« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Oca

2015

İslam’ın kalesi düşüyor mu?

Gökhan Bacık 01 Ocak 1970

 “İslam’ın kalesinin düşmesi” dini tarih literatüründe kullanılan bir kavramdır. Mesela Haçlı Seferleri’nin “İslam’ın kalesini düşüreceği” korkusu derinden yaşanmıştır.

Bu yaklaşıma göre “dışarıdaki düşmanlar İslam’ın kalesini yıkmaya” çalışmaktadır.

Halbuki bu tartışma sadece “dış düşman” eksenli görülmemiştir. Mesela Fatımiler başarı üstüne başarı kazanırken Sünni islam'ın önemli ismi İmam Gazali mesela Türkler’i “pek tutmasa” bile Fatımi tehdidi karşısındaAbbasiler’den de ümit kalmadığı için mecburen desteklemek zorunda kalmıştır.

Bu tarihsel tartışmanın günümüz için iki önemli sonucu var. Birincisi, bir Müslüman kitle dış güçlerin (Batı’nın, Yahudiler’in vb.) “İslam’ın kalesini yıkacağından” neredeyse panik halinde korkuyor. Buna Haçlı sendromu diyebiliriz.

İkincisi, bir başka Müslüman kitle ise radikaller, şiddet yanlılarının İslam’ın kalesini içten düşürdükleri korkusudur. Buna da Gazali sendromu denebilir.
Tıpkı Fatımi “tehdidi” karşısında panik olan İmam Gazali gibi bugün bazı Müslümanlar “eyvah İslamiyet radikallerin eline mi geçiyor” şeklinde korku yaşamaktadır.

Radikalizm İslam’ın yaygın yorumu mu oluyor?

Son zamanlarda “gerçek İslam nedir” tartışmasına şahit oluyoruz.

Gerçek İslam tartışması özünde felsefi bir tartışmadır ve kısa zamanda bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Ancak bu faydalı tartışma devam ederken önemli bir şey oluyor: “Sesi daha çok çıkan veya daha kalabalık olanların yorumu gerçek İslam olarak algılanıyor.”

Yani o zaman insanlar “bırakın şu gerçek İslam tartışmasını da siz Müslümanlar’ın çoğunluğununParis saldırısı hakkında nasıl tepki verdiğine bakın” demektedirler.

Yani milyonlarca kişi oh olsun veya önemli kişiler oh olsun derken birilerinin kalkıp “ama gerçek İslam bu değil” demesinin bir önemi kalmıyor.
Peki durum nedir?

İslam’ın bitmeyen düşük yoğunluklu iç savaşı

Müslümanlar sanki neredeyse yüzyıllardır bitmeyen bir düşük yoğunluklu iç savaş yaşıyor.

İslam’ın bu iç tartışması bugün sert bir sürece gelmiş gibi görünüyor. Bir bakıma İslam’ı farklı yorumlayan Müslüman arası sert bir bilek güreşine şahit oluyoruz.

Bu bilek güreşi ile ilgili bazı notları özellikle belirtmek lazım:

Birincisi, İslam’ı biraz daha radikal yorumlayan yaklaşım Müslümanlar arasında biraz daha etkilihale gelmiştir. Ancak bunun “geleneksel barışçı” yorumu tehdidin yerine geçmesini beklemek bugün itibari ile büyük bir abartı olur.

İkincisi, “etkili bazı kişilerin” radikal yoruma müsamaha göstermesidir. Bu müsamaha İslam’ın radikal yorumuna cesaret veriyor.

Üçüncüsü, Twitter gibi araçları kullanarak azınlıkta olan radikal yorum daha görünür hale geliyor. Bu bir tür “bunlar İslam’ı mı ele geçiriyorlar” illüzyonu doğuruyor.

Aslında “oh olsun pis kafirler Paris’te öldü” şeklinde tepki verenler çok az ancak bunu açıkça yaptıklarında büyük bir endişe meydana getiriyorlar.

İslam barış dinidir

Bugün İslam dünyası ciddi sorunlar içinde. Bunlar hepimizi korkutacak sonuçlar üretiyor.

Ancak İslam’ın temellerinin (Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’in meydana getirdiği gelenek ve daha sonraki bütün tecrübe) “şiddeti meşru gören bir yoruma” teslim olma ihtimali yoktur.

Ne olursa olsun İslam’ın temelleri konjonktürel siyasi ve sosyolojik dinamiklerin ürettiği “yanlışları” tasfiye edecektir.

Ziyaret -> Toplam : 125,32 M - Bugn : 77635

ulkucudunya@ulkucudunya.com