« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

03 Eki

2007

Mudanya Ateşkes Anlaşması

01 Ocak 1970

 Ulusal kuvvetler İzmir'i aldıktan sonra Trakya'yı da Yunan ordusundan temizlemek için Çanakkale'ye doğru yürürken Lloyd George telaşa kapılmış, ulusu önünde itibarını kurtarabileceği son dayanarak olan bu bölgeyi vermemek için sömürgelerinden derhal askerî yardım istemişti. Fakat bu isteğinin kabul edilmediği, herhangi bir kuvvetin gelmemesi ile daha sonra anlaşıldı.

Bu sırada İstanbul'daki Fransız Olağanüstü Komiseri General Pellé, Mustafa Kemal ile görüşmek için İzmir'e geldi. Amacı tarafsız bölge adıyla bir bölge kurarak buraya Türk ordusunun girmesine engel olmaktı. Mustafa kemal ulusal hükümetin böyle bir bölge tanımadığını Trakya kurtulmadan da ordularını durdurmayacağını söylüyordu. General Pellé bu işin içinden kendisinin çıkamayacağını anlayınca Fransa'dan Franklin Bouillon'un hükümeti temsilen görüşmek üzere geleceğini Mustafa Kemal'e bildirdi. Bir Fransız savaş gemisi ile İzmir'e gelen Franklin Bouillon, bu görüşmeleri İtalyan ve İngiliz hükümetlerinin de uygun görmesi ile yaptığını söylüyordu.

Fakat Mustafa Kemal tam Bouillon ile görüşürken İtilaf Devletlerinden Dışişleri Bakanları imzası ile 2 Eylül 1922 günü bir nota geldi. Burada, savaşın durdurulması ve bir konferansın toplanması öneriliyordu. Mustafa Kemal'in tutumu belliydi. Doğu Trakya'yı baştan başa almadıkça savaştan vazgeçmeyecekti. Ancak düşman kendiliğinden çıkarsa elbette savaşa deam etmeyecekti. Bu notada, boğazlardaki tarafsız bölgelere asker gönderilmezse Edirne ile birlikte Meriç ırmağına kadar Trakya'nın ulusal kuvvetlere verileceği de bildirilmekte, ayrıca boğazlardan, azınlıklardan ve Milletler Cemiyetine girmemizden de söz edilmekteydi.

Ayrıca Yunan birliklerinin, İtilaf devletleri komutanlarının çizecekleri bir çizginin gerisine çekilmeleri için İtilaf devletlerinin kendi gücünü kullanacağına söz veriliyor ve bu konuda görüşmek üzere Mudan'ya'da ya da İzmit'te bir toplantı yapılması öneriliyordu.
Mustafa Kemal bu notaya 29 Eylül 1922 günü kısa bir cevap verdi. Konferansı kabul ettiğini, ancak Meriç ırmağına kadar Trakya'nın hemen geri verilmesini istedi. 3 Ekim'de toplanmasını uygun gördüğü konferansın Mudanya'da yapılmasını ve delege olarak, olaganüstü yetki ile Batı Cephesi Orduları Kumandanı İsmet Paşa'yı atadığını bildirdi.
İtilaf devletleri artık zor durumdaydılar, karşılarında Osmanlı hükümeti olduğu dönemlerde kendi isteklerini buyruk biçiminde o hükümete duyurmaya alışmışlardı. Ne var ki, şimdi güçlü olan Mustafa Kemal'di, onun isteklerine uymak zorundaydılar ve bu durum her geçen gün, Mustafa Kemal lehine işleyecektir.

Mudanya Konferansı 3 Ekim 1922 günü başladı. Konferansın üç amacı gerçekleştirmesi bekleniyordu:
1. Ordular arasındaki ateşkesi sağlamak
2. Dogu Trakya'yı boşaltacak Yunanlaların gerisine çekilecekleri çizgiyi belirlemek.
3. Yunan askerlerinin boşatacağı yerlere TBMM memur ve jandarmasının yerleştirilmesi yollarını bulmak.

Bu konferansta İngiltere'yi General Harrigton, Fransa'yı General Charpy, İtalya'yı General Monbelli temsil ediyordu.Yukarıda belirttiğimiz üç temel noktanın çözümlenmesi için bir sürü ikinci derecede önemli sorun bulunduğundan toplantı karşılıklı değişik önerilerin ileri sürülmesi yüzünden uzayıp gidiyordu. İsmet Paşa inatçıydı. Trakya'nın Yunanlılardan alınmasını, İtilaf devletleri kuvvetlerinin en kısa sürede çıkıp gitmesini ve Türklerin istedikleri kadar jandarma kuvvetini buraya göndermelerini ısrarla söylemekteydi.

İtilaf devletleri arasında da bir uyuşma bulunmadığı için İngilizler ne yapacaklarını şaşırmış gibiydiler.Lord Curzon, Fransızların kesin olarak kendi istedikleri biçimde davranmasını sağlayabilmek için General Harrigton'dan aldığı bilgiye dayanarak hemen Paris'e koştu. Poincaré'den Doğu Trakya'nın belirli bir süre için İtilaf devletleri tarafından işgal edilmesi, Türklerin tarafsız bir bölgeyi tanımak zorunda oldukları konularında birlikte hareket edeceklerine dair söz aldı. Bu talimatı Mudanya'ya bildirdi. Harrigton nasıl kendi hükümetinden emir ve bilgi alıyorsa, İsmet Paşa da Ankara'da bulunan Mustafa Kemal'den telgrafla talimat alıyor, ne ölçüde ödün vereceğini soruyordu. Harrigton en son aldığı talimatla kesin bir tavır takınmaya karar vermişti. Şayet Türkler isteklerini kabul etmezse bunun sonucunun savaş olacağını bildirecekti.

İki gün sonra yapılan toplantıda havanın daha yumuşamış olduğu görüldü. İsmet Paşa sanki Harrigton'un bazı isteklerini kabul etmiş görünüyordu. Ama aslında kendi isteklerini gerçekleştirmişti. Nitekim Harrigton imza töreni bittikten sonra "başta iki yabancı gibi idik, şimdi iki dost olarak ayrılıyoruz" derken İsmet Paşa duymamıştı ama o da bugünün hayatını önemli anılarından biri olduğunu söylemekteydi. 11 Ekim 1922 tarihinde imzalanan Mudanya Konferansı'nda alınan kararlar şunlardır:

1. Anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren (anlaşma imzalanmasından üç gün sonra saat beşte yürürlüğe girecekti) Türk ve Yunan kuvvetleri arasında silahlı çatışma durdurulacaktır.
2. Aynı tarihten itibaren Yunan orduları, Meriç'in Ege denizine döküldüğü yerden Trakya'nın Bulgaristan ile sınırını geçtiği noktaya kadar olan hattın sol kıyısına çekilecektir.
3. Anlaşmanın yürürlüğe girişinden itibaren Doğu Trakya'nın Yunan askeri tarafından boşaltılmasına başlanacak ve bu iş on beş günde tamamlanacaktır.
4. Yunan memurları her idarî bölgeden çekildikçe mülkî idare, müttefiklerin memurunu teslim edilecek ve bunlar da mümkün oldukça aynı gün bunu Türk memurlarına devredeceklerdir. Trakya bölgesinin bütünü için bu teslim işlemi Yunan askerlerinin boşaltılmasından sonra en çok otuz gün içinde bitmiş olacaktır.
5. Asya topraklarında TBMM orduları, barış konferansının açıldığı güne kadar ve konferans süresince tespit olunan çizgilerde duracaktır. Bu hükümle Çanakkale ve İstanbul boğazlarında İtilaf devletlerinin barış yapılıncaya kadar kalmaları öngörülmüştür.
Mudanya'da Trakya'nın TBMM hükümetine teslimi kabul edilmekle Kurtuluş Savaşı'nın Misak-i Millî'ye ilişkin hedefi gerçekleşmiş oluyordu. Kesin sonuç Lozan konferansında alınacaktır.

Ziyaret -> Toplam : 125,41 M - Bugn : 169953

ulkucudunya@ulkucudunya.com