« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

08 Ara

2014

Ankara’nın sisi

Mustafa Ünal 01 Ocak 1970

Ankara gene sisler içinde. Sadece fiziki havayı kastetmiyorum elbette. Siyasi atmosfer dahil. Yoksa aralık ayının sisli olması doğal. Siyasetin sancısı arttı. Ankara’nın her köşesinde çeşit çeşit ‘politik senaryo’ veya ‘komplo teorisi’ duymak mümkün.

Baksanıza, Anayasa Mahkemesi’nin yüzde 10 sinyali bile ortalığı altüst etti. Oysa daha karar yok. Gündem alınması yetti. Yılların Haşim Kılıç’ı darbeci oluverdi. Fay hatlarının enerji yüklü olduğunun herkes farkında. O yüzden en ufak kıvılcım tedirginlik sebebi.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı sisten azade değil. Oda sayısı 1000’den fazlaymış. 1150 küsur odası varmış. 1000 rakamı bile abartılı gelmişti bana. Rakamı açıklayan bizzat Cumhurbaşkanı’nın kendisi. İyi oldu, kamuoyu doğrusunu öğrendi. Vatandaşın cahilliği doğal. Bugüne kadar tatmin edici resmi bir açıklama yapılmadı.

El yordamıyla elde edilen malumat kabilinden bilgiler dolaşıma girdi. Hâlâ kaç paraya mal olduğu bile meçhul. Bakanlar farklı, Cumhurbaşkanı farklı rakam söyledi. Madem devletin itibarı söz konusu, her bilgi kalem kalem kamuoyuyla paylaşılsın. Halk doğrusunu bilsin.

Küsuratsız olarak, tam oda sayısını da öğrenebilseydik keşke. 1150 küsur da aydınlatıcı oldu. Bu kadar oda boş durmayacak. Hepsi dolacak. Sarayın kendisi değil, işlevi de tartışma konusu aslında. Çünkü Saray’da hükümete paralel bir yapı oluşmak üzere. Önümüzdeki süreçte herkesin göreceği şekilde daha belirgin hale gelecek. Sarayın her yönüyle siyasetin odağında olacağı kesin.

Bütün karartma çabalarına rağmen yolsuzluk gündemi kendini kabul ettirdi. 17 Aralık’ın seneyi devriyesi içindeyiz. Şu ana kadar darbe tezini güçlendirecek belge doküman konulamadı ortaya. Hep söz düzeyinde. Sesin gök gürültüsü gibi yüksek çıkması ve sürekli tekrarlanması sözü değerli kılmıyor. Yağmadıktan sonra gök gürültüsünün ne anlamı var. Bir yılda darbe planı deşifre edilemez mi?

Darbe tezi yerinde saydı. 17 Aralık’ın yolsuzluk ayağı ilerledi. Bütün engellemelere rağmen. Mızrak, çuvalı deldi geçti. Ortaya saçılanlar kanaat oluşturmak için yeterli. Para kasaları, saatler, ayakkabı kutuları değil sadece. 4 bakanın komisyonda anlattıkları. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Yayın yasağı da işe yaramadı. Öyle duman yükseldi ki AKP yangınlarda.

Bir çıkış için yol arıyor. Hepsini aklamak veya Yüce Divan’a göndermek. İkisi de çok riskli. Hele seçime giderken. İki bakanı feda etmek seçenekler arasında. Biri ‘Beni Yüce Divan’a göndermeyin’ diye adeta yalvardı komisyonda. Aralarında ayrım yapacaklarına pek ihtimal vermiyorum. Ya hepsi, ya hiçbiri. Ben hiçbiri seçeneğini işaretliyorum. ‘Surda gedik açtırmamak’ edebiyatına hazır olun.

Birkaç gün önce Milli Gazete’nin manşetiydi... ‘Lanet yağar’. Prof Cevat Akşit’in uyarısı. Akşit, AKP mahallesinde etkili bir isim. Basit bir ikaz değil bu. ‘Yeminle söylüyorum’ derken ses, ciğerlerinden geliyor adeta. Uyarı, değerlerin aşınması üzerine. İki cümlesi şöyle: ‘Şimdi rüşvetsiz iş yapılmıyor. Bu lanet sebebidir’. Daha açık nasıl söylesin.

Bir başka isim de dayanamadı ‘artık, yeter’ dedi. Farklı yaklaşımlarıyla eleştiri konusuydu. ‘Siz ey devleti yönetenler’ diyerek doğrudan seslendi. Uyarısını maden kazaları üzerinden yaptı. Temel ihtiyaçları temin edilmemiş tek fert kalmamasını istedi. Ve ‘Ya bu olacak ya da üzerimize bela yağacaktır’ dedi.

Yıllar önce Sezai Karakoç’un yazdığı şiiri hatırladım. Karakoç, sadece şair değil. Bir siyaset adamı. Yüce Diriliş Partisi’nin başkanı. ‘Ey yeşil sarıklı ulu hocalar, bunu bana öğretmediniz’ diye başlıyordu şiiri... İşte oradan birkaç mısra: ‘Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı/Günlere geldim bunu bana öğretmediniz./Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı/Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim/Bunu bana söylemediniz./İnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler/Bunu bana öğretmediniz’... Haksız değil Karakoç. Hadi beyaz sarıklılar görmez, yeşil sarıklı ulu hocaların da çoğu sessiz bugün.

‘Ankara’nın neden gene sisler içinde olduğunu’ bilmem anlatabildim mi?

Ziyaret -> Toplam : 125,19 M - Bugn : 78382

ulkucudunya@ulkucudunya.com