« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Eyl

2007

ŞAİR NEDİM

01 Ocak 1970

Osmanlı İmparatorluğunun 1718'den 1730'a kadar 12 yıl süren devrede savaşların olmadığı, siyasi hayatın bir dereceye kadar sessizliğe kavuştuğu İstanbul onarılma devresi olan, bilim ve sanatta, canlılığın başladığı ilk devlet basımevinin kurulduğu, kağıt fabrikasının açıldığı, saray ileri gelenleri tarafından, bilim ve sanatçıların korunduğu zevk ve sefahatin yaşandığı bir dönemde ortaya çıkar Şair Nedim.

Şair Nedim, Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul'a gelen eski bir soylu ailenin üyesidir. Nasıl bir öğrenim gördüğü bilinmez ama Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendinin başkanlık ettiği kurul önünde sınavdan geçerek hariç müderrisliği payesini aldığı bilinir. Bir süre Mahmut Paşa Mahkemesinde naiflik (kadı vekilliği) ile görevlendirilir. Şiirlerini beğenen ve kendini seven Ali Paşa ve Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından korunurdu. Daha sonra Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından musahipliğe (padişahın özel hizmetinde bulunan, eğlendiren) seçilir. Daha sonra Nevşehirli İbrahim Paşa Kütüphanesine hafızı kütûp (genel kütüphane memurluğuna) getirilir. Bütün zevk ve eğlence meclislerinde sadrazamın ve bazı devlet büyüklerinin Nedim'i (büyük kimselerle sohbet eden) olur.

Sadrazam İbrahim Paşa tarafından III. Ahmet'in bulunduğu toplantılara katılır. Sultan tarafından şiirleri takdirle karşılanır. Bu arada kimi medreselerde müderrislik (medrese dersi veren profesör) yapar. İbrahim Paşa'nın önderlik ettiği doğu dillerinde tercüme çalışmalarına katılır.

Şiirlerinde genellikle zevki ve aşkı işler. Tasavvufla pek ilgilenmez. Nedim şiirinde yerli ve renkli bir hava getirir. İstanbul'un değişik semtlerindeki yaşama sevincini, aşkı ve hayatın birçok yanlarını şiirine sokar. Genç erkeklere duyduğu coşkuyu şiirlerinde saklamaz Şair Nedim. O, fidan boylu oğlanların, gönlünde yarattığı fırtınadan bahseder o dantel misali şiirlerinde. Eğlence ve içki meclislerinin bütün inceliklerini ve çekiciliğini konu eder. İçkinin verdiği sarhoşlukla o içinde yüzdüğü güzel oğlanların gözlerinden bahseder. O zarif, ince, üzüm kurusu memelere sahip vücutlara olan hayranlığını gizlemez.

Nedim bütün şiirlerinde dışa dönük ve yaşadığı dünyaya bağlıdır. Eğlence hayatındaki eşcinsel yaşantı da şiirlerine konu olmuştur. Şiirleriyle yaşantısı ve davranışları arasında bağlantı kuran birisidir. Nedim'in tüm duygusallığı ve kibarlığı şiirlerinde görünür. Şair Nedim, bir efemine kişilik taşır. Yaşadığı devirde çevresince sevilmesine rağmen gerçek değeri çok sonraları anlaşılır.

Lale devrinin tüm bu olumlu güzel yanlarına rağmen halktan çok uzak olması; halk açlık ve sefalet çekerken saray ve çevresinin zevk ve sefahat içinde yaşaması halkı isyan ettirmiştir. -Patrona Halil isyanıyla son bulan- bu dönemde Şair Nedim de bir buhran geçirerek ölür.

Sözümü Şair Nedim'in çağının en coşkun raks toplantılarının birinde sarhoşluktan başı dönmüş ve sinirlerinin titrek mızrap vuruşları altında dayanamayıp, kanun telleri gibi koptuğu sırada verdiği ve Divan'ının en güzel parçalarından biri olan şu rubâisi ile bitirmek istiyorum:

Rakkas1 bu hâlet2 senin oyununda mıdır
Âşıklarının günahı boynunda mıdır
Doymam şeb-i vaslına3 şeb-i rûze4 gibi
Ey sim-beden5 sabah koynunda mıdır



1. Rakkas: Erkek dansöz, 2. Halet: Hal, durum, 3. Şeb-i vasl: Kavuşma gecesi, 4. Şeb-i rûze: Oruçlu günün gecesi, 5. Sim-beden: Gümüş bedenli
Kaynakça: Meydan Laurusse

Ziyaret -> Toplam : 125,40 M - Bugn : 166600

ulkucudunya@ulkucudunya.com