Apo’nun 10 maddesi
Gültekin Avcı 01 Ocak 1970
Öcalan’ın 10 maddesinde kullanılan ifadeler oldukça dikkatli seçilmiş.
İfade şeklinde kullanılan üslup sürecin ilerlediği noktayı gizliyor.
İfade tarzı gerçeği gizleyince de çözüm sürecinde Türkiye lehinde bir aşamaya varıldığı ve çözüm sürecinin başarıyla ilerlediği görüntüsü ortaya çıkıyor.
Süleyman Şah örneğinde vatan toprağını terk edip de bu hezimeti büyük bir stratejik başarı olarak takdim etme rezaleti gibi.
Oysa 10 maddede kullanılan ifadelerin ardında yatan hedefler/mutabakatlar tüm çıplaklığıyla belirtilse, AKP oluşacak kamuoyu tepkisinin altında kalır.
Seçimlerde çok kan kaybeder.
Öcalan’ın silah bırakma çağrısına karşı KCK ise "hükümet sorumluluklarını yerine getirirse biz de getiririz" diyor.
KCK’nın hükümetten beklediği sorumluluklar nedir?
Kritik maddelere ve altında yatan gerçeklere bakalım:
1- “Demokratik siyasetin tanım ve içeriği”
Bu ifadeyle KCK’nın demokratik siyaset kapsamı içine alınması hedefleniyor.
Oysa Yargıtay’ın kesinleşmiş kararlarıyla bünyesinde PKK bulunan KCK’nın silahlı terör örgütü olduğu ortada.
Nitekim Öcalan da görüşme notlarında "KCK silahlı bir yapıdır, illegal olduğunu bilir ona göre hareket eder” demişti.
2- “Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması.”
Burada sınırları PKK tarafından çizilen bölgede özerkliğin ilan edilmesi ifade ediliyor.
“Ulusal ve yerel boyut”un PKK’daki karşılığı özerkliktir.
Bu da örgütün bağımsızlığa giden yoldaki ilk durağıdır.
3- “Çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı.”
Bu ifadeyle PKK’nın silahlı gücünü korunması ve bunun Türkiye tarafından kabullenilmesi ifade ediliyor.
Buna göre PKK silahlı mevcudiyetini koruyacak.
İlk aşamada Türkiye’de kurulacak “özerk PKK bölgesi”nde bölgenin silahlı güvenlik gücü silahlı PKK teröristleri olacak.
PKK’nın silah bırakmayacağını Apo biliyor
Bu maddeyle PKK kırsaldaki silahlı varlığını şehirlerde legal ve resmi bir şekilde sürdürme gayesini ortaya koyuyor.
Ve bu madde içinde Öcalan’ın hapis durumunun nasıl çözüleceği hususu da yer alıyor.
Dikkat edin bu şartlar hükümetçe kabul edilirse, PKK silah bırakmıyor ama“özerk PKK bölgesi”nin silahlı kuvvetleri oluyor.
Bu şartlar kabul edilirse ve PKK’ya silahlı yapısıyla Türkiye topraklarında yurt kurulursa, HAK-PAR’lı Kürtler ne olacak?
HÜDA PAR’lı veya Rızgari çizgisinden gelen Kürtler ne olacak?
Öcalan’ın silahları bırakma gayesiyle PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongre toplamaya çağırması, havuz ve havuz kenarı kanallarda olumlu ve iyiniyetli bir adım olarak lanse ediliyor.
Böyle bir çağrı kuşkusuz olumlu.
Ama etkili veya gerçek olup olmadığı yolunda ciddi tereddütlerim var.
Öncelikle Öcalan’ın bu çağrısı yeni değil.
PKK’nın silah bırakmayacağını Apo da biliyor.
Zaten 10 madde içinde “çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı” başlığı PKK’nın silahlı varlığını koruyacak.
“Öcalan’ın etkisi sadece tabandadır”
Bu çağrı PKK için değil sadece hükümetin seçimlerde başarı kazanması ve PKK’nın hedefi doğrultusunda ilerlemesine destek olması için.
Ayrıca PKK muhtelif zamanlarda yaptığı kongreleri zaten bahar döneminde yapıyor.
Dolayısıyla Öcalan’ın “kongre çağrısı” için PKK’nın zaten kongre toplayacağı bahar aylarını seçmesi hâlâ örgüt üzerinde rakipsiz bir liderliğe sahip olduğu imajını yansıtma çabası olarak görünüyor.
AKP ise Öcalan’a bu çağrıyı yaptırmakla kamuoyu nezdinde Apo’ya “iyi niyet ve samimiyet” portresi çizerek, etkili ve doğru muhatapla süreci yürüttüğü algısı oluşturma peşinde.
Oysa PKK Reşadiye saldırısını yapıp askerlerimizi şehit ettiğinde Apo;"Tokat (Reşadiye saldırısı) benim aklımın köşesinden geçmezdi; bu Duran (Kalkan) ne yapmak istiyor, anlamış değilim" demişti.
Devam edelim.
PKK, MİT’le görüşmelerde “mutabakat tamam” diyen Öcalan’a rağmen Silvan saldırısını gerçekleştirdi.
Bu serencamda Cemil Bayık Öcalan'a "Seni kandırıyorlar" dedi.
Geçen yıl Apo’nun “silahlı kadrolar sınır dışına çekilsin” talimatına rağmen örgüt sınır dışına çekilmedi.
Barzani "Öcalan'ın örgüt üzerinde hâlâ etkisi olduğu kanaatindeyim. Ama iş pratiğe (çatışmaya) dökülünce ne olur bilemem" demişti.
Kemal Burkay'ın "Öcalan'ın etkisi sadece tabandadır" ifadesini de unutmamalı.