« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

03 Şub

2015

Hikmet TANYU (1918-1992)

Mustafa Alıcı 01 Ocak 1970

Cumhuriyet döneminin ilk Türk dinler tarihçisi.

9 Ocak 1918’de Ankara’da doğdu. 1948’de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. 1955’te Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dinler Tarihi Kürsüsü’ne Annemarie Schimmel’in asistanı olarak girdi. 1959’da Ankara ve Çevresinde Adak ve Adak Yerleri başlıklı teziyle Türkiye’nin ilk dinler tarihi doktoru oldu. 1960’ta Almanya’da alanıyla ilgili araştırmalar yaptı. 1962-1963 yıllarında Kudüs’te İbrânîce kursuna devam etti. 1966’da Türkler’de Taşla İlgili İnançlar başlıklı çalışmasıyla doçentliğe yükseldi. Aynı yıl Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde Dinler Tarihi Kürsüsü başkanlığına getirildi ve 1985’te emekli oluncaya kadar bu görevi yürüttü. 1971-1972 yıllarında Almanya, İngiltere ve Fransa’da araştırmalarda bulundu. 1973’te Yehova Şahitleri başlıklı monografisiyle profesör oldu. 1977-1980 yıllarında Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi dekanlığı yaptı. 1979’da dönemin Sovyet müftüsü Ziyaeddin Babahonof’un daveti üzerine Özbekistan, Azerbaycan ve Rusya’yı kapsayan bir geziye çıktı. Bu gezi sırasında Türk dünyasının dinî, tarihî ve kültürel hayatını yakından inceleme imkânı buldu. 11 Şubat 1992’de İstanbul’da öldü ve emeklilik döneminde ikamet ettiği Heybeliada’da defnedildi. Etrafında güçlü bir öğrenci halkası oluşturan (Abdurrahman Küçük, Mehmet Aydın, Harun Güngör, Şaban Kuzgun vb.) Hikmet Tanyu onların Türkiye’nin ilk dinler tarihçisi olarak yetişmelerine rehberlik etmiştir. Tanyu ekolünü meydana getiren bu ilk nesil sonraki yıllarda Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde görev yapmıştır.

Tanyu kendi metodolojik yaklaşımını “dinî etnoloji” diye tanımlamıştır (Dinler Tarihi Araştırmaları, s. 124). Bu yaklaşım, etnolojiden ve olayların dinî-kültürel bağlamlarını göz ardı eden katı tarihsellikten farklıdır. Buna göre toplumun mensup olduğu din başta olmak üzere tek tanrıcılığı esas alan dinî kalıntıların, toplumda geçerlilik görmüş dinî âdet, davranış ve inançların etnografik filoloji, mukayeseli mitoloji ve tarihî mukayeseli yaklaşımla tasnif, tesbit ve tahlilini yapmak gerekir. Zira bir millete ait tanrılarla ilgili efsaneler, âyinlerde okunan dua ve ilâhiler, kahramanlık destanları, millî halk felsefelerini yansıtan atasözleri ve hurafelere yönelik araştırmalar, sadece o milletin değil bütün insanlığın düşünce tarihini ve gelişim evrelerini öğrenmek için önemli malzeme sunar. Tanyu’nun bu yaklaşımı kültür tarih metodu veya etnografik fenomenolojik yöntem diye de adlandırılmıştır. Hikmet Tanyu bu şekilde İslâm öncesi Türk inançlarının diriltilip yeniden yaşatılmasını amaçlamamıştır. Ona göre din etnolojik bir olgu olduğundan bir dine nüfuz edebilmek için öncelikle gerçek inançla bâtıl inançların birbirinden ayrıştırılması gereklidir. Tarihî din araştırmalarını yalın Türkoloji araştırmaları biçiminde görmeyen Tanyu, genel anlamda İslâm dinini ve Türk milletinin kültürel problemlerinin çözümüne katkı sağlayacak hususları dinler tarihinin temel araçlarıyla ve etnolojik bir bakışla incelemeye değer bulmuştur.

Tanyu’nun dinler tarihi sahasına dikkat çeken görüşlerinden biri de eski Türk inancının Şamanizm olmadığını savunmasıdır. Türklerin Dinî Tarihçesi adlı eserinde eski Türk dinine “tenri (tengri) dini” yahut “yüce ve ulu tanrı” anlamında “göktanrı inancı” denilebileceğini, Şamanizm veya Toyunizm diye tanımlanamayacağını ileri sürmüştür. Ona göre günümüzdeki Altay ve Yâkut halklarına ait inançları bütün eski Türk kavimlerinin dini olarak görmek yanlıştır. Türk dinini ele alırken bütün Türk kavimlerinin özgün tarihlerini göz önünde bulundurmak gerekir. Eski Türkler’de kutsal dağ/orman/kaynak/taş/ateş/demirle ilgili inançlar esasen bu tanrı fikrini destekleyici özelliktedir. Bu varlıkların içinde koruyucu ruhların, perilerin ve cinlerin mevcudiyetine inanılmış ve onlara saygı gösterilmiş, ancak bu ruhlara animizmin öngördüğü şekilde bir kült diye tapınılmamıştır. Eski Türkler’e ait hiçbir etnolojik veri millet olarak Türkler’in bir puta tapma kültünden bahsetmemektedir. Tanyu’ya göre zâhirde İslâm’ın ruhuna muhalif görünen adak gibi uygulamalara yönelik araştırmalarda sapkınlıktan uzak halk kültlerindeki niyete bağlı dinî pratik yönü arayıp ortaya çıkarmak esas olmalıdır.

Türkiye’nin dinler tarihi bakımından çok önemli bir konumda bulunduğunu vurgulayan Tanyu’ya göre Anadolu -Şiîlik, Bektaşîlik ve Alevîlik dahil- İslâm mezheplerinin yanı sıra tarikatlara ve mistik şahsiyetlere vatan olmuş, aynı zamanda milâttan önce 6000’lere kadar inen tarihiyle Hitit, Hurri, Frigya, Lidya, Pers, Süryânî, Yunan ve Roma medeniyetlerine ev sahipliği yapmış önemli bir ülkedir. Trakya başta olmak üzere Anadolu’nun pek çok bölgesi 1071’den önce de Hunlar, Hazarlar, Avarlar ve Peçenekler gibi Türk topluluklarının etkisini derinden hissetmiştir. Tanyu ayrıca, bu çok kültürlü zenginliğiyle Anadolu topraklarının hâlâ arkeolojik açıdan yeterince incelenmemiş ve kadîm yerel dinlerin tarihinin henüz tam olarak ortaya konmamış olması sebebiyle bu toprakların kültürel yönlerini öne çıkaracak uzun ve sabırlı araştırmalara ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekmiştir.

Eserleri. a) Dinler Tarihi Çalışmaları: Ankara ve Çevresinde Adak ve Adak Yerleri (Ankara 1967), Türklerde Taşla İlgili İnançlar (Ankara 1968), Dinler Tarihi Araştırmaları (Ankara 1973), Yehova Şahitleri: Dinler Tarihi Bakımından Tenkîdi Bir İnceleme (Ankara 1973), Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler (I-II, 1976, 1979), Türklerin Dinî Tarihçesi (İstanbul 1976), İslâmlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı (Ankara 1980), Nuh’un Gemisi (Ağrı Dağı) Ermeniler, Bütün Olayların İç Yüzü (İstanbul 1989). b) Modern Türkiye Tarihi, Kültürü ve Siyasetine Yönelik Çalışmaları: Türkçülük ve Gerçek Demokrasi (İstanbul 1945), Türk Gençliğinin Kükreyişi: Türk Milliyetçiliğinin Davası ve Hedefleri, Komünist ve Komünistlerin Tahlil ve Tenkidi (Ankara 1947), Türkçülük Davası ve Türkiye’de İşkenceler (Kayseri 1950), Ziya Gökalp ve Yeni Türkiye’nin Hedefleri (Ankara 1956), Niçin Komünist Oluyorlar? (Ankara 1958), Atatürk ve Türk Milliyetçiliği (Ankara 1961), Türkçülük ve Ziya Gökalp (İstanbul 1962), Türkçemiz (I-III, İstanbul 1971, H. Fethi Gözler ile birlikte), Tevfik Fikret ve Din (İstanbul 1972), Ziya Gökalp’in Kronolojisi (Ankara 1981), İslâm Dini’nin Düşmanları ve Allah’a İnananlar (İstanbul 1989). c) Şiir Kitapları: İnsan ve Dünya (Ankara 1978), Cihan İçinde Bir Cihan: Felsefî ve İslâmî Şiirler (İstanbul 1980), Atatürk İçin Şiirler (Ankara 1981).

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 38111

ulkucudunya@ulkucudunya.com