Ulusalcı dalgayı böyle mi aşacaksınız?
Arslan BULUT 29 Ocak 2008
Mahir Kaynak, “Yanlış adresler” başlıklı yazısında istihbaratçı birikimine dayanarak önemli bilgiler verdi. Ben bu bilgilerin bazılarını dikkatinize sunuyorum:
-Bir örgüt, karşı olduğu örgütün suçlanmasını sağlayacak eylemler yapar, zaten bunu kabule hazır olan kamuoyu hemen ileri sürülen iddiayı kabul eder.
-Bazen başlangıçta böyle bir örgüt olmasa bile hayali bir örgüt yaratılarak eylemlere onun imzası atılır. Burada hâkim olan düşünce şudur: Amaç toplumu belli bir yönde şartlandırmaksa, örgütün varlığının ya da yokluğunun, başlangıçtaki hedefinin anlamı yoktur. Operasyonu yapan güç bu örgütün arkasına saklanarak istediği sonuçları elde eder.
-Önce terör yoluyla sonuç almak isteyenlerin düşünce yapısını analiz etmek gerekir. Benim bugüne kadar vardığım sonuç, bu güçlerin diyalektik düşündüğü ve çatışmanın her iki tarafını da kontrol ettiğidir. Yani birbirine karşıt olarak düşündüğümüz örgütler tek bir gücün kontrolünde olabilir. Bu çatışmadan iki türlü sonuç beklenebilir: Ya taraflardan birinin temsil ettiği intibaı yaratılan örgüt bahane edilerek o siyasi yapı çökertilir ya da onların çatışmasını bastıran üçüncü bir güç egemen olur. Bu örneklerin hepsi ülkemizde yaşanmıştır. 12 Eylül çatışan güçleri bahane ederek egemen olan ve kimsenin aklında bile geçmeyen iktisadi bir programı uygulatan güçtür.
* * *
Ben de bunlara ilaveten Aczimendiler, Kalkancı ve Fadime Şahin olaylarını hatırlatmak istiyorum. Bir ara bütün televizyonlar bu konularda yayın yapıyordu. Çünkü 28 Şubat sürecini başlatmak için bir bahane gerekiyordu! Sonuçta ne oldu? Anadolu sermayesi çökertildi!
Son yıllarda yükselen milliyetçi-ulusalcı dayanışması özellikle ABD’nin istemediği bir durumdu. Nitekim ABD Büyükelçisi Edelman, her iki kanattaki gençlik liderleri ile görüşerek durumu kontrol etmek istedi, başaramadı. Kanaat önderleri ile görüşmek istediler, olmadı. Sonunda işi ABD’de oturan zata havale ettiler. O da “ulusalcı dalgayı aşacağız, bu birleşme kemiksizdir” gibi laflar etti ve cemaatini bu yönde harekete geçirdi. Onlar da başaramadı. Kendisi papa ile hahamlarla, papazlarla işbirliği yaparken kemikli bir iş yapıyordu!
Geriye ne kalıyordu. Her iki fikir grubunun içine, kışkırtıcı insanlar yerleştirerek onların şahsında fikri küçük düşürmek!
Yasal faaliyet gösteren fikir grupları bunları aralarına almayınca, bu sefer kendileri kışkırtıcı istihbarat ekipleri kurdular. Bunlara darbe kışkırtıcılığı yaptırdılar. Yine başaramadılar. Milliyetçiler zaten kontrol altında pasifize edilmişti. Oraya sızmalarına lüzum yoktu. Ulusalcılar ise kontrolsüzdü.
Sonunda, bir istihbarat operasyonu ile ulusalcı oldukları bilinen insanları, geçmişte suça bulaşmış insanlarla birlikte aynı kaba koymayı başardılar.
Bir başka değerlendirme ise şöyle:
“Bir kısmı örgütsüz, bir kısmı bu tür tertiplere sürekli imkân sağlayan insanların arasına birkaç kışkırtıcı ajan koyacaksın, suç ve suçlu imal edeceksin, sonra büyük gümbürtü koparacaksın, ama hedefin de bu etkisiz insanlar değil, Türkiye’nin millî güçleri olacak!”
* * *
Demek ki hiçbir şey bize sunulduğu gibi değildir. Operasyon içinde operasyon vardır. Hedef, Türk Milleti’nin direnç gücünü kırmaktır. Fakat bunu tarih boyunca hiçbir güç başaramadı! Yine başaramayacaklar! Kazanan Türk Milleti olacak!