Baas’ın ayak sesleri...
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Meclis'in gündemi 'güvenlik paketi'... Aylardır iktidarın dilindeydi. Sonunda Genel Kurul'a geldi. Görüşmelerine önceki gün geçilecekti. Büyük kavga çıktı. Kavga değil, arbede. Milletvekilleri tekme tokmak birbirine girdi. 5 kişi yaralandı. Hepsi de muhalefetten.
İktidar, sorumluluğu üstlenmedi. Muhalefeti suçladı. Bir AKP'li '4-5 yumruk salladığını' itiraf etti. Kavga, paketin kaderini etkilemedi. İtiraz Meclis'le sınırlı değil, sokağa da yansıdı. Toplumun büyük bölümü tepkili. Barolar ayağa kalktı. Avukatlar Meclis'e yürüdü.
Ancak AKP geri adım atmadı. Paketin görünürde amacı 'kamu güvenliğini' sağlamak ve 'paralelle etkili mücadele'... Başbakan Davutoğlu, daha da basitleştirdi. Koca paketi getirdi 'bonzai ve molotolofa' bağladı. Ne 'kamu güvenliği' AKP'nin umurunda, ne 'devlet düzeni' ne de 'bonzai ve molotof'... Onlar işin bahanesi.
Ekimdeki Kobani kalkışmasını önlemek için yeni kanuna mı ihtiyaç vardı? Güneydoğu'da PKK'nın yolları kesmesine, bayrağın indirilmesine, örgütün mahkeme kurmasına 'dur' demek için paket mi gerekiyor? Hayır. AKP mevcut kanunları uygulamadı. İçişleri Bakanı Ala, olayların en ateşli anında yerinden kıpırdamadı.
AKP iktidarı, bölgeden devleti çekti. Boşluğu PKK doldurdu. AKP böyle olmasını istedi. Gafletten değil, bilerek ve isteyerek bölgeyi PKK'ya terk etti.
Bonzai ya da öteki uyuşturucularla mücadele için kanunlar yetersiz mi? Hayır. Güvenlik kuvvetleri Güneydoğu'da uyuşturucu operasyonu yapabiliyor mu? Molotof, yasalara göre suç. Bu cümle, günlerdir ekranlarda gazete sayfalarında tekrarlanıyor. Buna rağmen 'bonzai ve molotof' bahanesi komik.
AKP'nin amacı iktidarını korumak. Kendini sağlama almak. Türk tipi Baas düzenini muhkem hale getirmek. AKP'nin ısrarı bu yüzden. MHP ve BDP'yi aynı blokta buluşturan muhalefetin direnci de bu yüzden.
Paket büyük. Çok maddesi var. Özü ve ruhu söylediğim gibi. Bir iki maddesine dikkat çekeyim. Aynen çıkarsa özgürlükler, hak ve hürriyetler darbe dönemlerini aratacak. Polis, yargı kararı olmadan 48 saat gözaltı yapabilecek. Mülki amirlere yargı yetkisi verilecek.
Kolluk amirinin sözlü emriyle vatandaşın üstü, eşyası ve aracı aranabilecek. Olağanüstü hal ve sıkıyönetim gibi. Mülki amirler hiçbir dönemde olmadığı kadar devletin değil, AKP'nin memuru. Askeri hatta.
Davutoğlu, muhalefetin tavrını eleştirirken 'CHP'ye Türk Baası, HDP'ye Kürt Baası' demiş. Aynaya bir baksa keşke. Orada kendini görecek. Baas karakteri gereği muhalefette değil, iktidarda ortaya çıkar. Devlet gücünü kullanamayan partiden Baas mı olur?
'Paket paket Baas'a' yazısını kasım ayında yazmışım. AKP'nin son dönem torba, paket bilumum düzenlemeleri hep iktidarını korumak için. 'Güvenlik' adını verdiği bu son paket Baas'ın zirvesi. Son noktayı koyacak.
AKP'nin serencamını düşününce ne hazin. Bir zamanlar paketleri, torba kanunları ülkeyi özgürleştirmek için çıkarırdı. Demokrasinin standartlarını yükseltmeyi hedeflerdi. Hak ve hürriyetleri genişletmeyi amaçlardı. Ceberut devletin karşısında bireyin hukukunu korumayı öncelerdi. Her düzenlemede 'AB kriterlerini, evrensel standartları' temel ölçü olarak benimsemişti.
O döneme 'sessiz devrim' denmişti. Siyasi rakipleri bile hakkını teslim etmişti. Şimdi ne AB umurunda, ne evrensel kriterler. Brüksel'den gelen uyarılara kapalı, Batı ve Avrupa başkentlerinden yükselen ikazlara sağır. Bu değişim değil, başkalaşma... Kısaca Baaslaşma...
Hani o film sahnesi var ya... Şener Şen'in Avrupa'ya götüreceğim diye paralarını alarak kamyona doldurduğu Anadolu insanını İstanbul'un kenar semtine bırakması gibi. AKP 'Brüksel vaadiyle' yola çıkardığı oyları aldı, en sonunda getirdi Şam yakınlarına bırakıverdi.
Ne kötü bir final. Ne ağır bir düş kırıklığı. AKP'nin Türkiye'si o eski Ankara kriterlerinin bile çok gerisinde. Gidişat Suriye ve Özbekistan gibi ülkelerin ligine doğru. Tablo bu. Ama ben karamsar değilim. Tarihin kritik zamanlarında ortaya çıkan Anadolu sağduyusuna hep güvenirim. Anadolu toprakları, Türk tipi Baas'ı püskürtür.
