Ekonomik Boyut
Yakup Kepenek 01 Ocak 1970
Dört bakanla ilgili rüşvet ve yolsuzluk olayı, Meclis komisyonunda AKP çoğunluğu tarafından siyasetin koruması altına alınarak yok sayıldı.
Nedeni, büyüklüğü ve niteliği ne olursa olsun, rüşvet ve yolsuzluk, yalnız ekonomik değil, hukuk, siyaset ve ahlak boyutlarıyla maliyeti çok yüksek bir büyük toplumsal yaradır. Burada sorunun yalnızca ekonomik yönü irdeleniyor.
***
Doğduğu günden bu yana kapitalist düzenin en önemli sorularından biri, sorumsuz girişimcilerin nasıl dizginleneceğidir. Kapitalizmin ahlaklı savunucuları, 1840’lardan bu yana ünlü Fransız ütopik sosyalisti
P. Proudhon’un mülkiyet hırsızlıktır sözlerini boşa çıkarmak, özellikle de asıl oyun kurallarından biri sayılan rüşvetsiz işleyen bir kapitalizm için uğraş veriyor.
Kapitalizmin rüşvetsiz işleyebilmesi için devletin tüm sermaye kesimlerine bir kural olarak eşit uzaklıkta durması; gelir ve giderleriyle ilgili olarak topluma sürekli hesap vermesi ve oluşturulacak bağımsız kurum ve kurullarla sermayenin denetlenmesigerekir. Demokratik hukuk devleti kavramının ana dayanağı budur.
Bunlar yetmez, kapitalizmi dengeleyebilecek asıl güç, gücünü üyelerinden alansendikalardır.
***
Ülkemizde 1950 sonrasında işbaşına gelen sağcı iktidarlar, besleme basın oluşturma; aile yakınlarından sermayedar yaratma ve kendilerine yakın sermayekesimlerini destekleme yoluna gitmekteydi.
AKP, iktidarı boyunca devlet eliyle kapitalist yaratma sürecini, sayı ve nitelik olarakçok ileri aşamalara taşıdı.
Bu süreçte ülke hukukunun kapitalizmin işleyişini düzenleyen evrensel kurallarıyla bağları koparıldı.
AKP, iktidara gelmesinden dokuz ay önce çıkarılmış olan Kamu İhale Yasası’nı neredeyse her yıl yaptığı değişikliklerle delik deşik etti. Bugün, merkezi ve yerel yönetimleriyle birlikte devlet, satın aldığı milyarlarca liralık mal ve hizmetin tamamına yakınını, yaklaşık yüzde 95’ini, bu yasanın kapsamının dışında tutuyor; alışverişinikendi seçtiği sermaye sahibiyle yapıyor.
Doğal ve tarihi çevrenin korunmasını hiçe sayan AKP, bunlarla da yetinmedi,düzenleme ve denetleme kurum ve kurullarını bakanlara bağladı. Yetmedi, iktidar, devletin hesaplarını denetleyen asırlık üst hukuk kurumu olan Sayıştay’ınyetkilerini budadı. Şimdilerde, bilimsel ve teknik görüş sergileyen mimar ve mühendis odalarının yetkilerini daha da kısmaya çalışıyor.
Ek olarak, AKP iktidarı, özelleştirmelerin tamamına yakınını, belli kişilere ucuza satış biçiminde yaptı. Özelleştirilmeyen kamu bankalarının kaynaklarının nasıl kullanıldığı sorusu bir yana, özelleştirilen bir kömür işletmesi sahibinin devlete taş satarak nasıl milyarlarca lira kazandığı geçen günlerde bir kez daha belgelendi.
AKP iktidarı sırasında, sermayeyi dizginleyecek gerçek örgütlü güç olması gerekenişçi sendikaları çok zayıfladı; memur sendikalarının birçoğu, asıl işini siyasal İslamcılık sanıyor.
***
Gelinen noktada, sermaye, siyasal İslamcı AKP’ye yandaş olması koşuluyla sonuna kadar desteklenmektedir. Yerli ve yabancı girişimcilerin çok büyük bir bölümü yatırımhesaplarını, tutarı önceden belirsiz bir rüşvet payı ayırarak yapıyor.
AKP ile TÜSİAD ve giderek ABD ve AB kaynaklı küresel sermaye arasında son zamanlarda iyice açığa çıkan uyuşmazlığın ana nedeni, kapitalizmin, rüşvet ve diğer evrensel piyasa kuralları konusundaki anlaşmazlıklarıdır.
Bu nedenle rüşvet ve yolsuzluğu dört bakanla birlikte bu büyük bütünlük içinde görmek gerekiyor.