« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

06 Şub

2008

Kosova’dan sonra Kıbrıs olmalı

HASAN ÜNAL 06 Şubat 2008

KOSOVA’NIN ya bir kaç hafta içerisinde ya da bir kaç ay sonra bağımsızlık ilan edeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Bağımsızlık ilan edince başta AB ülkeleri ve ABD tarafından tanınacağı da hemen hemen kesin. Kosova’nın da bağımsız olmasıyla birlikte eski Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsızlık kazanan ülkelerin sayısı yediye yükselmiş olacak.

Kosova’nın bağımsızlık ilan etmesinden başka bir çare kalmadığı ortada. 1999 yılından bu yana Sırbistan’ın Kosova üzerinde hiç bir otoritesi yok. Kosova, NATO müdahalesinin ardından BM’nin yönetimine bırakıldı. BM yönetimi altında kendi idaresini kurdu. Defalarca yerel ve genel seçimler yapıldı. Sonuçta bir devlet aygıtı oluşturuldu. Bu saatten sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi Kosova’nın tekrar Sırbistan’a verilmesi düşünülemezdi.

Sırbistan baştan beri hatalı davrandı...

MİLOSEVİÇ zamanında başlayan Sırbistan’ın hataları bugüne kadar geldi ve Kosova’nın bağımsızlığıyla sonuçlanacak gibi görünüyor. Hadiselere bugünden geriye doğru giderek baktığımız zaman, Sırbistan’ın Miloşeviç zamanında Kosova’nın anayasal statüsünü lağvederek uygulamaya koyduğu baskı politikalarının Belgrad’ın beklentilerinin tam tersine sonuçlar verdiğini görüyoruz.

Miloşeviç Batı dünyasından 1995 yılında imzalanan Dayton Antlaşması ile ciddi bir kazanç elde etmiş ve kendisini Balkanlarda barışın olmazsa olmaz unsuru haline getirmişti. O sırada Kosova’da baskıyı kısmen azaltsa ve kurulan Yugoslavya Federal Cumhuriyeti (Sırbistan ve Karadağ’dan oluşmaktaydı) içerisine Kosova’yı da Karadağ gibi eşit bir cumhuriyet olarak çekmeye çalışsaydı belki Batı dünyasının da desteğini alırdı.

Bunun yerine baskı ve yıldırma politikalarını Sırp ordusunu kullanarak devam etmesi Kosova’da silahlı direnişi getirdi. Direnişe karşı daha fazla güç kullanılınca NATO’nun devreye girmesi kaçınılmaz hale geldi ve sonuçta Sırbistan Kosova’dan 1999 yılında çıkarıldı. O tarihten bu yana Kosova’da yeni bir devlet kurulduğu için, bağımsızlık tek alternatif oldu. Şimdilerde Sırbistan’ın Kosova’ya olabilecek en üst düzey otonomi verebileceğini söylemesinin artık bir değeri kalmadı. Yani Bor’un pazarı çoktan geçti.

Kosova Sırbistan’ın sıradan bir parçası değildi

KOSOVA 1974 yılında yürürlüğe giren eski Yugoslavya anayasasına göre Sırbistan’ın sıradan bir parçası değildi. Kendi iç yönetimi tamamen Kosova’ya aitti ve buna polis ve yargı da dahildi. Kendi devlet başkanı, kendi parlamentosu ve kendi hükümeti vardı. Dış ülkelerle dış politika ve güvenlik konuları dışında eğitim, tarım, ekonomi, madencilik gibi pek çok alanda anlaşmalar imzalamak ve bunları kendi parlamentosuna tasdik ettirerek uygulama yetkisi bulunuyordu.

Yugoslavya Federal Başkanlık Konseyi sekiz üniteden oluşuyordu ve Kosova bu Konseyde kurucu cumhuriyetlerle eşit statüye sahipti. Ayrıca Yugoslavya Anayayası cumhuriyetler ile tam otonom iki bölge (Kosova ve Voyvodina) arasında hiç bir ayrım yapmaksızın, hepsini birden Yugoslavya’nın sekiz anayasal ünitesi olarak tanımlıyordu.

Eski Yugoslavya dağıldı. Sırbistan ile Karadağ arasında kurulan ve uluslararası kabul görmeyen Yugoslavya Federal Cumhuriyeti de Karadağ’ın bağımsız olması üzerine tarihe karıştı. Bütün bunlara rağmen Kosova’nın Sırbistan’ın bir parçası olarak kalabileceğini beklemek yanlış olurdu.

Kosova’dan sonra sıra KKTC’ne gelmeli; ama...

KOSOVA ile Türkiye’nin güneydoğusu arasında her hangi bir paralellik kurulamaz. Kosova’daki Arnavutlar ile Sırplar tam anlamıyla iki ayrı millet. Ayrı dil, ayrı din, apayrı tarih ve ayrı geleneklerden geliyorlar ve yüzyıllardır aynı toprak parçası üzerinde hakimiyet mücadelesi veriyorlar.

Sırbistan’ın başkentinde veya diğer büyük şehirlerinde Arnavut mahalleleri yok. Karışık evlilik yok. Toplumlar arasında en küçük düzeyde bile olsa kaynaşma yok. Türkiye’deki vaziyetle mukayese edilemeyecek kadar farklı yapılar söz konusu. Kosova ancak Kıbrıs’a benzetilebilir. İki ayrı din, iki ayrı dil ve iki ayrı tarih. Yani iki ayrı millet.

Ama Yugoslavya’dan yedi ayrı bağımsız devlet çıkmasına izin veren hatta yer yer destekleyen Batı iş Kıbrıs’a gelince ‘o ayrı’ demeyi sürdürüyor. İşin garip tarafı KKTC’de Mehmel Ali Talat’ın ve burada da AKP hükümetinin Batı’nın bu politikasına razı olması. Normalde KKTC için tanıma istemenin tam zamanıydı...

Açıkçası Amerika ve AB bizi Kıbrıs’tan çıkarmak istiyor. Kıbrıs’ta çözüm derken söylemek istedikleri bundan başka bir şey değil. Çünkü Kıbrıs’ı günün birinde Türkiye’yi de kontrol amaçlı kullanma niyetindeler ve o yüzden Türkiye’nin daha doğrusu Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Ada’dan çıkarılması lazım geliyor.

AKP politbürosu ise Kıbrıs’ı çoktan gözden çıkarmışa benziyor. Ancak elden çıkarmanın uygun bir formülünü bulup, halka bunu yutturma çabası peşinde gibi. Bakalım Kosova fırsatı da kaybedilecek mi?

Ziyaret -> Toplam : 125,04 M - Bugn : 60645

ulkucudunya@ulkucudunya.com