« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Şub

2008

7.2 milyar dolar, İsrail bağlantısı ve kirli trafik

İbrahim KARAGÜL 12 Şubat 2008

ABD'nin içinde bulunduğu ekonomik krizin küresel etkilerinin tartışıldığı, petrol ülkelerinin doların saltanatına son vermeye hazırlandığı, finans temsilcilerinin Arap sermayesinden yardım dilendiği, derin finansal krizin büyük banka batışlarına yol açabileceği iddialarının yaygınlaştığı, ekonomik savaşın bir çok ülkeyi agresifleştirip çatışmayı başka alanlara yayma eğilimine soktuğu bir dönemde Fransa'da patlayan bir skandal, şaşırtıcı boyutlar alıyor.

Belki Fransa sınırlarını aşıp uluslararası bir skandala dönüşecek. Belki tarihin en büyük kara para operasyonu deşifre olacak. Belki küresel sermaye hareketinin kara deliklerini ortaya çıkaracak. Belki de para kavgasının tehlikeli biçimde şiddetlendiği bir dönemde bir kirli trafiği gözlerimizin önüne serecek. Ancak bu işaretler varsa bile yine de fazlaca umut beslememek gerektiğini not edelim.

Fransa'nın ikinci büyük bankası Societe Generale 24 Ocak'ta bir açıklama yaparak 7.2 milyar dolarlık (4.8 milyar Euro) skandalı duyurdu. Ama ne tuhaf ki, bütün bu skandal, 31 yaşındaki Jerome Kerviel adlı bir çalışanının “hata”sıydı. Öyle ki, Kerviel “acemi bankacı” olarak ün saldı. İsmi üzerinde spekülasyonlar bir tarafa Kerviel için Faceebook'ta kampanyalar başlatıldı. Zamanımızın Che Gueverasıydı o. Bir çalışanı bankasının 7.2 milyar dolarını batırmıştı!

Kerviel “acemi” bir bankacı mıydı? Tek başına bu dev bankayı nasıl bu kadar dolandırabilmişti? Bu dolandırıcılık mı yoksa beceriksizlik miydi? Ne olursa olsun, neyi amaçlarsa amaçlasın bir kişi bu zararı nasıl verebilirdi? Yoksa Kreviel bir kurban mıydı? Büyük bir şebekenin, çokuluslu bir operasyonun kuryesi miydi?

Henüz bilmiyoruz. Ancak Societe Generale skandalıyla ilgili yeni gelişmeler var. Pazartesi günü Paris'te başlayan dava, yepyeni şüpheleri ortaya koydu. Skandalla ilgili dört banka, içinde banka müdürlerinin de olduğu 138 kişi yargılanıyor.

Elbette suçlanan banka öncelikle Societe Generale. 1864 yılında 3. Napolyon tarafından kurulan, 120 bin çalışanı ve 22,5 milyon müşterisi olan Avrupa'nın 7. en büyük bankası yani.

Diğer üç banka ise; Societe Marseillaise de Credit, Barclays France ve the National Bank of Pakistan. Şu tuhaflığa bakın ki, Paris'teki mahkemede ağır suçlamalarla karşı karşıya kalabilecek bankalardan biri bir Pakistan bankası.

Mahkeme skandalı Kerviel adlı beceriksizin hatası ya da yolsuzluğu ile sınırlı görmemiş olacak ki, şimdilik Fransa'dan İsrail'e uzanan bir büyük yolsuzluğun, gizli trafiğin üzerinde duruyor. Soruşturma bir büyük şebeke üzerinde yoğunlaşıyor. Belki zamanla başka ülkeleri de içine alacak şekilde genişleyebilecek. Hatta belki bir ucu Türkiye'ye kadar uzanabilecek. Bu aşamada boyutlarını kimse kestiremez.

Fransa-İsrail arasındaki para trafiği, çek yolsuzluğu üzerinde duruluyor ama aslında bu büyük bir para aklama mekanizmasının, kara para trafiğinin ipuçları gibi.

Mesela bankanın bu trafik çerçevesinde İsrail bankası Israel Discount Bank üzerinden 10 milyon euro aldığı tespit edilmiş. 600 ton belge ve kanıtın hazırlandığı dava süreci, böyle ilerlerse 7.2 milyar doların hikayesini ortaya koyacak. O zaman biz de, büyük bir kara para operasyonunun ucunun nerelere uzandığını görme şansı bulacağız.

Skandal şimdiden Avrupa'nın Enron'u olarak tanımlanıyor. Amerika'nın üçüncü büyük enerji şirketi olan, Türkiye'de ortaklıkları bulunan, Ortadoğu'dan Orta Asya'ya, Güney Asya'dan Orta Afrika'ya kadar eli uzanan, bir çok ülkede askeri darbeleri finanse eden, hem Amerika'da hem de yatırım yaptığı bölgelerde bir çok yöneticinin maaşlarını bile ödeyen, uluslararası misyonerlik kuruluşlarını taşeron olarak kullanan Enron, 2001 yılında çökmüştü. İflas etti. Ama bu masum bir iflas değildi. İçi boşaltıldı ve iflas ettirildi. 60 milyar dolarlık bir piyasa değerinden söz ediyoruz. 11 Eylül sonrasının en büyük sarsıntısıydı. Enron'un bağlantıları, ABD yönetimiyle ilişkileri çok sorgulandı ama bir yere varılamadı…

Paris'teki dava ve işaretler aklıma başka şeyleri de getiriyor. ABD Başkanı George Bush'un son Ortadoğu ziyaretlerinin gerçek sebebi olan para kavgasını. 11 Eylül sonrası ABD bankalarından kaçan Arap sermayesi büyük oranda Fransız bankalarına aktı. Yüz milyarlarca doların ne kadarının Fransa'ya transfer edilebildiği tabi ki bilinemiyor. Ancak devasa bir miktar olduğuna, birkaç yüz milyar dolara ulaştığına dair iddialar var. Societe Generale bu paradan ne kadar pay almıştı? Ve şimdi bu paralar nereye gitti?

Skandalın uluslararası boyutu, İsrail bağlantısı, Arap sermayesinin geleceği, ABD'nin Arap fonlarını yeniden kendi piyasasına çekmesi ancak yeterli bağlantı sağlayamaması ve bir bankanın 7.2 milyar dolar zarara uğratılması. Zarar mı yoksa bankanın içini mi boşalttılar? Tıpkı Enron şirketinin iflas ettirilmesi gibi. Peki ya mahkemenin en çok üzerinde durduğu para aklama, kara para trafiği?

Olmaz demeyin. Bu trafiğin daha bir çok ülkeye uzanması ihtimali ortada. Belki de en çok Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi terletecek bir dava bu. Malum İsrail'le derin bağlantıları…

Daha fazla ayrıntıya girmeyeyim.

Ziyaret -> Toplam : 125,07 M - Bugn : 95114

ulkucudunya@ulkucudunya.com