Merkez Bankası vatana ihanet mi ediyor?
Mehmet Çetingüleç 01 Ocak 1970
Dünyanın en pahalı ekonomi eğitimi Türkiye’de. Çünkü “deneme-yanılma metodu” uygulanıyor.
“Faiz kavgası” Türkiye’ye kaça mal oldu biliyor musunuz?
71,3 milyar liraya.
(Zaman Ekonomi Servisi’nin; 396 milyar dolarlık kamu ve özel sektör toplam dış borcu ile 16 Ocak-2 Şubat arasında dolar kurunun 2,30’dan 2,48’e yükselmesini dikkate alarak yaptığı hesaplama.) Genel tabloyu görmezden gelip sadece faize takılır ve Merkez Bankası’na baskı yaparsanız işte böyle ağır bir fatura ödersiniz.
Yüzde 7,75’lik faiz oranını hâlâ yüksek buluyor ve yüzde 5 civarında beklediğiniz yıl sonu enflasyonuna uyumlu hale gelmesi gerektiğini düşünüyorsanız, o zaman faizi en az 2 puan birden aşağı çekmeyi deneyin.
Görün ne oluyor.
Döviz iyice tırmanıp ithalatın maliyeti arttığında, her türlü mal ve hizmete zam geldiğinde ocak ayındaki yüzde 7,24’lük enflasyon oranını korumak bile mümkün olmayabilir.
Cumhurbaşkanı’nın “Ey Merkez Bankası daha neyi bekliyorsun” dediği 16 Ocak’tan bu yana, dış faktörlerin de etkisiyle piyasa hızla bozuldu. Merkez Bankası 50 baz puan faiz indirimiyle yetindiği halde döviz yükseliyor, borsa düşüyor, gösterge faiz tırmanıyor.
Hâlâ Merkez Bankası’nın, “faiz lobisi” milyarlarca dolar kazansın diye faizleri bilerek yüksek tuttuğunu, yani Türkiye’nin çıkarlarına aykırı davrandığını düşünüyor musunuz acaba?
Eğer böyle düşünmeye devam ediyorsanız, Merkez Bankası yönetimi “hain” demektir. Çünkü bile bile Türkiye’nin çıkarlarına aykırı kararlar almak vatana ihanettir.
Her 1 puanlık faiz ile Türkiye’yi 2,5 milyar dolar zarara uğratmak başka türlü açıklanamaz.
Ama önemli görevleri teslim ettiğiniz kişi ve kurumları bir kanıt olmadan kolayca suçlamak, “ihanet” yaftasını yapıştıracak noktaya taşımak son derece tehlikeli.
Bu düşünce silsilesi ve mantık kurgusuyla hareket ederseniz “ihanet” kapsamı genişler. Birileri de çıkar 16 Ocak’tan bu yana Türkiye’nin dış borçlarındaki 71 milyar liralık artışın hesabını sorar. Herkes istediği kişiyi “ihanet torbasının” içine atar.
Ama bu Türkiye için sağlıklı bir siyaset yöntemi değil. Türkiye’ye asıl zarar veren, Merkez Bankası Başkanı’nı bunaltıp, görevi devam ederken lojmanı terk edecek noktaya getirmektir. Oysa dış çalkantıların arttığı bu ortamda Merkez’in rahat bırakılması ve serinkanlılıkla piyasayı gözetmeye devam etmesi gerekir.
Bakın iflas etmiş Yunanistan’la AB arasındaki gerilim arttı.
ABD’nin faiz artırma ihtimali güçleniyor.
Dolar 2,50’ye dayandı.
Borsa çöküyor.
Petrol yükseliyor.
Türkiye’nin böyle bir ortamda faizi indirmesi çılgınlık olabilir.
“Piyasa sizi test eder. İnatlaşmak doğru değil.” sözünü “ekonomiyi bilmeyen(!)” eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz 7 yıl önce söylemişti... Hatırlatmakta yarar var...