Obama, Amerikan kolejlerini kapatmak için Afrika turunda!
Bülent Korucu 01 Ocak 1970
Başlıktaki ifade inandırıcı gelmedi değil mi? ABD Başkanı Obama’nın, Almanya Şansölyesi Merkel’in bunu yapacağına kimse ihtimal vermez.
Hatta katı laik Fransa’nın Cumhurbaşkanı Hollande’in rahibelerin açtığı okulları kapatacağına kargaları bile inandıramazsınız. Tam tersine laik rüzgârın ülkede dine ait bütün kurumları yok etmeye çalıştığı dönemde bile Fransa tam tersini yapmıştı. “Fransa’nın ikinci dinler savaşı olarak anılan 1882-1905 dönemi, kilise ve tüm dinî cemaatlerin büyük zulüm gördükleri bir dönem olarak tarihe geçti. Hükümetler, Vatikan’la diplomatik ilişkileri kesti. Dinî cemaatlere ait on binlerce eğitim kurumunu, Kilise’ye ait manastırları kapattı. 60 bin din adamı ülkeden kovuldu. Ancak bu dönemde dinî cemaatlerin dünyanın dört bir tarafına yayılmış okullarına dokunulmadı. Hatta Katolik cemaatlerden gelen bağışların azalması nedeniyle devlet bu okullara maddî yardımı artırdı.” (Fransa yurtdışındaki okullarına neden dokunmamıştı? Emre Demir, 15 Nisan 2014/Zaman)
İnanması zor ama Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan, Türk okullarını kapattırmak için Afrika gezisine çıktı. Daha önce bizzat ya da temsilciler vasıtasıyla yaptığı teklifi tekrarlıyor. ‘Onların yerine Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz okul açalım’ diyor. 54 devletin bulunduğu kıtada sadece 35 ülkede diplomatik temsilciliğimiz var. Onların da birçoğu son yıllarda açıldı. Oysa okullar 15-20 yıl önce açılmış ve binlerce mezun vermiş. Eğitim seviyesi yüksek olduğundan ülkenin önde gelenlerinin çocukları okumuş. Birçoğu önemli konumlara gelmiş. İşte o okulları kapattırmaya çalışıyorsunuz. Siz muhatapların yerinde olsanız ne düşünürsünüz? Eğitim verdiği ülkelerde en küçük hatası görülse zaten yaşamasına izin verilmeyecek kurumlar, bunlar. Faydasına bizzat şahit olunduğu için en üst düzeyde destek görmüş. Umarım Erdoğan, mezunlara ‘haşhaşi’ filan dememiştir. Hasbelkader adamın kendisine ya da çocuğuna ‘haşhaşi’ yaftası vurma riski var!
Söz konusu okulların ne ifade ettiğini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ağzından dinleyelim. Hem de ‘ananas’ tartışmalarının en hararetli günlerinde sarf edilmiş sözler: “2010’du sanırım ben bakan oldum. Afrika’da Uganda benim sorumluluğumda. Büyükelçi gitmiş ama elçilik binası yok. Biz de iş forumu için gideceğiz. Ben bildiğim dostlarıma gittim. Başında da TUSKON gelir. Telefon görüşmesini yapan kişi Mustafa Günay’sa benim de iyi dostumdur. Ona dedim ki ‘Gideceğim ama bana biraz işadamı verin de toplantı yapayım.’ 40 işadamıyla gittim, güzel anlaşmalar yaptık. Kaldığımız otelde 200 bin çift ayakkabı bağlantısı yaptım. Uganda’ya indik. Büyükelçi karşılayacak ama elçiliğimiz yok. Bizi karşılayanlar arasında oraya 11 yıl önce gidip okul kuranlar ve öğrencileri vardı. Yemeği onlar verdi, cumhurbaşkanı ile görüşmeye onlar katıldı. Elçiliğimizin olmadığı yere gitmişler, okul kurmuşlar.”
İstanbul’da 60-70 kişilik sınıflar var. Yeterli müstahdem verilemediği için çocuklara temizlik yaptırılan ya da velilerden temizlik ödeneği toplanan okulların haberleri internette dolaşıyor. Bu sene lise yerleştirmeleri tam skandala döndü. Çocuğu başka şehre yerleştirmeden, Yahudi cemaati liderinin torununu imam hatibe yazmaya kadar liste uzuyor. Nakil aylarca sürdü. Okullar başladıktan 40 gün sonra öğretmen tayini yapıldı. Binlerce okul müdürsüz başladı eğitim yılına. Bu teklifi duyan liderler ‘dermanınız varsa kendi başınıza sürün önce’ demez inşallah.
Bu arada yurtdışında görev yapan memurlara ve sözlerini geçirebilecekleri vatandaşlarımıza ‘çocuklarınızı alın’ baskısı yapıldığını ve o çocukların diğer batılı ülkelerin açtığı kolejlere gönderildiğini biliyor muydunuz? Elçimizin çocuğu ülkedeki Türk okuluna değil, Amerikan kolejine gidiyor. Bir tuhaflık yok mu bütün bu yaşananlarda?