İbret alınsa tarih tekerrür eder mi?
Faruk Mercan 01 Ocak 1970
2011 yılının Haziran ayı…
12 Haziran 2011 seçimlerinin üzerinden iki gün geçmiş…
14 Haziran 2011 günü, Abdullah Öcalan “Devlet Heyeti” adını verdiği kişilerle İmralı’da görüşüyor.
Gelen devlet görevlilerine “Kürt meselesinin demokratik anayasal çözümü” adını verdiği taleplerini bir daha sıralayan Öcalan ertesi gün yani 15 Haziran 2011 günü, bu sefer İmralı’ya gelen avukatları ile görüşüyor. Avukatlarının 15 Haziran 2011 tarihli görüşme notlarına göre Öcalan şunu söylüyor: “Devlet heyeti Kürt meselesine anayasal çözüm tekliflerime olumlu bir tavır sergiliyor.”
Yine avukatlarının tuttuğu görüşme notlarına göre Öcalan o gün şunları söylüyor:
“Kürt meselesinin demokratik anayasal çözümü her zamankinden daha güçlü bir zemine sahip. Şartlar her zamankinden daha müsait... Bu sebeple, şimdilik devrimci halk savaşını esas almıyoruz. Biz Kürt meselesinin demokratik anayasal çözümünü esas alıyoruz…”
Öcalan’ın “olmayacak” dediği devrimci savaş
Tarihlere dikkat edin… 2008 yılı sonlarında başlamış olan “Oslo süreci”nde henüz masa devrilmemiş… Hatta hükümet Öcalan’ın talep ettiği her partiden eşit üye katılımıyla Meclis’te bir “Anayasa komisyonu”kurulması için hemen çalışma başlatmış.
Ama, Öcalan’ın İmralı’da “Devlet Heyeti” ile yaptığı görüşmeden sadece bir ay sonra 14 Temmuz 2011 günü Silvan’da 13 askeri şehit eden saldırı gerçekleşti. Böylece tam 2,5 yıl süren “Oslo süreci” bitmiş oldu ve PKK“devrimci savaş” adını verdiği saldırıları başlattı. 2012’yi de “Final yılı”ilan etti Kandil… 2011 yılı Temmuz ayından 2012 yılı sonlarına kadar çok yoğun terör saldırıları gerçekleşti.
En büyük endişem tıpkı 2011 seçimleri öncesinde olduğu gibi yine İmralı’daÖcalan ile yapılan görüşmelerle ortaya konulan “vaatler listesi”nin bu sefer 7 Haziran seçimlerine malzeme yapılması… Bugün görüşme masasında olan taleplerin tamamı Öcalan’ın 15 Ağustos 2009 tarihinde hükümete verdiği 156 sayfalık “yol haritası”nda olan konular… Aradan neredeyse 6 yıl geçmiş…
Bunu bir kenara bırakalım… Öcalan zaten 21 Mart 2013 günü Diyarbakır’da Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan tarafından okunan çağrısında “Silah devri bitmiştir, artık siyaset konuşacak” dememiş miydi?.. Peki aradan geçen 2 koca yıl boyunca ne oldu?
İki yeni komisyon, peki sonra?..
Öcalan’ın talep ettiği “Anayasa Komisyonu” onun isteği doğrultusunda her partiden üçer üyenin katılımıyla ve “Anayasa Uzlaşma Komisyonu”ismiyle kuruldu ama 2 yıl sonra dağıldı. Bir de yine Öcalan’ın istediği 63kişilik “Akil İnsanlar Heyeti” oluşturuldu. Bu heyet de somut hiçbir sonuç doğurmadan dağıldı hatta Prof. Baskın Oran ve Prof. Deniz Ülke Arıboğan gibi bazı üyeler istifa etti.
Şimdi Öcalan 2 yeni komisyon kurulmasını istiyor. Bunlardan birincisi Meclis’te kurulacak olan “Hakikatleri Araştırma Komisyonu…” Bu komisyonun 1990’lardaki faili meçhul cinayetleri ve köy boşaltmalarını araştırmasını istiyor Öcalan… Kurulmasını istediği ikinci komisyon,“İzleme Komisyonu” veya “Üçüncü Göz Komisyonu” adı verilecek olan sivillerden oluşan bir heyet… Bunlar hem İmralı’da Öcalan ile görüşecek hem de İmralı-Ankara-Kandil hattındaki görüşmeleri denetleyecek…
Peki sonra ne olacak?.. Filmi biraz geriye saralım ve 2011 seçimleri öncesine gidelim… Tıpkı 2011 seçimleri öncesinde olduğu gibi hükümetin ve sarayın hedefi Güney Doğu’da bir kalkışma ve terör dalgası olmadan 7 Haziran seçimlerini atlatmak…
Seçim öncesi veya sonrası büyük ihtimalle Öcalan’ın istediği bu 2 komisyon oluşturulacak… Sonra?.. Endişemi tekrarlayayım… Türkiye’nin siyasete bir kere daha malzeme yapılan Kürt meselesinin ağır tablosuyla çok daha feci bir şekilde yeniden karşılaşması… Keşke ibret alınsa ve tarih tekerrür etmese…