Fuat Avni’yi bulsa bulsa Müge Anlı bulur!
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
Star, Akşam, Güneş... Fuat Avni'yi buldular ama sadece kendileri buldular.
Birkaç gündür Fuat Avni’yi sadece kendilerinin bulabilmiş olması, Sabah grubunun bu konuya hiç girmiyor olması oldukça ilginç bir hal almaya başladı.
Bu üç gazete son iki gün üst üste aynı başlıklarla çıktı ve tamamen kurmaca, kurgu, düzmece, düzgü, uyduruk bir ortak haberle Fuat Avni’yi buldular!
Nazlı Ilıcak dünkü yazısında bu gazetelerin uydurdukları Fuat Avni yalanını Fuat Avni’nin zaman zaman değişen Twitter hesaplarını hangi tarihlerde kullandığını ortaya koyarak net biçimde ortaya çıkardı.
Bu haber o kadar beceriksizce hazırlanmış ki… Azıcık dikkat kesilen herkes bu haberin uydurukluğunu görür.
Uyduruk haberde Fuat Avni’nin Twitter hesabına girilip “Direkt Message” kayıtlarının elde edildiği görülüyor.
Oysa madem Fuat Avni’ye DM’den yürüdünüz, neden hesabını ele geçirip ona tarihin Twitter golünü atmadınız? Neden, Fuat Avni hesabını bir an için bile olsa kendi hesabınıza kullanamadınız?
Havuzun bu tarafının yaptığı Fuat Avni bulundu haberleri son tercihleriyle alakalı!
Ak Saray’dan gelecek “Her türlü imkana sahiplerken Fuat Avni’yi bulamadılar, nasıl başarılı MİT başkanıymış” yıpratma harekatına ön almak için yapılıyor bütün bunlar!
Ayrıca, madem Fuat Avni bulundu neden Sabah-Takvim bu haberden müstağni duruyor, ha ne dersiniz?
Fuat Avni bulunamaz mı?
Elbette bulunur ama bence Fuat Avni’yi yanlış yerde arıyorlar.
Çünkü Fuat Avni, Erdoğan’ın nefes alışından haberdar oluyor ve sürekli “Uzaklarda arama çünkü ben içindeyim” şarkısını mırıldanıyor.
O halde sarayda bir yerlerde olmalı değil mi?
Diyorum ki, Fuat Avni’yi bulsa bulsa Müge Anlı bulur! Konuyu ona havale etmek lazım!
İdam tartışmalarına Pensilvanya’dan bakış…
Özgecan Aslan’ın hunharca katli Türkiye’de idam tartışmalarını yeniden başlattı.
Türkiye bu tartışmaları her hunharca cinayetten sonra yapar ve sonra konu kapanır!
Hatırlarsanız, 2011 yılında Adana’da kaçırılıp bıçaklanarak öldürüldükten sonra yakılan Gizem Akdeniz cinayetinden sonra da yapılmıştı bu tartışmalar.
Ne oldu?
Hiçbir şey?
Yine bir şey olmayacak! Çünkü Türkiye idam cezasını Abdullah Öcalan’ı idam etmemek için AB müktesebatına uygunluk gerekçesi ile yaptı ve bu konuda taahhütleri var.
Öte yandan, idam cezası verebilmek için adil bir devlet ve hükümet ile o ülkede adalet olması lazım.
Abdullah Öcalan’ı idam edemeyen bir ülkenin bir kişinin katilini asmak için idamı geri getirmeye çalışması gibi bir beklenti içine kimse girmemeli…
Ayrıca… İdam cezası verilen bir kişinin daha sonra bir şekilde suçsuz olduğu ortaya çıktığında cezanın telafisi mümkün de değil.
Bu konudaki tartışmalar şu sıralar ABD’nin Pensilvanya eyaletinde de yapılıyor.
Orada idam cezası var ve halen 183 erkek 3 de kadın mahkum idam edilmeyi bekliyor.
Fakat eyalet valisi Tom Wolf, idam cezası sisteminin kusurlu bir sistem olduğunu, hatalara yol açtığını ve ayrıca çok pahalı ve geri dönüşü olmayan bir yöntem olduğunu söyleyerek idamları durdurduğunu açıkladı.
Çünkü… ABD’de 1970’li yıllardan bu yana 150’ye yakın idam mahkumu sonradan suçsuz oldukları ortaya çıktığı için serbest bırakıldı. Harold Wilson tam idam edilecekken suçsuzluğu ispat edildiği için kurtuldu.
Yani bu konu öyle basit bir konu değil.
Üzerinde çok fazla düşünülesi gereken iki konu var:
1- Hangi adalete idam kararı verme yetkisi veriyorsunuz?
2- İdam cezası olan ülkelerde idama konu olan suçlarda bir azalma görülmüyor, demek ki çözüm bu değil!
Yargıda “özel yetkili mahkemeler”e dönüş!
Her konuda filmi geri saran AKP daha önce kaldırdığı özel yetkili mahkemeleri geri getiriyor.
AKP bunu HSYK kararnamesi ile yapacak ve dört büyük ilde sadece anayasa ile terör suçlarına bakacak özel ihtisas mahkemeleri kuracakmış.
“Paralel yapı” iddianameleri de bu mahkemelere gönderilecek ve bu mahkemelerde yargılanacakmış!
Yaparlar mı?
Hiç endişeniz olmasın! Bugün yarın görürüz!