bir “faizin sefalet haritası” yapılsa yine İslam ülkeleri önde!
Kimse “Merkez Bankası yapıyor” bahanesine sığınmasın.
Başta Türkiye olmak üzere ciddi bir şey üretmeyen İslam ümmeti, “küresel sermayeden tasarrufları faiz karşılığı alıp” geçinmeye çalışan bir düzeni kendi elleriyle –elbettesiyasetçilerin de katkısıyla- kurdu!
Yani, fiilen karşımızda yolsuzluk konusunda olduğu gibi bir de faiz icması da var!
Sorun genel
Sorun Türkiye ile sınırlı değil. Bütün İslam dünyasını sarmış bir kangren ile karşı karşıyayız.
“Filan hoca yolsuzluğa kapı açan fetva veriyor” şikayeti de açıklayıcı değil.
Birileri bir “yolsuzluk indeksi” yapıyor ve bütün İslam dünyası “başa güreşiyor” ise sorun çok derinlerde yani ümmetin kendisinde demektir.
Çok şey söylenebilir ama sadece bir noktanın altını çizmek gerekir. İnanç güzel bir şeydir ancakbilgiden mahrum inanç “bir tür cahilliktir.”
Ve temelinde böyle bir “cahillik” olan inanç, kişinin inandığı dinin emrettiği şeyin tam tersini yapmasını bir ibadet sayacak kadar büyük felakete bile götürebilir.
İslam’ın büyük ismi İmam Gazzali bakın Mustasfa adlı kitabında ne yazmış: “İtikat, itikadın konusuna uygun düşse bile yine de özü itibari ile bir tür cahillik türüdür.”
Şimdi sorabiliriz elbette: İmam Gazzali’nin yolsuzluk meselesiyle ilgisi nedir Allah aşkına?