Batı ahlaksız ise...
HASAN ÜNAL 06 Şubat 2008
BAŞBAKAN Erdoğan’ın Batı’nın ahlaksızlıklarının Türkiye’ye taşındığını; bunun yerine ilim ve tekniğinin getirlmesi gerektiğini söylemesi üzerinde durmak lazım. ART televizyonunda Salı akşamı Eski Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu ile birlikte konuyu ele aldığımızda seyircilerin konuya gayet hâkim olduğunu gördüm. Seyirciler “Batı ahlaksız ise, AB kapısınında neden yalvarıyorsun kardeşim” türünden mesaj gönderdiler.
Hangi Ahlaksızlık???
ErdoĞan nelerin ahlaksızlık anlamına geldiğini açıklamadı. Bendeniz de dahil, yurt dışında doktora yapanların hangi fiilleri bu kapsama girer??? Bilmiyoruz... Vakit Gazetesi’nin işte ahlaksızlık örnekleri diye yayınladığı bir liste var. Onu temel alırsak, bir şeyler söylenebilir...
Aile kavramı yerine “birlikte yaşama” kavramının gelmesi, kadınların kucaklarında bebek yerine köpek gezdirmesi, yaşlıların huzur evlerine terkedilmesi, nüfusun azalması, cinsel sapıklık, homoseksüellik, lezbiyenlik ve cinsellik yaşının ilkokullara kadar inmiş olması, eroin ve diğer uyuşturucu alışkanlıklarının yaygınlaşması, komşuluk-misafirlik anlayışının olmaması ve inanç bunalımı Batı’nın ahlaksızlıkları olarak sıralanmış.
Burada anılanların bir kısmına katılmamak mümkün değil. Ortalama her Türk ailesinin üzerinde mutabık kalacağı konular var burada. Örneğin aile kavramını sulandıran her girişim, cinsel sapıklık, homoseksüellik ve lezbiyenlik kabul edilemez. Uyuşturucu da ayrı bir sorun. Diğerleri ahlaksızlık mı yoksa şehir hayatının yarattığı olumsuzluklar mıdır? Üzerinde düşünmek gerekir.
Ayrıca ortalama muhafazakar aile mensupları arasında yaygın olarak eleştirilen hususlardan birisi de kız-erkek arkadaşlığının Batı’daki halidir. Pek çoğumuzun kendi aile fertlerinden veya etraftan duyduğumuz yagın sorular ve kanaatler vardır. Bir ülkede kız-erkek arkadaşlığının ne kadar “liberal” veya ne kadar “kontrollü” olacağına o ülkenin genel gidişatı ve gelenekleri karar verir. Bunu ahlaksızlık olarak değerlendirmek yerine ‘farklı’ görmek yerinde olur herhalde...
Batı Esas Nerede Ahlaksızdır???
BatI dünyasını yukarıda sıralanan olumsuzluklardan dolayı “ahlaksız” olarak değerlendirmek doğru olmaz. Trafikte insanların birbirlerine saygılı olması yani bizim gelenek ve inançlarımızla ifade etmek gerekirse kul hakkı yememesi yabana atılacak bir haslet olmasa gerektir.
Ayrıca insanların yalan söylememe konusunda bize oranla daha itinalı davranması, toplumda hangi gerekçeyle olursa olsun yalan kavramına karşı bir genel havanın bulunması, insanların hemen her konuda torpil aramak için yarışa girmemesi, işe alınmalarda liyakata özen gösterilmesi gibi konuları neden atlıyoruz? İş ahlakı, iş disiplini gibi kavramları da eklemek yerinde olur. Bütün bunlar Batı’yı Batı yapan özellikler değil mi? Ayrıca laiklik konusu Erdoğan’ın çok hoşuna gitmiyorsa bile, kendisini şu anda Türkiye Cumhuriyeti devletinin başbakanı yapan çoğulcu demokrasi de Batılı bir kavram. Yoksa demokrasiden de mi soğuma var?
Kısacası Batı’yı çok yönlü değerlendirmek şart. Bir kalemde “ahlaksızlık” deyip atmak çok yanlış. Batı ne bazı yönlerinden dolayı fevkalade övülmeyi hak eden ne de bazı konulardan ötürü tukaka yapılmayı hak eden bir dünya. İyi ve kötü taraflarıyla bir bütün. İşin ilginç tarafı bizim ahlaksızlık diye üzerinde mutabık kalacağımız hemen bütün konular ortalama Batılı ailelerin de kendi hayat tarzları içerisinde tasvip etmedikleri aşırı davranış biçimleridir. İşin garip tarafı o aşırı ve marjinal hayat tarzlarını Batılı olmanın bir gereği gibi sunan televizyonların neredeyse hepsi AKP destekçisi...
Geçmişten bugüne, Batı’da yaşamış ve Batı’yı sürekli takip eden hemen herkes Batı’nın esas ahlaksız yanlarının dış politika alanında varolduğu konusunda hemfikirdir. Onlarca yıl Fransa’da yaşadıktan sonra 1908 İkinci Meşrutiyet Hareketi sayesinde Osmanlı’ya geri dönebilen ve sonraki yıllarda Meclisi Mebusan başkanlığı yapan Ahmet Rıza Bey’in Batı’nın eleştirisine ayırdığı kitabı ve makalaleri gayet güzel bir örnek olsa gerek.
Batılı devletler dış politikada her türlü riyakarlığı çifte standardı normal sayarlar. O güne kadar değer diye ileri sürdükleri her şeyi dış politika alanında bir anda unutuverirler ve bunu da “çıkar” kavramı ile izah ederler. Bu iki yüzlü ve çifte standartlı Batılı anlayışa en güzel örneklerden birisi de AB’nin Türkiye’ye karşı izlediği ve gerek Erdoğan gerekse Gül’ün hiç itiraz etmediği hatta çoğu zaman överek anlattıkları politikalarıdır. Esas ahlaksızlık oradadır.
Yukarda Batının kötü yönleri olarak belirlediğimiz hususları adeta en fazla korumaya çalışan da AB’nin bizatihi kendisidir. Ayrıca siz zina yasasını AB baskısıyla askıya almamış mıydınız Sayın Başbakan? Bakış açınız böyleyse, AB kapılarında ne yapıyorsunuz? Yoksa AB işi başka şeylerin üzerini örtmek için mi?