‘Hırsız evin içinde’
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Dışarıda ‘Elif Elif tozan incecikten bir kar yağarken’ oturdum bilgisayarın başına. ‘Neyi yazsam’ diye düşündüm elbette. Konu o kadar çok ki... Seçmek zor. En iyisi birkaç konuya kısaca değinmek.
Soruşturma Komisyonu evlere şenlik. ‘Dört bakan Yüce Divan’a gitmesin’ dedi. Gerekçesini yazdığı raporu Meclis Başkanı’na sürenin dolmasına dakikalar kala teslim etti. Gece yarısı 12’ye 5 kala. Gizli değil, milletvekillerine dağıtılmak zorunda. 10 gün içinde de oylanmak zorunda. Kaçışı yok.
CHP ve MHP raporu görmeden ‘muhalefet şerhi’ yazdı. Tarihi vesika bu. Kimi gerçekler gürültüye kurban gitti. Hiç şüpheniz olmasın mahiyeti daha sonra anlaşılacak. O milletvekilleri dünya döndükçe unutulmayacak. Komisyon’un karar oturumuna baktım, milletvekillerinin ‘Hayır’ derken vicdanlarının rahat olduğu izlenimi edinmedim. Söylediklerine kendileri de inanmıyor. Belli ki Genel Kurul oylaması ‘oldubittiye’ getirilecek.
Komisyonda bir telaş... Anlamak mümkün değil. Süreç henüz tamamlanmadan ‘tapelerin’ yok edilmesini gündemine aldı. Daha Meclis’in kararı belli değil. Çok zayıf ihtimal ama belki sonuç ‘Yüce Divan’ yönünde çıkacak. Nedir bu telaş? Sürecin başka bir gelişmeyi doğurması lazım. ‘17 Aralık yolsuzluk’ değilse Meclis iktidarın iddia ettiği gibi ‘darbe’ tezini de soruşturmalı. Bir CHP milletvekili bu yönde bir teklif verdi. AKP üzerine atlaması gerekirken hayret hiç oralı olmadı.
Yazının bütününü bu konuya ayırmak niyetinde değilim.
Hüseyin Çelik’in not düşülmesi gereken çıkışı oldu. Çelik AKP iktidarında en uzun süre Milli Eğitim Bakanlığı yapan bir isim. Okulların ‘kar tatiline’ isyan etti. “Zor şartlarda eğitim de eğitimin bir parçası.” derken Hüseyin Çelik haklı.
Twitter’dan maddeler şeklinde yazdığı mesajları Bakan Nabi Avcı ve valilere uyarı niteliğinde. Doğru, ‘Çare okulları tatil etmek değil, tedbirini almak’. Kış şartlarına uyum sağlamak. Çelik’in şu cümlesi çok yerinde: “Bizdeki mantığa göre İskandinav Ülkeleri’nde, Baltık Cumhuriyetleri’nde, ABD, Kanada ve Rusya’nın önemli bir bölümünde okullar hiç açılmaz.” Haksız mı Çelik? Değil. Bizden başka ‘kar’a tatil gözüyle bakan ülke olduğunu sanmıyorum. Eğitimin hali içler acısı zaten.
Bir Bakan var mı? Belli değil. Avcı ‘Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim’ havasında. Tablo parlak değil. Acısı yarın çıkacak. Susmayı yeğlese de Çelik’in ‘eğitim politikası’ üzerine söyleyecek sözü olduğuna eminim. Kar tatili tepkisinden çıkarıyorum bu sonucu.
‘Şimdilik’ kaydı düşerek kısaca değineceğim başka bir konu var. Bir istihbarat müdürü kitap yazdı. Daha çok Şemdinli Komisyonu’ndaki “Hırsız evin içindeyse kilit bir işe yaramaz.” cümlesinden tanıyoruz onu. Kitaptaki iddialar birkaç gündür gazete sayfalarında kendine yer buldu. O da modaya uydu. Yakın tarihte olup biten her şeyi cemaate yükledi. Komplo teorisi nevinden akla ziyan iddialar var.
Yazdıkları ‘konjonktüre uygun’ belki ama hayatın olağan akışına uygun değil. ‘Deniz Baykal’a kaset komplosu’ da yazdıkları arasında. Bazı ayrıntılar veriyor. ‘5 polis’ diyor sözgelimi, ‘Çilingir Hasan’ diyor. Sanırsınız ki komplonun her adımında rol alan biri. Deniz Baykal’ın cevabı merak konusuydu. Baykal dün konuştu. Kitaba ‘Hayır’ dedi ve bir dizi temel yanlışa dikkat çekti. İstihbarat müdürünün ileri sürdüğü görüntülerin kendisine gösterildiği ve Pensilvanya’yı aradığı iddialarını reddetti. “Bunlar boş laflar. Böyle konularda daha sağlam, ciddi verilerle çalışma yapmaya ihtiyaç var. Bu konu spekülasyon konusu olmayı hak etmiyor.” cümlesi onun. Komplonun üzerinden yıllar geçti. Olayı çözmesi gereken iktidardı. AKP üzerine gitmediği gibi seçim meydanlarında istismar etti. ‘Özel değil, genel genel’ sesi hâlâ kulaklarda çınlıyor. Baykal’ın tekzibi diğer iddialar için de fikir veriyor.
Evet, kilit bir işe yaramaz, ‘hırsız evin içinde’...
