MHP'yi tanımak
Hasan Celal Güzel 12 Şubat 2008
MHP, yarım yüzyıla yakın geçmişiyle Türkiye'nin en eski 2. partisidir. 1960 Darbesi'nde kapatılan ve kırk yıl kadar kapalı kaldıktan sonra devamlı el değiştirerek kimliğini kaybeden DP'yi saymıyorum.
Ben DP ve Menderes sevgisiyle yetiştim. Siyasî müntesibiyetim DP-AP-ANAP çizgisinde devam etti. Ancak, millî ve manevi değerleri ağırlıklı olarak savunan MHP, MSP gibi siyasî partilere hep sempatiyle baktım. 1965'te merhum Türkeş'in CKMP'ye Genel Başkan seçilmesinden itibaren MHP'yi (1969'da CKMP, ismini MHP olarak değiştirdi) dikkatle takip ederim. Rahmetli Türkeş'i ve MHP yöneticilerini yakından tanıma fırsatını buldum.
MHP, Türkiye'nin en fazla mağdur edilmiş ve haksızlığa mâruz kalmış siyasî partilerin başında gelir. MHP'liler ve Ülkücü Gençlik, millî ve manevî değerlerin korunması uğruna her türlü mihnete katlanmış ve haksız yere bir dönemdeki anarşinin taraflarından biri olarak gösterilip yıpratılmaya çalışılmıştır.
* * *
22 Temmuz Genel Seçimleri öncesinde ve son başörtüsü tartışmaları sırasında, medyada, ulusalcı, sözde Kemalist, solcu çevrelerde yapılan analizler, MHP'nin bu jakoben oligarşi tarafından hiç mi hiç tanınmadığını göstermiştir.
MHP'nin 'milliyetçiliği'ni herkes bilmektedir. MHP, 'Türklük Ülküsü'nü ve 'Türk Milliyetçiliği'ni temel ilke olarak benimsemiştir. Fakat milliyetçilik, hiçbir MHP'li tarafından 'ırkçı ideolojiler' gibi anlaşılmamış; MHP karşıtı eski Marksistlerin aksine iddialarına rağmen MHP, her dönemde birleştirici ve uzlaştırıcı olmaya gayret etmiştir.
MHP, daima hukuktan yana ve 'meşruiyetçi' bir çizgi takip etmiştir. Manevî lideri Türkeş'in, 1960'ta Millî Birlik Komitesi içinde yer alması ve asker menşeili olmasıyla Partisi'nin siyasî çizgisinin ilgisi bulunmamıştır. Türkeş'in rahle-i tedrisinden geçen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, illegal eylemlere karşı tavır almış ve MHP gençliğinin meşruiyetçi çizgide kalması için uğraşmıştır.
Genel seçimlerden sonra MHP'nin TBMM içindeki çalışmaları, millî iradeye ve demokrasiye bağlılığının açık bir göstergesidir. Cumhurbaşkanlığı seçimindeki Anayasa'ya ve demokratik kaidelere uygun tavrı, MHP'nin kamuoyu indindeki değerini arttırmıştır.
MHP'nin 'başörtüsü yasağı'nın kaldırılması konusundaki liberal tutumu, O'nu 'ulusalcılar' ile karıştıran jakoben oligarşik çevrelerde sukûtu hayale sebep olmuştur. Halbuki, MHP'nin 'başörtüsü yasağı'nın kalkmasını istemesinden daha tabiî bir şey olamaz. Zira, bir defa MHP, bu çevreler gibi 'din ve vicdan hürriyeti'nin karşısında değildir; ikinci olarak da, MHP 'manevî değerlere', 'millî değerler' kadar önem vermektedir. MHP'nin tarihçesine bakanlar, milliyetçilik anlayışında inancın da bulunduğunu göreceklerdir. Bahçeli'nin, Partisini 'Anıttepe ile Kocatepe'yi birleştiren çelik halat' olarak tavsifi de, bunun en açık ve güzel ifadesidir.
Esasen, MHP'nin 'milliyetçiliği' ile militan demokratların, eski tüfek sosyalistlerin, militaristlerin, lâikçilerin ve CHP'lilerin 'ulusalcılığı' arasındaki temel fark da budur.
Çeşitli sitem, tahrik ve tehditlerle MHP'liler üzerinde baskı kurup, başörtüsü yasağının kaldırılmasında onlara geri adım attırma çabaları boşunadır.