« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Mar

2015

3 numara

Gültekin Avcı 01 Ocak 1970

Gazeteci Hidayet Karaca bir dizi senaryosundan (Tek Türkiye) 2,5 aydır tutuklu.

Hem de illegal ve sahtecilik ürünü 3 ses kaydına dayanıyor hâkimler.
Yani suç işlemeye devam ediyorlar.

Soruşturma konusu dizi bölümleri 2009’da yayınlanmış.

Ama illegal ve sahtecilik ürünü ses kayıtları 2013 tarihli.

Yani Sulh hâkimleri “suç”un 2009’da işlendiğini ama iddia ettikleri bu suçu işleme kararının 2013’te alındığını kabul ediyorlar.

Mesela 2009’da bir kitap yazıyorsunuz ve yayınlanıyor.

Ama bu kitabı yazmaya 2013’te karar vermişsiniz.

Gülmeyin gerçekten böyle.

Şimdi de Fethullah Gülen, Emre Uslu ve beni “silahlı terör örgütü yöneticisi” ilan etmişler.

2011’deki büyükelçiler toplantısında “Cemaati 1 savcı 3 polisle terör örgütü ilan ederim” diyen Erdoğan, kendince Gülen’i ve camiayı terör örgütü ilan ettiğini sanıyor.

Kahkahalarla gülüyorum bu acizliklerine.

Hukuk ve istihbaratı Türkiye’ye öğreten tüm demokratik dünya Hizmet Camiası’nda “terör ve casusluğu” göremiyor, bir tek bu zorbalar görüyor.

Akılları sıra bu soruşturmayı ana dava yapacaklar.

Sanırım bugüne kadar yapılan ve yapılacak tüm soruşturmaları bu soruşturmayla birleştirecekler.

İlk defa silahlı terör örgütü sayıklamalarıyla örgüt adı koymuşlar.

101 şikâyetçi arasında Erdoğan, Davutoğlu ve Fidan varmış.

İlk kez paralel devlet yapılanması tabirleri kullanılıyormuş.

Bendenize 3 numarayı layık görmüşler.

Sebebi neymiş?

İstihbarat, İran ve Mut’a konularında köşe yazıları yazmışım.

İran’a düşmanlık üretmişim.

Yine yazacağım kuşkunuz olmasın

Benim silahlı terör eylemlerim bu köşe yazılarıymış.

Bu suçlamaları bana yönelten İran Devrim Muhafızları veya Tahran savcısı olması gerekirdi.

2013 yılında 4 adet, 2014 yılında ise 3 adet yazım varmış.

2013 Eylül ve Ekim aylarında “sözde Tevhid-Selam Kudüs Ordusu terör örgütü soruşturmasıyla ilgili hiçbir bilgi yokmuş.”

Oysa DGM Savcısı Hamza Keleş’in 2000’de hazırladığı ve parçalarla 2014’e kadar devam eden iddianame ve mahkemelerin yargılamaları var.

Mut’a nikâhı konusu ise İran mollalık rejiminin en belirgin yönlerinden biri.

Bu konuda basında çıkan, yayınlanan haber ve kitaplar var.

Mut’a nikâhının İran devrim ve istihbaratındaki rolü ile ilgili internet siteleri var.

Yargıtay 2002, 2006 ve 2014’te Tevhid-Selam Kudüs Ordusu’nun silahlı terör örgütü olduğunu 3 kez tescil edip mahkûm etmiş.

Şu halde Tevhid-Selam Kudüs Ordusu terör örgütüne “sözde” demek sahtekârlıktır.

Rahatsızlığınızı bilebilseydim yüzlerce Tevhid-Selam yazısı yazardım.
Ben gazeteciyim.

Yine yazacağım kuşkunuz olmasın.

Şu an Türk basın ve medyasında yıllarca Cumhuriyet Savcılığı yapmış tek gazeteci de sanırım benim.

Ceza hukukunun sahası olan bu tür eylem ve karanlık ilişkilere dair yazıları ben yazmayacağım da kim yazacak?

Hangi yazıları yazacağımı veya nasıl yazacağımı size mi soracağım?
Memleketle ilgili tüm güncel konular bir gazeteci olarak beni direkt ilgilendirir.

Bu benim işim.

Ne yapsalar korkutamayacaklar

İstihbarat ve derin ilişkiler temalı onca kitap yazdım.

İlk kitabımın adı “İstihbarat teknikleri, aktörleri, örgütleri ve açmazları”dır. 2004 yılında yayınlandı.

Sonra 2006’da yayınlanan “Karanlık İlişkiler” kitabımla devam ettim bu konularda kitap yazmaya.

2007-2008’de yayınlanan “Seçilmiş Terör” adlı kitabımda Tevhid-Selam Grubu’nu onlarca kere ifade ettim.

O kitabımda aydınlara yönelik cinayetlerde fail olabilecek dış istihbarat servisleri arasında CIA ve MOSSAD’ı saymama rağmen İran-Kudüs Ordusu’na ihtimal vermemiştim.

Ama Yargıtay’ca 2014’te kabul edilen delil ve bağlantılar kesin hüküm niteliği alınca fail örgüt olarak Tevhid-Selam Kudüs Ordusu netleşti ve kesinleşti.

Bunları kendimi savunmak için de yazdığımı sanmayın.

Bırakın hukuku akla aykırı bu hezeyanları ciddiye alıp savunma yapmak bile züldür.

Ne yapsalar korkutamayacaklar.

Tutuklarsınız diye de korkmuyorum.

Ellerinden geleni arkalarına koymasınlar.

Dürüst ve namuslu gazetecilik neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim.

Bir babanın evlatlarına bırakacağı en büyük sermaye temiz ve asil bir isimdir.

Kimileri ise evlatlarına “hırsızlar, ahlaksızlar, vatan hainleri” çığlıkları atan milyonlarca insan bırakacaklar.

Onlar düşünsün.

Ziyaret -> Toplam : 125,24 M - Bugn : 127375

ulkucudunya@ulkucudunya.com