« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

29 Oca

2008

Türk Gladiosu ve Ergenekon

İbrahim KARAGÜL 29 Ocak 2008

Gece saat 03'ten itibaren kırktan fazla adrese aynı anda baskınlar yapılıyor. Terörle Mücadele ekipleri, Türkiye'nin yıllardır tartıştığı isimleri birer birer topluyor. Gerek gözaltına alınan isimler gerekse gerekçeleri açısından Türkiye'de yapılan en ciddi operasyonlardan biri gerçekleşiyor.

Hrant Dink cinayetinden rahip cinayetine, Danıştay saldırısından Yüksekova ve diğer çete operasyonlarına kadar, çözümsüz kalan, ayrıntıları netleştirilemeyen, devlet iktidarı ve adalet arasındaki çelişkileri ortaya koyan bir çok olayla, bir çok örtülü operasyonla, bilinmezliklerle bağlantılı ve haftalarca tartışılacak bir süreç başlıyor.

Görünüşte, uzunca bir süre hazırlık yapılmış bir çalışmanın sonucu. 21 kişinin sekiz ay boyunca izlenmesiyle elde edilen bilgilerle hareket edilmiş. Türkiye'deki hemen her olayda adı öne sürülen ama bir türlü dokunulamayan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin davetini bile reddeden Veli Küçük, ilk kez gözaltına alınıyor. Yani ona ilk kez "dokunulabiliyor." Kendisiyle bir şekilde bağlantılı olan hemen herkes aynı şekilde gözaltına alınıyor.

Kuvva-i Milliye, "ulusalcı güçler" olarak anılan çevrelere yönelik geniş bir tasfiye süreci mi başlatıldı? Bugüne kadar cesaret edilemeyen, emniyetin ve yargının diz çöktüremediği, "milli iradenin üstünde", "vatanseverlik tekeli"ni eline tutan, devlet iktidarından himaye gördüğü iddia edilen dokunulmaz bir yapı mı dağıtılıyor? Yoksa suç işlemiş, cinayetlere karışmış, çeteleşmiş, birbiriyle bağlantılı karanlık olayların içinde yer alan ama bütün bunları "ülke çıkarları" zırhı altında yaptığı sıklıkla ifade edilen "devlet içinde bir ya da birden çok çete"nin çökertilmesini amaçlayan tamamen güvenlik önlemleriyle sınırlı bir çalışma mı?

Gözaltına alınanların sayısının bu kadar çok olması, hepsinin tutuklanacağı, hepsinin benzer suçlara karıştığı anlamını taşımıyor. Bir çoğu sorgulandıktan sonra bırakılacaktır. Bazılarının bu konularla hiçbir bağlantısı olmadığı da ortaya çıkabilecek. Belki bir kaçı tutuklanacak. Onlar üzerinden Susurluk'la başlayan genel sorgulamada yeni bir başlangıç yapılacak.

Peki neden şimdi? Bu kişiler hep biliniyordu, suçlanıyordu, haklarında spekülasyonlar üretiliyordu, bir çok cinayet ve karanlık olayla bir şekilde bağlantılandırılıyordu ama dokunulmuyordu. Ümraniye Çakmak'ta bir evde çıkanlar, MGK raporları, Ümraniye soruşturması çerçevesinde bu operasyon neden yapılamadı? Yeni bir şey mi bulundu? Sekiz ay boyunca somut bir belge için mi takip edildiler? Öyleyse, hukuki yolları çok iyi bilen bu isimleri köşeye sıkıştıracak şey ne olabilir? Yakında öğreneceğiz bunları..

Eğer böyle bir şey yoksa, operasyonun skandala dönüşeceği de ortada. Ama varsa, çok büyük bir "temizlik" operasyonu başlayacak demektir. O zaman bir çok kez sorulan şu soruyu tekrar sormak gerekiyor: Sonuna kadar gidilebilecek mi? Yoksa bir yerde kilitlenip kalacak mı? Bu soruların cevabını emniyet ve yargının çalışmaları veremez, biliyoruz. Bu sorunun cevabı, Türkiye'nin geleneksel iktidar alanlarının paylaşımıyla bağlantısı vardır.

Bülent Orakoğlu, "Ergenekon" adlı yapıyı "Türk Gladiosu" olarak niteliyor ve operasyonu bazı Avrupa ülkelerindeki Gladio operasyonlarıyla bir tutuyor. Hemen belirtelim ki, hiçbir ülkede Gladio tasfiye edilmemiştir. Sadece Soğuk Savaş sonrası şartlara uyarlanmıştır ve bugün bütün bu ülkelerde, tabii Türkiye'de de benzer yapılar varlığını ve gücünü sürdürmektedir. Sürdürecektir de… Çünkü devletler bu tür örgütlenmelere her zaman ihtiyaç duyar. Gerilimler yaşanan ülkelerde Gladio hissedilir. Bu ülkelerde benzer gerilimler yaşanmadığı için görmüyoruz. ABD'nin Irak işgaline bakalım. ABD ordusu dışında ama onun himayesinde ne tür güçler olduğunu ve bunların neden varolduğunu anlarız.

"Ergenekon" adı verilen yapı ile Gladio aynı şey olamaz. Bu yapı olsa olsa daha çok "çevre"de iş görenler topluluğu olabilir. Bu yüzden üzerine gidilebilir bir durum var ortada. Aksi takdirde her şey bir noktada donup kalacaktır.

Ama şu bir ihtimal olarak öne çıkıyor: Operasyonun, bugüne kadarki suçların azmettiricilerini köşeye sıkıştırma ile birlikte asıl bundan sonra olabileceklerin önüne geçme amacı taşıdığı...

Peki ne olacaktı da önüne geçildi? Suikastler mi, bombalı saldırılar mı, silah stokları mı, iç istikrarı sarsacak, toplumsal hezeyan uyandıracak ve sokağı harekete geçirecek eylemler mi? Öyleyse ortada bir "önleyici tedbir" var. Daha önceki olaylarla bağlantılarını kanıtlayan delil bulunmamasına rağmen, bir hazırlığın mı önüne geçildi ve bu hazırlık neydi? "Devleti kurtarmak, ülkeyi bir arada tutmak için mubah görülen" bir saldırı mı? Malum, önleyici savaş doktrini, önleyici siyaset doktrini dönemindeyiz. Bu da önleyici operasyon muydu?

Bu kapsamlı operasyonun PKK operasyonlarıyla aynı dönemde gerçekleşmesi, bazı isimlere ilk kez dokunuluyor olması Veli Küçük üzerinden kararlı bir sorgulama sürecini başlatacak gibi. Ama hukuki kanıt elde edilmeden kimseyi suçlayamayız. Elbette suçluyu ya da masumu mahkeme kararlarıyla anlayacağız.

Halim Kaya

26 Kas 2024

Süleyman Eryiğit’in yazdıklarından daha önce hiçbir yazısını okumadım. Mümtaz Turhan, Sabri F. Ülgener, Ömer Lütfü Barkan, Mehmet Genç gibi hocaları okuyup Osmanlının geri kalışının sebepleriyle ilgilenmeye başladığımdan ve özellikle de Mehmet Genç’in iki ciltlik “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” adlı kitabını okuduktan sonra “Osmanlı ve Kapitalizm” konusu daha dikkatimi çekmeye başladı.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

26 Kas 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 127,33 M - Bugn : 201114

ulkucudunya@ulkucudunya.com