« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Oca

2015

Madem aklandılar, yeni görevler verin

Nuriye Akman 01 Ocak 1970

Yüce Divan’a gitmeyenler sevinçli, gönderemeyenler öfkeli. Hangi grupta yer alırsak alalım duygularımızı askıya alıp beklemeye geçelim.

Beklerken de Nisa Sûresi 79’uncu ayete yaslayalım sırtımızı: “Sana gelen iyilik Allah’tan, kötülük ise nefsindendir.” Madem Yaradan kendisini şerrin değil hayrın kaynağı olarak niteliyor, sabredelim. Bakalım hayır nasıl tecelli edecek? Korsanların zulmünden kurtarmak için gemiyi delen Hızır’ı hatırlayalım. Beklediğimiz iyilik; kötülük gibi görünen sahnelerin ardından gelebilir. Kader bazen düşebileceğimiz bir çukurun üzerini kapatıp bizi zirveye taşır. Zafer şarkıları söylerken bir bakmışız bastığımız zemin kaymış, aşağı yuvarlanıyoruz. Erenlere sorsak, bu düşüşün dahi düşeni daha büyük ıstıraplardan koruyan “saf hayır” olduğunu söylerdi herhalde.

Biz henüz o idrak düzeyine gelemedik. Ama bekleyişimize biraz neşe katabiliriz. Mesela Erdoğan Bayraktar’ın “Sevgiye ihtiyacım var. Beni sevin” çağrısını cevapsız bırakamayız. Vaktiyle Meclis’e girme amacını “çok yoruldum, biraz da torun seveceğim” şeklinde ifade etmişti. Felek onu bakan yapınca yoğunluktan arzusuna nail olamadı. Üstelik bir de şüpheli durumuna düştü. Gerçi ne yaptıysa büyüklerinin talimatlarıyla yapmıştı ama yine de suçlanmak çok acıydı. Bu halet-i ruhiyeyle gelgitler yaşadı. Konuşmak istiyor ama müsaade edilmiyordu. Muhtaç olduğu sevgiyi torunlarından alamadığı için oylama günü yüce Meclis’in şefkatine sığındı. En az firenin 14 kişi ile kendi ismi üzerinde verilmesiyle huzur buldu mu acaba? Kendisine “I love you” mesajı göndermekle derdine derman olamayız. Ancak Ak Saray’da bir görev lütfedilirse muhtaç olduğu sevgiye doyabileceğinden sevgi topumuzu Cumhurbaşkanı’na atabiliriz.

Diğer bakanların başları da kel değil tabii. Çağlayan’ın 38, Güler’in 43 ve Bağış’ın 48 fireyle kurtuluşu yurtta ve dünyada törenlerle kutlanmasa bile, yunmuş yıkanmış varlıklarıyla yeni sorumluluklar yüklenme hakkı kazanmışlardır. Darbeye değil de yolsuzluğa inanan gaflet, dalalet ve dahi hıyanet içinde olan bahtı karalara verilecek en güzel cevap budur. Saray ailesine onlar da dahil edilmelidir. Eğer kadrolar çoktan dolduysa ve yenileri ihdas edilemiyorsa, ta Londralardan “Oyun bozuldu” diye sevinç bildiren Başbakanımız kendilerine sahip çıkmalıdır. Aksi takdirde bu eski bakanların birikimleri heba edilir ki cehaletle savaşan yeni Türkiye’nin böyle bir lüksü olamaz. Bu zatı muhteremler en azından yolsuzluk konusunda başvekile danışmanlık yapmalıdır. Olmadı, yurtdışında ülke temsiliyle ilgili kritik misyonlar üstlenebilirler. Bugüne kadar atılan iftiralar yüzünden çektikleri acıların bedeli ödenmezse hakları kalır bizde.

Hadi Egemen Bağış üç dönem kuralına takılıyor, hiç değilse diğer üç bakan yeniden milletvekilliği dokunulmazlığına kavuşmalıdır. Bu, çeşitli mülahazalarla istenmiyorsa en etkili bedel ödeme sistemi Paralel’in zulmüne uğrayan bu kişilerin, seçim propagandasında kullanılmasıdır. Temizliğin, dürüstlüğün, çalışkanlığın simgeleri olarak afişlerde yer almalı ve hatta “Milletvekili olmasak bile naçiz vücudumuz bilâücret vatana feda olsun” mesajını mitinglerde haykırmalıdırlar. Darbeye karşı verilecek birlik fotoğrafından dışlanmalarına gönlümüz razı gelmez.

Gelelim eski bakanların Yüce Divan’a gitmesi yönünde oy kullanan Ak Partililere. Sağolsunlar büyük balonları küçük deliklerin söndürdüğünü hatırlattılar bize. Onlardan da bu kanaate nasıl vardıklarını açıklamalarını bekleriz. “İçimizdeki kahpe ihanet şebekesi” olarak adlandırılmakla kalmayacakları, sıranın yandaş medyada linç edilmeye geleceği bellidir. Onlara hain damgası vuranların parti yönetimince “hadlerini aşmakla” suçlanması siyasetin tabiatı icabıdır. O yüzden hoşgörüldükleri vehabına kapılmayıp ekranlara çıksınlar. Siyasi yoldaşlarıyla ayrı düştükleri tek konu bu mudur sadece? Mesela Hidayet Karaca’nın hâlâ cezaevinde olması, Ali İsmail Korkmaz’ın polis katillerine “iyi hal” indirimi yapılması, Sedef Kabaş’ın attığı tweet için 5 yılla yargılanması, Dink cinayeti ve Cizre’de yaşananlar başta olmak üzere her şerrin Paralel’e bağlanması hakkında ne düşünmektedirler? “Du bakem nolcek” merakıyla koltuklarımıza çakıldık. Mani oluyor hicabımız halimizi takrire. Lütfen aydınlatsınlar bizi...

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 33912

ulkucudunya@ulkucudunya.com