İç Güvenlik Paketi: Çare Olur mu?
Sedat Laçiner 01 Ocak 1970
Şu günlerde gündemi en çok işgal eden maddelerden biri de iç güvenlik paketi…
Paket’te gerçekten çok sert önlemler var… Muhalefet, paketi Türkiye’yi ‘polis devleti’ne götürecek bir hamle olarak görüyor… Hükümet’e göre ise önerilen önlemler pek çok demokratik ülkede zaten uygulanan, meşru ve makul önlemler…
MHP, “paketin çıkmaması için ciddi engellemeler yapacağız” diyor…
HDP, Hükümet’i sokağı harekete geçirmekle tehdit ediyor…
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise, “İç Güvenlik Yasası değil, iç barışa tahrik kalıbı koyma yasası, milleti birbirine düşürme yasası” diyor…
Buna karşın Hükümet ve AK Parti taslağı sonuna kadar savunuyor. Hatta AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, pakete karşı çıkanların ‘vatan haini ya da ajan’ olduğunu söylüyor...
Diğer taraftan paketi TBMM’de görüşebilmek hala mümkün olmadı, görüşme yine ertelendi…
NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?
Hükümet’in 13. Yılında böylesine ‘sıkı’ bir pakete ihtiyaç duyması sebepsiz değil elbette… Sebeplerin başında ise Gezi Olayları’yla başlayan, 17/25 Aralık ile devam eden bir seri gelişme var… Buna bir de Çözüm Süreci ile bağlantılı olarak PKK’nın sokağa çıkmaya hazırlanması ve seçim sürecini bir tür şantaja çevirme planlarını da eklemek gerekiyor…
Seçim sürecinde bahsettiğimiz tüm güvenlik riskleri birden tehdide döner ise, işler ters gider ise neler olabileceğini kestirmek zor değil. Hükümet’te pek çok isim AK Parti’nin kuşatıldığını, yabancı güçler tarafından bir tür Turuncu Devrim ile yıkılmak istendiklerini düşünüyor… Başka bir deyişle, AK Parti ve çevrelerinde güçlü bir kuşatılmışlık hissi var. Eğer Gezicilere ve Cemaat’e bir de ayrılıkçı Kürtler katılır ise çember daha da daralabilir ve sokaktan yükselecek şiddet Türkiye’yi idare edilemez bir hale getirebilir. En azından algı bu şekilde…
AK Parti çevrelerindeki haklı gerçek mi, yoksa bir tür yanılgı mı, diye sormanın anlamı yok. Çünkü toplumsal yaşamda algının kendisi de bir tür gerçekliktir, onu yok sayamazsınız… Kaldı ki sebepleri farklı da olsa bahsi geçen algıda pek çok hakikatte gizli. Hükümet’i yıkmak isteyen ve ilk fırsatta bunun için işbirliği yapmaya hazır pek çok aktör mevcut. Bunlardan en tehlikelisi ise sokakları ateş topuna çevirebilecek olan PKK ve uzantıları… Örgüt, seçime doğru daha önce talep ettiklerini bir oldu-bitti ile almanın peşinde…
İŞE YARAR MI?
Peki, çok sert önlemlerle dolu olduğu söylenen iç güvenlik paketinin yasalaşması işe yarar mı? Bu sayede Türkiye daha güvenli bir yer haline gelir mi? Hükümet korkuları gerçek olur ise bu saldırıları güvenlik önlemleriyle geri püskürtebilir mi?
Açıkçası ben sanmıyorum. Çünkü ben sorunların kaynağını polisin veya savcıların yetki azlığında görmüyorum. Aslına bakarsanız geniş yorumlandığında veya ustaca yorumlandığında şu anki yasalarda getirilmek istenen neredeyse her önlem mevcut…
İkinci olarak siyasi ve sosyal sorunlara siyasi ve sosyal araçlar ile çözüm aranır. Polisiye önlemler sadece zaman kazanmak içindir, yoksa uzun vadede sorunlara çözüm sağlamazlar…
Bir diğer altın kural ise polisi vatandaş ile karşı karşıya getirdiğinizde bunun çok ağır yan etkileri olur, şiddet şiddeti doğurur. Toplumsal ve siyasi sorunları şiddet yoluyla baskılamaya çalıştığınızda özünde barışçıl olan grupları da terörize etmiş olursunuz ve bir süre sonra şiddet kartopu gibi büyüyebilir, bu da yönetilemez krizlere yol açar. Bakınız Gezi Olayları...
Özetleyecek olur isek paketin geçmesi halinde bunun Hükümet’in endişelerini gidermeyeceğini düşünüyorum. Çare nerede derseniz, çare güvenlik önlemlerini daha ustaca almakta ve yönetmekte. Ayrıca siyasi ve toplumsal sorunları polise havale etmemekte. Alınabilecek en önemli önlem ise ortak mutabakat alanlarını genişletmek ve kutuplaşma ortamını yumuşatmak. Seçim ortamında bu bahsettiklerimizi yapabilmek ise gerçekten zor…