Silahlara veda mı?
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Sonunda AKP hükümeti ve HDP ‘ortak açıklamayı’ yapabildi. ‘Yapabildi’ diyorum çünkü kolay olmadı. Son haftalarda HDP, İmralı ve Kandil arasında baş döndürücü trafik yaşandı. Taraflar durmadan top çevirdi. Yalçın Akdoğan’ın ifadesiyle ‘Kandil topu patlatmaya’ kalktı.
Başarılı olamadı herhalde. Ya da bundan sonra oyun ‘patlak topla’ oynanacak. Hükümet Sözcüsü Arınç ‘Ortak açıklama olmaz.’ dedi. HDP’nin dayattığı 10 maddelik talep listesinin karşılanması mümkün değildi. Nasıl olduysa Ankara’da hava birden döndü.
Postmodern darbeye adını veren ‘bir 28 Şubat günü’, yani dün hükümet ve HDP heyeti bir araya geldi. Çok da uzun olmayan görüşmenin ardından ‘ortak açıklama’ çıktı. Çözüm sürecinin önemli aşaması olduğu muhakkak. Hızlı ilerleyeceğini söylemek zor. Öyle ya da böyle barış ve çözüm yönünde bir umut... Ama fakirin ekmeği kabilinden.
Ortak açıklamada ne var? Öcalan PKK’ya, silahlı mücadeleyi bırakmak üzere olağanüstü kongreyi toplama çağrısı yaptı. Tarih de verdi: ‘Bahar ayları’... Bugün Mart’ın 1’i. Baharın hemen eşiğindeyiz. Bir veya bir buçuk aylık zaman demek bu. Seçimden önce yani. Çağrı Kandil’e. Ada’dan Dağ’a. Öcalan’ın çağrısı cevapsız kalmaz elbette. Kongreden sözde değil gerçek anlamda ‘silahlara veda’ kararı çıkar mı? Orası şüpheli. Öcalan ‘silahın dönemi bitti’ diyeli iki yıl oldu. PKK kendisinden beklenen adımları atmadı.Tam eylemsizlikten bile söz edilemez. Bu süre içinde analar ağlamadı değil, ağladı. Polis, asker onlarca şehit var. Kanlı 6-7 Ekim olaylarının yarası henüz soğumadı. Örgütün silahlı unsurları ülke topraklarını terk edecekti. Sürecin en önemli adımlarından biriydi bu.
PKK takvime uymadı. Çok azı sınırın öte tarafına gitti. Hükümet en üst düzeyde tepki gösterdi. Ancak değişen bir şey olmadı. Hatta, bırakın ülkeyi terk etmeyi, örgüt dağa yüzlerce, binlerce yeni unsurlar taşıdı. Yaşları küçük olanların aileleri oturma eylemi yaptı. Yurtdışına çıkması beklenen silahlı gruplar şehirlere indi. Yolları kesti, trafik kontrolü yaptı. Bölgede inisiyatifi ele aldı. Devlet geri çekildi. Kamu düzeni PKK’nın insafına terk edildi. Bu manzara karşısında, Öcalan’ın PKK’ya yaptığı silahlı mücadeleyi bırakma çağrısı üzerine olağanüstü beklentiye girmemek, büyük umutlara kapılmamak lazım. Yine de bir adım.
Öcalan’a göre silahlı mücadelenin yerini demokratik siyaset alacak. Niyet beyanı bu. Yeni değil ki. İki yıldır tarafların ağzında pelesenk. Nevruz mesajlarında var. ‘Terörle mücadale, siyasetle müzakere’ slogan haline geldi. Öcalan çağrısı tamam peki buna karşılık AKP hükümeti ne yapacak?
PKK’nın talebi o ‘10 madde’ nasıl karşılanacak? 10 emir de diyebilirsiniz. Geri adım yok çünkü. Maddelerin hiçbiri somut değil. İlk madde şu: ‘Demokratik siyaset tanımı ve içeriği...’. Ne demek? Bir yasa veya anayasa maddesine nasıl dönüşecek? Yüzde 10 barajı veya başkanlık sistemi demokratik siyasetin neresine düşünüyor?
Meclis’te görüşülmekte olan ‘güvenlik paketinin’ akıbeti ne olacak? Sıkıyönetim kanunlarını andıran maddelerin PKK ve HDP’yi hedeflediği sır değil. Genel Kurul’da HDP milletvekillerinin sert muhalefeti var. Paket ‘ortak açıklamadan’ sonra revize edilecek mi?
İkinci madde de ilginç: ‘Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması.’ O kadar geniş ki... Bunun içine her şeyi koyabilirsiniz. Özerkliği de, bağımsızlığı da. Yerel boyuttan kastın Güneydoğu Bölgesi olduğu açık.
Son madde şu: ‘Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa...’. AKP’nin yeni anayasadan tek muradının ‘başkanlık sistemi’ olduğunu bilmeyen yok. AKP’nin olmazsa olmazı. HDP’nin özerkliğe, kimlik ve vatandaşlık tanımına kadar uzanan talepleriyle AKP’nin başkanlık sistemi nasıl örtüşecek? Anlayacağınız soru işareti çok.
Ortak açıklama irade beyanı dolayısıyla bir adım. Ancak ‘silahlara veda’ hiç de kolay değil. Ayrıca kâğıt üzerinde değil, sahada görmek lazım. Gene de bir umut. Top ne kadar sağlam? Patlak topla bu maç bitmez çünkü.