Hangi Milliyetçilik?
Hasan Celal Güzel 29 Ocak 2008
Türkiye'de 'milliyetçilik' kavramı, Avrupa'daki 'nasyonalizm' kavramından çok farklıdır. Avrupa'da nasyonalizm, ırkçılığı, ayrımcılığı, nasyonal sosyalizmi/Nazizmi ve Faşizmi çağrıştırır. İki savaş arası dönemde nasyonalizm adına uygulanan soykırım, şiddet ve ayrımcılık politikası, Batı'da ve özellikle Avrupa'da, milliyetçiliği bir ideoloji olarak antipatik hale getirmiştir. Buna mukabil, Batı ülkelerinde Türk Milliyetçiliği'ni çok aşan seviyede bir 'patriotizm' (vatanseverlik) vardır.
Osmanlı devrinde, 19. asrın sonlarında ve özellikle 20. asrın başlarında ortaya çıkan 'milliyetçilik' anlayışı, önceleri Osmanlı Devleti'nin bütünlüğünü idame ettirmek için geliştirilen 'üç tarz-ı siyaset'ten biridir. Namık Kemal'den İttihatçılara kadar bu görüşte hem 19. asırdaki 'milletleşme' ve 'millî devletler'in kurulması cereyanının, hem de imparatorluk dahilindeki din ve soy bakımından farklı tebaanın kendi devletlerini kurmalarının tesiri olmuştur. Millî Mücadele'den sonra yeni bir millî devletin kurulmasında, Ziya Gökalp gibi düşünürlerin Atatürk ve kadrosu üzerindeki etkisi önemlidir.
Çanakkale'de ve Millî Mücadele'de savaşanlar, kendi milletlerini, devletlerini, bayraklarını ve mukaddeslerini savunmak için şehadeti göze almışlardır. Bunun için Türkiye'de milliyetçilik, emperyalist saldırganlığı, ırk ve din ayrımcılığını değil, millî ve manevî değerleri muhafaza ederek bağımsız ve hür şekilde müşterek bir vatan parçasında yaşamayı ifade eder. Müslüman Türkler'de 'millet' kavramı, sadece soya dayalı bir akrabalığı değil, 'İbrahimî' bir mazinin inanca bağlı değerlerini de ihtiva eder. İşte bu noktada 'milliyetçiler' ile 'ulusalcılar' ayrılırlar. Milliyetçiler, hattâ kendisini 'Türk Milliyetçisi' olarak tanımlayanlar etnik bir vurgunun çok uzağında, Türkiye'de yaşayan herkesi içine alan bir milleti, ırkçı değil vatansever/patriotist bir açıdan kabul etmektedir.
Kısaca, Batı'dan çok farklı olarak Türkiye'de milliyetçilik olumlu bir değer hükmünü taşır. Etnik menşei ne olursa olsun, milletini, vatanını, bayrağını ve devletini seven herkes milliyetçidir. Bu çerçevede milliyetçilik bir ideoloji değil, ortak bir duygu ve haslettir.
Bu anlamda ben de milliyetçiyim.
* * *
Bu uzun girizgâhın sebebi, medyada 'Ergenekon baskını' manşetleriyle verilen gözaltıların değerlendirmesini doğru yapabilmektir.
Aralarında emekli subayların, avukatların, gazetecilerin, işadamlarının, toplumda itibarlı yere sahip kimselerin de bulunduğu kişiler hakkında soruşturma esnasında yorum yapmak istemiyorum. Bunlardan bazılarının illegal örgütlerle ilgisi olmayabilir. Ancak bu isimlerden çoğu birkaç yıldır medyada yer alıyor ve haklarında çeşitli soruşturmalar yapılıyor. Bu konuda akla şu sorular geliyor:
1. Yıllardır bu isimler itham edildikleri halde niçin bugüne kadar gözaltına alınıp yargılanmamışlardır? Yoksa, devlet içindeki 'derin' diye adlandırılan güçler buna engel mi olmuştur?
2. Hrant Dink'in katlinin birinci yıldönümünde medyada estirilen hava ve oluşturulan kamuoyu baskısının bu gözaltılarda rolü olmuş mudur? Yani, açıkçası yargı bu konuda tesir altında kalarak mı bu gözaltılara gitmiştir?
3. Bu hazırlık soruşturmasının güvenlik güçleri ve savcılık tarafından uzatılmasının sebebi, yeterli delillere ulaşılamaması mıdır?
* * *
Medyanın genel havası, Türkiye'de 'milliyetçiliğin yükselmesi' ve bunun neticesinde bazı yasadışı örgütlerin kurulup eylem yapmaları şeklindedir. Bu yorumları yapanlar, milliyetçilikle ırkçılığı, ayrımcılığı ve terörü kasten aynı kefeye koymaktadır. Oysa, bu eylemleri yapanlar milliyetçi değil, ulusalcıdır ve demokrasi düşmanlığı maksadıyla darbe ortamı hazırlama peşindedirler. Ayrıca, milliyetçiliği istismar ederek mafya ile işbirliği halinde kendi çıkarlarını gözetmektedirler.
Benim bir milliyetçi sıfatıyla bütün Türk Milliyetçilerine bir çift sözüm var: Bu nevî illegal örgütler kurarak eylemler yapanlar, Türkiye'nin, Türk Milleti'nin ve Türklüğün en büyük düşmanlarıdır. Bu eylemlere âlet olanlar, vatanlarına ihanet etmekte ve Türk düşmanlarının eline koz vermektedir.
Türkiye'ye büyük ölçüde zarar veren ve arkasında hangi yabancı odakların bulunduğunu bilmediğimiz bu örgütlere karşı olmamız lâzımdır. Aksi halde bilmeden kendi inançlarımıza ihanet etmiş oluruz.