« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Mar

2015

Kabataş sahtekârı

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

Bayrampaşa enginarı, Çengelköy hıyarı gibi değil de daha çok Salacak Canavarı’na benzeyen semt isimleriyle aynileşen bir markalaşma durumu ile karşı karşıyayız.

Kamuoyunu tam sinir uçlarından yakalayıp provoke etmeyi amaçlayan hayal ürünü olaylara “Kabataş yalanı”, bu yalanlara dört elle sarılanlara da “Kabataş sahtekârı” diyeceğiz. “Sümeyye’ye suikast” iddiasının, standart bir “Kabataş yalanı” olduğu, Umut Oran’ın Twitter’dan alıp basına verdiği DM yazışmalarıyla ispatlandı. Demek yalanın da bir tarzı ve kalıbı var: “Kabataş yalanı” yoktan üretiliyor, medya vasıtasıyla pazarlanıyor ve iktidar bu yalana sahip çıkarak üzerine siyaset inşa ediyor; sonra “ispatlayın” diye itiraz edenlere pişkin pişkin “olmadığını siz ispatlayın” karşılığını veriyor.

Evet, bu tür yalanın ayırt edici vasfı: İnanmıyorsanız olmadığını ispatlamak zorundasınız. Ses kayıtlarıyla Urla villaları skandalı kamuoyuna yansıdığı zaman Erdoğan sözlerine sahip çıkmış, sonra da “müddei iddiasını ispatla mükelleftir” prensibine sığınmıştı. Malumunuz, Kabataş olayında bu prensip işlemedi, bu olayın gerçekten vuku bulduğuna dair tek bir delil ortaya konmadı. Başörtülü bir kadın Kabataş’ta güpegündüz bebeği ile 70-100 civarında üstü çıplak, alınları bandanalı gencin tacizine uğruyor, bebeği darp ediliyor ve üzerlerine idrar yapılıyor. Yanı başında yaşlı bir adam ve kızı, sırf engel olmaya çalıştıkları için dayak yiyor. Erdoğan bugün olduğu gibi o gün de “hani tacizde esas olan kadının beyanıydı” lafına sığınarak, olayın gerçek olduğunu öne sürüyordu.

Koca devlet bu olaya dair tek bir şahit, tek bir görüntü kaydı bulamadı. O gün orada bulundukları GSM kayıtlarından tespit edilen insanların ifadelerine başvuruldu. Bir şeyin mevcut olmadığını nasıl ispatlayacaksınız? Bu olayda Vallahi ispatlandı. “Kabataş olayının gerçekte hiç olmadığı”, o gün o hanımefendinin hareketlerini yansıtan görüntülerle bütünüyle kanıtlandı. Tekrarlayalım, Kabataş olayının yalan olduğu, böyle bir olayın varid olduğuna dair bir delil olmadığı için değil, yokluğunu gösteren kesin delil bulunduğu için ispatlanmış durumda. Tıpkı Umut Oran’ın “Sümeyye suikastı” yazışmalarının olmadığını, delille ispatlaması gibi.

Üstelik bu olay basit ve sıradan bir olay değil. Toplum devlet ve medya gücü ile resmen kandırıldı. “Başörtülü bir kadın tacize uğradı” kampanyası ile, Gezi olaylarının mahiyeti ve istikameti değiştirildi. Bu sahtekârlıkla toplumu yüzleştirip sahipleri maşerî vicdanda mahkûm olmadığı takdirde “Sümeyye suikastı” gibi, yeni “Kabataş yalanları”na esir olmaya devam ederiz. Birilerini yargılamıyorum, gerçeği öğrenme ve toplumu bilgilendirme hakkımı savunuyorum. Gezi eylemlerinde “Kabataş yalanı” ile aldatılanlardan biri de benim. Başta sempati ile yaklaştığım ve Hükümet’i “kötü yönetişim örneği” göstermekle eleştirdiğim bu olaylar hakkındaki yargımı bu “yalan” değiştirmişti.

Bu yalana hâlâ talimatla kulp aramak, kalem haysiyeti adına üzüntü verici bir durum. Sürüdeki koyunlar benzer seslerle gürültü çıkarttıkları zaman ortaya aslan sesi çıkmadığı gibi, aynı başlıkla yazı yazınca yalanlar gerçeğe dönüşmüyor. İktidar himayesi de yetmiyor. Devletin zirvesinde aynı yalana ve sahtekârlığa sahip çıkmak da durumu değiştirmiyor. Kendi ürettikleri Kabataş bataklığında kıvrananlar daha çok çamura-pisliğe bulanıyor.

Kabataş yalanı, mide bulandırıcı bir başörtüsü istismarıydı. Erdoğan’ın ve onun gibi Kabataş yalanına sarılanların derdi başörtüsü mü? Bu ülkede başörtülü hanımların önemlice bir kısmına “virüs”, “haşhaşî”, “alçak” diye hakaret etmek, “Kabataş yalanı”ndaki iddialardan katbekat daha ürkütücü tacizler değil mi? Doğrudan Cumhurbaşkanı, başörtülü kızların dünyasını karartmıyor mu? Hani nerede başörtüsü?

“Kabataş olayı gerçek olmayabilir; ancak benzer çok olay yaşandı” diye talimatla durumu kurtarmaya çalışanlar, Cumhurbaşkanı’nın bugün hâlâ “bir anne, çocuğu ile Kabataş’ta tacize uğradı” ısrarına ne diyorlar? Kabataş’ta tacize uğrayan bu milletin vicdanıydı. Tacizcilerden hesap sormak hepimizin hakkı. Üstelik devlet ve iktidar himayesinde korunan tacizcilere karşı dilimiz yine de çok nezih.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 17520

ulkucudunya@ulkucudunya.com