Charlie ve rahatsız edici sorular
Joost Lagendijk 01 Ocak 1970
Mizah dergisi Charlie Hebdo’ya düzenlenen barbarca saldırıda 10 gazeteci ve iki polisin soğukkanlılıkla öldürülmesi dünya çapında bir üzüntü ve öfke seline yol açtı. Aynı zamanda derginin savunduğu ilkeye, yani her insana, ideolojiye ve dine kanca atıp alaya almak konusunda sınırsız bir hakka sahip olmaya yönelik beklenmedik bir dayanışma ve destek gösterisine tanık olduk.
ABD ve Avrupa basınında yayınlanan yorumların tamamını okuduğunuzda, katliama nasıl tepki verilmesi gerektiği meselesine dair iki noktada hemfikir olunduğunu görmeniz mümkün. New York Times, Charlie Hebdo’nun alametifarikası olan kışkırtıcı tarzı bakımından fazla ileri gittiği yorumlarına karşı çıkan ortak fikri şu doğru ifadelerle özetliyor: “Terör saldırılarından kaçınmanın yolunun teröristlere demokrasi dahilinde standantlar dikte etme izni verilmesi olduğunu iddia etmek saçmalıktan başka bir şey değildir. Öte yandan bütün Müslümanları aynı terörist fırçasıyla karalamak için fırsat kollayan yabancı düşmanlığı tellallarına da geçit verilmemelidir.”
Oto-sansürü ve İslam’a yüklenmeyi reddeden birçok Batılı yorumcunun, bütün bir dini onun adına yapılanlar nedeniyle suçlayanlarla aralarına mesafe koymak için ellerinden geleni yaptığını görmek cesaret verici. Sadece Paris’te değil, Peşaver, Yemen ve daha birçok yerde aslında çoğunlukla Müslümanlar İslam’ı kullanan terörizmin esas kurbanları durumunda. Bu iğrenç şiddet eylemlerinden dolayı bütün Müslümanları suçlamamak için sayısız güçlü gerekçe var. Böyle yapmak, tam da teröristlerin başarmayı umdukları şeydir. Yine de bazı rahatsız edici sorular da söz konusu.
Pek çok analiste göre, Paris’teki katliama tepki verirken itidal ve anlayış sergileme gereği, bu saldırının vermek istediği keskin mesajı görmezden gelmemize yol açmamalı: Demokratik bir toplumun savunduğu her şeye karşı yürütülen bir savaş mevzu bahis. Francois Godement’in Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin internet sitesinde yazdığı gibi: “Bu aşırılıkçıların ne söylemek istediği ortada. Savaş istiyorlar ve bunu ilan ediyorlar. Bir orta yol yok ve en zorlu savaşlardan biri İslam’da reform için çaba göstermek olacaktır, çünkü gerçek şu ki, İslam barbarlığın yetiştiği toprak olarak kullanılmaktadır.”
Godement’in yorumu, çözümü, sadece sempatinin ve temkinli sağduyunun spontane feryatlarından çok daha fazlasını gerektiren iki soruna değiniyor. Birinci şu ikilemin nasıl aşılacağı: Bir yandan sayıları az, ama son derece kararlı ve şiddetli olan küçük Müslüman gruplara sert darbeler indirmek, diğer yandan söz konusu barbarlığa sahip çıkmadıklarını halihazırda pek çok kez açıkça göstermiş olan Müslüman çoğunlukla diyaloğu yoğunlaştırmak. ABD ve Avrupa teröristlerin peşine güçlü ve tavizsiz bir şekilde düşerken, bu aşırılıkçıları dindaşlarının gözünde daha popüler hale getirmeyecek bir yöntem bulabilecek mi? Ve birçok ülkede Müslüman azınlıklar hâlâ önyargılarla ve dar kafalılıkla karşı karşıyayken, Batı’nın Müslüman din adamlarına ve örgütlerine açık ve özgür bir toplumu savunmaları yönünde çağrıda bulunması ne kadar ikna edici olacak?
İkinci zorlu mesele İslam içinde. İslami terörizmle ilgili meselenin teolojik değil, yoksunluk ve ayrımcılıkla ilgili olduğunu iddia edenlerin ötesinde, birçokları da hakikaten İslam’ın içinde, ancak bir tür İslami reform hareketi ile çözülebilecek bir sorun olduğunda hemfikir. Paris cinayetlerin birkaç gün önce bu konu ironik bir şekilde Mısır Devlet Başkanı el-Sisi tarafından gündeme getirilmişti. Sisi, Kahire’deki dini kurumlara El Kaide ve İslam Devleti gibi grupları güçlendiren, hoşgörüsüzlük ve şiddet fikirlerine dayalı aşırılıkçı dini yorumları ortadan kaldıracak bir “dini devrim” yapmaları çağrısında bulundu. Sisi’nin böyle bir devrim çağrısında bulunacak insanların sonunda geldiği ve her halükarda, tepeden inmeci bir yaklaşımın Müslümanların çoğunluğu arasında eleştirel düşünceyi teşvik etmenin en etkili olmadığı söylenebilir elbet.
Fakat sırf şu an kimse böyle bir süreci nasıl başlatacağını bilmiyor diye bu soru ortadan kalkmış olmayacak.
İslam ve İslamcılık ile ilgili, teröristlerin kışkırtmak için ellerinden geleni ardına koymadığı tartışmada bütün tarafların radikalleşmesini, ancak bu rahatsız edici soruları ciddiye alarak önleyebiliriz.