« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Halim Kaya

03 Eyl

2024

TEŞKİLAT

03 Eylül 2024

Her şeyden önce Mahmut Metin Kaplan Ağabeye Allahtan rahmet diliyorum. Allah mekânını cennet eylesin. Mahmut Metin Kaplan Ağabeyin en son vefat etmeden önce yayına hazır ettiği “Teşkilat” adlı kitabından önce basılmış “Teşkilat ve İdare”, “Ülkücü Dünya Görüşü”, “Ülkücü Dünya Görüşü 2”, “Matruşka/Kurşun Adres Sormaz”, “Corps/Sarı-Kırmız-Yeşil”, “Desise/Abdi İpekçi Suikastı”, “Fent/Orgeneral Eşref Bitlis Suikastı”, “Başbuğ Türkeş” kitaplarını alıp okumuş, sözlü olarak da kendisiyle kitapları üzerlerinde muhabbetler etmiştik. Vefatından hemen sonra Yusuf Yılmaz Araç ve Nurullah Kaplan tarafından yazmış olduğu günlük gazete yazılarından yola çıkarak hazırladıkları “Ocak Yazıları” adlı kitabını da okuma fırsatımız olmuş, “Başbuğ Türkeş” adlı kitabı ile “Ocak Yazıları” adlı kitapları hakkında birer değerlendirme yazısı hazırlayarak göndermiş “Başbuğ Türkeş” adlı kitabına yazdığımız değerlendirme yazısını Nurullah Kaplan ile birlikte sahibi olduğu “Ülkücü Dünya Görüşü” internet sitesinde bizzat kendisi yayınlamış, “Ocak Yazıları” adlı kitabına yazdığımız yazıyı da ondan sonra sitenin yayın hayatını sürdüren Nurullah Kaplan tarafından yayınlanmıştı.
Mahmut Metin Kaplan’ın ilk eseri olan “Teşkilat ve İdare” adlı kitabı Nazif Güngör ile birlikte sahibi oldukları “Burçak Limited Şirkete” kitap kırtasiye işletmesi adına 1992 tarihinde İstanbul’da Ertu Matbaasında yaptırılmış olup 256 sayfadır.
“Teşkilat ve İdare” idarenin geliştirilmiş, genişletilmiş versiyonu olduğunu düşündüğüm “Teşkilat” Nisan 20224 tarihinde İstanbul’da Bilge Kültür Sanat tarafından 1. baskısı yapılmış olup 600 sayfadır. “Teşkilat ve İdare” kitabı basılırken, kitabın doğum tarihi mesabesinde olan ve böylelikle herkesin varlığından haberdar olabileceği yayın literatürüne kaydı yapılmamış, yani kısaca Kültür Bakanlığından hiçbir kayıt alınmamıştır. Dolayısıyla da kitap sadece elinde basılı nüshası bulunanlar tarafından bilinen bir kitap olarak kalmıştır. “Teşkilat” ise basılırken Kültür Bakanlığından ISBN:978-625-8274-69-1 kayıt numarasını alarak tabiri caizse doğduğunu ve hayatta olduğunu belgelemiştir. “Teşkilat” her ne kadar bana “Teşkilat ve İdare” adlı kitabın devamı geliştirilmişi, genişletilmişi olarak gelse de sayfa hacmi ve muhteva bakımında tamamen yeni bir kitaptır diyebiliriz. “Teşkilat” kitabının basılmasında Mahmut Metin Kaplan’ın iki cihan dostu Efendi Barutçu’nun büyük emeği olduğu anlaşılıyor. Emeği geçenlerden ve bir hatıranın yaşatılmasında vesile olanlardan Allah razı olsun.
“Teşkilat ve İdare” kitabında ülkücü hareketin mücadele eden mensuplarından ve ailelerinden bahseden ithaf kısmını “Teşkilat” kitabının diğer yerlerinde olduğu gibi genişleterek “Teşkilat” kitabının ithaf kısmına olduğu gibi almış ve “Ne Amerika, Ne Rusya, Ne Çin, Her şey Türk için, Türk’e göre, Türk Tarafından” şeklindeki 12 Eylül ihtilalinden önceki yılların meşhur sloganını ekleyerek sanki ülkücü hareketin geçmişine gönderme yaparak mücadele cephesine dikkat çekmek istemiş. Yine bu ithaf kısmından görüyoruz ki kitabın geliştirilmiş bu yeni versiyonunun hazırlanmasını oğlu Ahmedyesevi istemiş. Bu isteğiyle genç bir ülkücü olarak böyle kıymetli bir eserin neşvünema bulmasında ve bizleri onun fikri ürünlerinden mahrum kalmaktan korumuş olmasından dolayı kendisine şükranlarımı sunuyorum.
Mahmut Metin Kaplan Ağabeyi çok severdim. Onun da bizi sevdiğini tahmin ediyorum. “Teşkilat ve İdare” kitabı çıkınca Bursa İnegöl Çarşısındaki işyeri olan “Burçak Kitap Kırtasiye” dükkânına uğramış ve almıştım. O da sanki bugünlere bir hatıra olsun diye 3.6.1992 tarihinde “Can Dost Halim Kaya’ya en derin ve engin muhabbet ve hürmetlerimle…” diyerek imzalamıştı. Benim için kendisinden kalan ölümsüz bir hatıra.
“Teşkilat ve İdare” kitabında “İçindekiler” kısmı “Önsöz Yerine İslam’da Teşkilatlanmak ve Reislik” kısmından sonra konulmuş. “Kitabın Hikâyesi” kısmından sonra kitap iki kısma ayrılmış. “Birinci Kısım”; “Teşkilat Giriş”, “Birinci Bölüm: Teşkilat Nedir?”, “İkinci Bölüm: Teşkilat Yapısı Nedir?”, “Üçüncü Bölüm: Teşkilat Kurmanın Veya Teşkilata Kayılmanın Sebepleri Nelerdir?”, “Dördüncü Bölüm Kaç Çeşit Teşkilat Vardır?” başlık ve bölümlerinden oluşmakta, “İkinci Kısım” ise; “Teşkilatın Unsurları”, “Birinci Bölüm: Gaye”, “İkinci Bölüm: İnsan”, “Üçüncü Bölüm: Vasıta” “Dördüncü Bölüm: Yer”, “Beşinci Bölüm: Zaman”, “Altıncı Bölüm: Sosyal Sistem”, ve “Seçilmiş Kaynaklar” başlıklarından ve bölümlerinden oluşmaktadır.
“Teşkilat” kitabı Mahmut Metin Kaplan’ın hayatı hakkında bilgi veren “M. Metin Kaplan” balıklı kısa bir özgeçmiş kısmından sonra “İçindekiler” ile kitaba başlıyor. Kitap “Sunuş-Önsöz Yerine: İslam’da Teşkilatlanmak ve Reislik” ile başlamakta “Teşkilat” giriş bölümünden sonra “1.Bölüm: Teşkilat nedir?”, “2. Bölüm: Teşkilatın Tarifi”, “3. Bölüm: Teşkilat neden Kurulur”, “4.Bölüm: Teşkilatın Çeşitleri”, araya bir ek konulmuş “Ek: Teşkilatın Unsurları”, “5.Bölüm: Gaye”, bu beş bölümden sonra “İnsan” başlıklı bir bölüm konulmuş ve bu “İnsan” adlı bölüm de kendi içinde “1. İnsanı Tanımak”, “2.İlimler Açısından İnsanın Temel Özellikleri”, “3.İslam’a Göre İnsan”, “4. İslam’a Göre İnsan’ın Nitelikleri”, “5.İslam’a Göre İnsanın Psikolojisi”, “6. İnsan Tipleri”, “7.Kadro”, “8.İnsanın İhtiyaçları”, “9.Fert Ve Grup”, “10.Gaye-Fert-Teikilat”, “11.Bölüm: Vasıta”, “12. Bölüm: Yer”, “13. Bölüm: Zaman”, “14. Son Söz Yerine Teşkilat” başlıklarından oluşmaktadır.
“Teşkilat ve İdare” ve “Teşkilat” kitaplarının “İçindekiler” kısımlarındaki başlık ve bölümlerden anlaşılacağı üzere yeni kitap olan “Teşkilat”ta konuların anlatımındaki genişletme ve değişimlerin yanı sıra bazı başlıklar çıkarılmış, bazı başlıkların ismi değiştirilmiş, bazı başlıklar kitap bölümü olmaktan çıkarılıp sadece açıklama yapılan, bilgi verilen bir ara başlık olarak alınmıştır.
“Teşkilat” kitabının “İçindekiler” kısmında “Bölüm”lerin numaralandırılmasında sehven olduğu anlaşılan bir hata yapılmış, ayrıca “Önsöz Yerine” 9. Sayfada başlamasına rağmen “İçindekiler”de 7. Sayfadan itibaren başladığı yazmakta,10 sayfada biterken 23 sayfada bittiği yazılmıştır. Otomatikman ilk düğme yanlış iliklenince “Teşkilat” kısmı da 27. sayfada başlamış gösterilirken kitapta 11. sayfada başladığı görülmektedir. Diğer sayfalarda da kitabın sonuna kadar 16 sayfalık bir kayma var. Sanki içindekiler kısmı kitabın mevcut sayfa sayısına ve muhtevasına göre hazırlanmamış gibi. “İçindekiler” sıralanırken ilk başlarda bazı başlıklarına sayfa numarası yazmışken “İslam’a Göre İslam Psikolojisi” kısmına (291) sayfa numarası verilmiş ancak bundan sonra alt başlıklardan başlayarak kitabın sonuna kadar olan başlıklara sayfa numarası verilmemiş.
Her iki kitapta “İçindekiler” kısmının “Önsöz Yerine” kısmından önce veya sonra verilmesi dışında Sunuş-Önsöz Yerine: İslam’da Teşkilatlanmak ve Reislik” bölümünde tek değişiklik önceki kitapta “sunî organizasyon” olarak verilen ifadenin yeni kitapta “sunî/yapay/organizasyon” olarak düzenlenmiş olmasıdır.
İslam başıboşluktan ve dağınıklıktan nefret eder diyen Mahmut Metin Kaplan “İki mü’min, [bir] yolculuğa çıksa, derhal iş bölümü yapmak, aralarından birini ‘reis’ seçmek zorundadırlar.” (S.9) diyerek iki Cihan Güneşi Fahri Âlem Hz. Muhammed Mustafa Efendimizin bir hadisine işaret ederek “nerede gerçek Müslümanlar varsa” bu Resul emrine uyarak birbirlerine kenetlendiğini, kenetlenmesi gerektiğini ifade etmektedir.
Yine “İslam’da ‘Kadrolaşmak’ demek, küçük küçük liderler etrafında toplanarak bir diğerinden habersiz olmak demek değildir.” (S:9) diyerek bölünmenin kadrolaşma olmadığına ve mensupların sayısının artması manasında çoğalmak manasına gelmediği gibi bir tehlikeye dikkat çekmiştir. Kanaatim odur ki “Kadrolaşmak” demek ‘iş bölümü yapmış bir organizasyonu yönetecek, organizasyon departmanlarının gerektirdiği yeteneklerin kazandırıldığı yeterli sayıda liyakatli ve samimi elemanların yetiştirilmesi’ olması gerektir. Bu manada bir “kadrolaşma” da bölünmek ise yöneticilerin yetişmiş olduğu alanlar itibarıyla parçalanması demek olacağından, bölünen parçalardan her birini organizasyon bazındaki liyakatli kadro elemanlarının yetersizliğine mahkûm etmek olacaktır. Mahmut Metin Kaplan “İslam’da ‘reislik müessesi’, mü’minleri, kendi hırs ve emelleri içinde dilim dilim bölmek değil, kademe kademe bir diğerine bağlayarak ‘bütün’ meydana getirebilmektir.” (S.9-10) kadroların bütünlüğünün sağlanması sorumluluğunu reise vermektedir. Ve “Bir mü’min, ‘reis’ olmakla âdeta kendini feda etmiş olur. Şahsını düşünmez duruma gelir, mesuliyeti ve çilesi artar. Gerçekten rahatı ve huzurunu düşünenler, bu işe tâlip olmamalıdır.” (S.10) ifadeleriyle de reisin nasıl olması gerektiğini ifade etmekte peşi sıra da Seyit Ahmet Arvasi’nin Türk İslam Ülküsü Kitabından aldığı İmam Gazali’nin Kimyayı sadet kitabında anlatılan (S.10) bir reislik kıssasıyla reisin tebaasının hamalı, bekçisi, hizmetkârı olduğunu ancak efendisi olmadığını ifade etmektedir.
“Teşkilat” kitabına almadığı ancak “Teşkilat ve İdare” kitabında yayınlamış olduğu “Kitabın Hikâyesi” adlı bölümde bu konuyu yazacak uzman olmadığını fakat öğrenmek istediklerini öğrenmişken diğer insanlara da aktardığını ifade eden Mahmut Metin Kaplan “İtiraf edeyim ki, mevzu bir deryadır. Benim bu eserim ise, bu deryadan yalnız bir katredir.” (Teşkilat ve İdare, S:11) diyerek ‘Teşkilat’ mevzunu çok geniş olduğunu, Ülkücü gençlere tavsiye edilebilecek bir kitabın olmadığını, Merhum Necdet Sevinç’in “Ülkücüye Notlar” kitabının bir nebze bu konuyu ele aldığını “Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü yayınları hariç tutulursa, Türkiye’de, teşkilat ve idare konusunda ne bir eser, ne de ciddi bir etüd mevcuttur…” (Teşkilat ve İdare, S:12) diyerek konuya ülkücük dışında da ele atılmadığını dile getirir. “Teşkilat ve İdare” konusunu yazdığı bu kitabı için “Beni teselli eden, bu baskının son baskı olmayacağı ümididir.” (Teşkilat ve İdare, S:11) öngörüsü kendisi sağ iken gerçeklemiş olsa da arkadaş ve dostları bu öngörüsünü “Teşkilat” kitabını bastırarak gerçekleştirmişler ve onu öngörüsünde haklı çıkarmışlardır. Günümüzde konuyu anlatan pek kitap olmadığını söylemesine rağmen “Hâlbuki Türk İslam fikir tarihinde “Siyasetname”ler çok önemli yer tutar. “Siyasetname”ler halifelere, sultanlara, emirlere, meliklere idaresi ile mükellef oldukları halka nasıl davranacaklarını anlatan değerli kitaplardır.” (Teşkilat ve İdare, S:13) diyerek siyasetnameleri “Teşkilat ve İdare” kitapları olarak tarihte mevcut olan ancak genel olarak yaşatamadığımız, kopmuş günümüze aktarılamamış mazide kalan bir birikim olduğun da ifade etmektedir. Nizamülmülk’ün Siyasetname’siyle birlikte on kadar siyasetname ve yazar isimi saymaktadır. Mahmut Metin Kaplan Teşkilat ve İdare konusunda müstakil kitaplar bulamayanınca “mecburen, psikoloji kitaplarını araştırdım. Sosyoloji kitaplarını karıştırdım. Sosyal psikoloji kitaplarını da okudum. Tarih, edebiyat, işletme, biyografi kitaplarından da faydalandım. İlaveten, bu konuyla uzaktan yakından ilgili olabilecek her şeyi okumaya gayret ettim. Ayrıca, kendi tecrübelerime ve müşahedelerime de yer vermeye çalıştım.” (Teşkilat ve İdare, S:15) diyerek on bir yıllık bir okuma ve arkadaşlarından bazılarının tavsiye ve önerilerini de eklersek “Teşkilat ve İdare” çok meşakkatli bir say’in ürünü olmuştur. “Teşkilat” kitabı bütün bu emeklerin üzerine vefat ettiği 20 Şubat 2022 tarihine kadar geçen zamanı da eklersek 42-43 yıllık bir süre içinde imbikten damıtılıp süzülerek ortaya konulmuş bir çalışmanın ürünü eserdir.
Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat ve İdare” kitabında “Teşkilat-Giriş” başlıklı yazısında “teşkilat” kavramının yapısını bitkiler ve camlılar üzerinden izah ederek insanların kurduğu “Teşkilat”lara getirmekte ve aile, polis ve devlet gibi beşeri teşkilatlardan yola çıkarak izah etmektedir. “Teşkilat” adlı kitabında öz olarak ilk kitaptaki ana temayı kullanmış olsa da anlatım tarzı ve şekil bakımında çok farklı bir yöntem kullanmış, içerik tamamen değişmiştir. Bu yeni kitabın “Teşkilat” başlıklı yazısında teşkilatları/örgütleri de farklı tarzlarıyla ele almıştır. Biz anlatım olarak “Teşkilat ve İdare” kitabında kullanmış olduğu anlatım tarzının “Teşkilat” kavramının sistematik yapısını izah etmekte daha başarılı olduğunu düşünüyoruz. Ancak “Teşkilat” adlı kitaptaki teşkilat/örgütlerin yapılarından kaynaklanan sınıflamalar ya da gruplandırmalarla adlandırması da farklı bir bilgi içermektedir.
“Teşkilat” adlı kitabın “Giriş” başlıklı kısmı “Teşkilat ve İdare” kitabındaki “Teşkilat-Giriş” başlıklı kısımdaki bilgileri kullanarak daha farklı bir anlatım tarzıyla, sanki sebep-sonuç ilişkisiyle konuyu açıklamış yeni bilgiler ve her farklı mevzudan bahseden paragrafa iç başlıklar koyarak tamamen farklı bir yazıya dönüştürülmüştür.
“Teşkilat” kitabındaki “Teşkilat nedir?” Bölümünde hiçbir bilgi “Teşkilat ve İdare” kitabındaki “Teşkilat nedir?” bölümünden alınmamıştır. Tamamen yeni ve orijinaldir ancak başlıkları ortaktır. İnsanın tabiatı icabı birlikte yaşama ihtiyacının gıda temin edilmesinden başlayarak savunmaya kadar ancak ortak yapılabilecek işler olması (S:29), insanın bu işlere zaman, güç ve takat bakımından tek başına yetişmesinin mümkün olmadığı(S.30) kendi takatini aşan işlerde “kendi cinsinden olan kişilerle yardımlaşması” (S.31) gerektiği “Bireyin gerekli yetenek, kuvvet, zaman ve dayanıklılığa sahip olmadığından kendi ihtiyaçlarını karşılamada başkalarına muhtaç” (S.31) olmasının teşkilatlanma fikrini doğurduğu ifade etmektedir. Teşkilatlarında da en büyük örgüt birimi olarak toplumdan sonra devlet ve küçülerek içi içe geçmiş siyasi partiler, dini kurumlar belediye meclisleri gibi büyükten küçüğe organizasyonlardan oluşur. (S.31) Mahmut Metin Kaplan anlattıklarından yola çıkarak Edgar H. Schein’in tarifinden hareketle “Örgüt, iş bölümü, fonksiyonların belirlenmesi, yetki ile sorumluluğun basamaklandırılması yoluyla, açıkça belirlenmiş, ortak bir amacın gerçekleştirilmesi için belli sayıdaki kişilerin faaliyetlerinin akılcı bir biçimde koordine edilmesini ifade eder.” (S.34) teşkilatı tarif etmiştir.
“Teşkilat ve İdare” kitabındaki “Teşkilat Nedir?” başlıklı bölümde Bertrand Russel’ın “İktidar” adlı kitabından aldığı tarif ile “Bir teşkilat, müşterek gayelere yönelmiş fiiller dolayısıyla bir araya gelmiş insanlar takımıdır. Teşkilat, klüpler gibi, gönüllüler tarafından kurulmuş olabilir; bir aile veya klan gibi, tabi bir biyolojik grup olabilir; bir devlet gibi cebri olabilir; veya bir demiryolu şirketi gibi, çetrefil bir karışım olabilir. Teşkilatın gayesi gizli de olabilir, açık da; şuurlu da olabilir, şuursuz da.” (Teşkilat ve İdare, S:25) sınırlarını çizmeye çalışmıştır.
“Teşkilat ve İdare” kitabında “Teşkilat” kavramının Arapça “Teşkil” kelimesinden dilimize geçtiğini ifade ederek “Bugün bazı şahıslar, çok yerde, teşkilat kelimesinin yerine “örgüt” kelimesini kullanmaktadır. Bu kelime de hemen hemen aynı manayı ifade etmekle birlikte, uydurma bir kelimedir.” (Teşkilat ve İdare, S.27) diyerek muhalefet etmektedir. Daha sonra çeşitli bilim adamlarının “teşkilat” tarifleri üzerinden hepsinin tariflerin de ortak noktalar olmasından hareket ederek kendi teşkilat kavramını “teşkilat kavramından, muayyen gaye ve gayeleri ortak gayret harcayarak gerçekleştirmek için bir araya gelen ve her birinin muayyen vazife, sorumluluk ve yetkileri bulunan kişi ve gruplar arasındaki münasebetlerin bütünü şeklinde anlamamız icap ettiği anlaşılmaktadır.” ( Teşkilat ve İdare, S.29) diyerek tarif eder.
“Teşkilat” kitabında “Teşkilat” ve “Örgüt” kavramlarının lügat manalarını ele alan (S:35) Mahmut Metin Kaplan söz konusu kelimelerin Türkçenin üç mühim sözlüğünde eşanlamlı, anlamdaş, müradif, müteradif kelimeler olarak kullandığını (S.36) ifade eder. Mahmut Metin Kaplan’da Teşkilat ve İdare Kitabını yazdığı zamandan Teşkilat kitabını yazdığı yaklaşık otuz yıllık zaman zarfında bir değişim olmuştur. Örgüt kelimesini uydurukça diyerek ilk kitabına almayan Mahmut Metin Kaplan ikinci kitabı Teşkilatta “Örgüt” kelimesini lügat manası ve tarifleri ile ele almıştır. Bu ele alış da toplumdaki dönüşüme bağlı bir değişimdir. Yine de “Örgüt” kelimesine sözlük sahibi İlhan Ayverdi’nin “Türkçede fiilden isim yapan –güt eki olmadığı gibi örmek fiilinin de böyle bir anlamı yoktur.” (S.35) tespitini alarak “Örgüt” kelimesinin yanlış türetilmiş bir uydurma kelime olduğunu ifade etmek istemiş ve “-bir itirazını da not ederek” (S.36) ifadesiyle de yazarın itirazına okurun dikkatini çekmeye çalışmıştır. Aslında Mahmut Metin Kaplan’ın ‘teşkilat’ adlı kitabı hazırlarken yararlanmış olduğu ve atıf yaptığı yazarların eserlerine bakacak olursak ‘teşkilat’ kelimesini kullanımdan kalkmış ve artık toplum ve ilgili yazarlar tarafından ‘örgüt’ kelimesinin kullanımının yaygınlaşmış olduğunu da fark ederiz. Bir nevi toplumun artık “teşkilat” kelimesini terk etmesi ve artık hiç kullanmaması onu buna mecbur etmiştir. Bundan sonra Mahmut Metin Kaplan detaylı bir şekilde örgütün tarifini ele alır ve “Örgüt (Organization), belli bir amaçla kurulmuş bir yapı içinde bir arada çalışan insan topluluğu” (S.37) olarak tanımlar. Formel ve İnformel olarak da örgütün iki ayrıldığını ifade eder. Mahmut Metin Kaplan, Bozkurt ve Aşkun’un Örgütü; “özünde belli bir grup insanın belli bir amaç yönünden güç birliği yapıp, bu birliğe gerektiğinde fiziksel araçları katıp, ilişkilerini yine belli bir yönetim temeline dayanarak düzenledikleri toplumsal sitem” (S.40) olarak tanımladığını da ifade etmektedir.
“Teşkilat ve İdare” kitabında teşkilatların süreli olduğunu ve teşkilatların daimî ve devamlı olmadığının ispatına “sosyal değişme vetiresi”nin (Teşkilat ve İdare, S.33) varlığını sebep olarak gördüğünü ve teşkilatların belli şartlar altında eriyeceklerini, bu erimenin sebebinin de “[Teşkilatların] kuruluşlarına sebep olan mesele veya ihtiyacın ortadan kalkmış olması veya üyelerinin şuurlu kararı olabilir.” (Teşkilat ve İdare, S.33) şeklinde ifade ederek teşkilat amacın gerçekleşmiş olması ya da üyelerin bilinçli bir karar alarak-işlemez hale gelmesi, başarısız olması, başka teşkilatların etkisi gibi nedenlerle- teşkilatı kapatması veya teşkilatın kuruluş amacından vazgeçmeleri olarak göstermektedir. Teşkilatların Açık, kapalı, gizli, baskın türlerinin olduğunu ifade eden Mahmut Metin Kaplan, teşkilatların unsurlarını da; Muayyen gayeler, Sosyal sistem, İş bölümü, Hiyerarşi ve koordinasyon olarak tespit etmektedir (Teşkilat ve İdare, S.35). En sonunda Mahmut Metin Kaplan teşkilatın şu kendi tarifini “Teşkilat gaye, insan (en az üç kişi), vasıta, yer ve zaman unsurlarından meydana gelen sosyal sistemdir. Veya teşkilat, muayyen bir gayeyi, gayeyle mütenasip; insan (en az üç kişi), vasıta, yer ve zaman unsurları ile birleştirerek gerçekleştirmeye hizmet eden sosyal sistemdir.” (Teşkilat ve İdare, S.38) yapmaktadır.
“Teşkilat” Kitabındaki “Teşkilatların Ortak Özellikleri” (S.43) bölümünde örgütlerin büyüklük, işleyiş ve yapı bakımından birbirlerine farklılaştığını söyleyen Mahmut Metin Kaplan belirli amaçlar için kurulan örgütlerin amacının daha sonra varlığını devam ettirmeye dönüştüğünü ve “varlığını sürdürmek” sanki örgütün tek amacı olduğunu ifade etmektedir. Örgütlerin farklılıklarından olan büyüklüğün “çalışanların sayısı, işyerlerinin alansal büyüklüğü, işlemlerin çokluğu ve gelir büyüklüğü” (S.45) olduğunu ifade ettikten sonra teşkilatın “sosyal sistem” ve “sosyal yapı” içerdiğini söylemektedir.
Mahmut Metin Kaplan yeni hazırladığı “Teşkilat” kitabında ‘teşkilat’ kelimesini sadece ‘örgüt’ olarak değiştirmekle yetinmemiş “Teşkilat ve İdare” kitabında kullandığı Arapça kelimelerden müteşekkil akademik ağdalı dili de sadeleştirmiş ve güncellemiş daha çok halk diline uygun hale getirmiş, yeni kitabını akademinin sıkı şekilciliğinden kurtararak serbestleştirmiştir.
“Teşkilat ve İdare” kitabındaki konu başlıkları daha az sayıda olması dolayısıyla daha kapsamlı, daha geniş mevzuları ve daha fazla farklı konuya temas ederek ele alan özelliktedir ancak yeni hazırlanmış olan “Teşkilat” kitabındaki başlıklar adet olarak daha fazla ve çeşitlendirilmiş ve her başlık başlıkta bahsedilen isme uygun daha spesifik konuyu ele almaktadır.
“Teşkilat ve İdare” kitabındaki “Teşkilatın Yapısı” (S.39) başlığı altında yapıdan kastedilenin teşkilatın gayesini yerine getirmek için “düzenlilik, yasalılık ve beli düzen” (S.39) ilkeleri çerçevesinde kurulmuş teşkilatın hiyerarşik ve yatay düzenini, sosyal ve idari bağları ile üretim üniteleri ve hiyerarşik ve yatay pozisyondaki kişiler arasındaki münasebetleri kastedildiği anlatılmaktadır. Teşkilatın başarılı olmasını sağlayan unsurların “Kumanda Birliği, Kontrol Çevresi, Mantıki Görevlendirme, Yetki Dağılımı” (S.44) olduğunu ve kumanda birliğinin iş ve üretimde kargaşayı önlediğini, kontrol çevresinin kişinin yetki alanına tesirini ve yetki alanındaki kontrolünü artırdığını, Mantıki görevlendirme ile de iş ve kişi yetenekleri arsındaki bağa dikkat etmenin gerekliliği, Yetki dağılımının ise bir işle görevlendirilen kişiye o işi yapmak için gerekli olan ifa yetkisinin de verilmesi kastedilmektedir. “Teşkilat ve İdare”deki bu başlık “Teşkilat” kitabında iki başlık sonra 63.sayfadan başlayarak ele alınmıştır. Bu da göstermektedir ki her iki kitabın konuları ele alışı ardışık sıra ile paralel değildir.
Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat ve İdare” kitabında “teşkilat”ı tamamen ülkücü bir zihniyet ve ülkücü bir bakış ile ülkücüleri birbirine bağlayan ve ülkücü ismi ile var olmasını sağlayan manevi bir bağ olan adına da Ülkü Ocakları dedikleri oluşumu açıklamak ve ülkücülerin bu oluşuma bilinçli olarak bağlanmasının nasılını anlatırken “Teşkilat” kitabında bu mananın yanında anlattığı “teşkilat”ın kapsam alanı gelişmiş ve genişlemiş ve insanoğlunun hayatındaki ortaklaşa yapılan her faaliyetin yürütülmesi için aralarında oluşan organizasyon olarak anlam kazanmış ve sanki beşikten mezara kadar bütün beşeri organizasyonlar manasına evrilmiştir.
Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat” kitabında “Teşkilat ve İdare” kitabından ayrı ve fazlalık olarak “Sistem ve Sosyal Sistem”i (S.47) ele almış ve Sistem ve Sosyal Sitemi teşkilatın farklı dizinlerinin yani farklı birimleri arasındaki bağ olarak tanımlamış ve sanki farklı birimler arasındaki faaliyet, çalışma, üreten bir iş olarak ifadeye çalışmıştır. En sonunda “gaye, insan, vasıta, yer ve zaman unsurları bir araya; yan yana veya üst üste gelmekle veya getirilmekle teşkilat meydan gelemez… Teşkilatı gaye, insan, vasıta, yer ve zaman unsurlarından sosyal sistem meydana getirir.” (S.62) diyerek adeta teşkilat gaye, insan, vasıta, yer ve zaman unsurları ile cansız bir varlık iken sosyal sistem ona canlılık kazandırır, hayat verir demek istemiştir. Bu canlılık ve hayat ise teşkilatın birimleri unsurları arasında bağ olmakta ve bu işleyişi de sosyal sistem sağlamaktadır. Sosyal sistem ile teşkilat unsurları arasında bir bağ kurulmasa sanki teşkilat işe yaramaz denmektedir.
“Teşkilat ve İdare” kitabındaki “Teşkilat Kurmanın veya Teşkilata Katılmanın Sebepleri Nelerdir?” (S.51) başlığı altında insanların tek başına yapamayacağı işleri yapabilmek için teşkilat kurduğunu, teşkilatın insana sağladığım kolaylık ve faydayı Mahmut Metin Kaplan “teşkilatlar, insan tarafından kendi kabiliyetsizliklerini yenmek için meydana getirilir” (S.51) ifadesindeki kabiliyetsizliğin teşkilat ile aşıldığını, zorlukların aşıldığını, başarılamayanların başarıldığını ifade eder. Bu başlık yukarıda bahsettiğimiz “teşkilat’a bakışın “Teşkilat ve İdare” kitabında ülkücü oluğunun bir nebze ispatı gibidir. Çünkü hemen bu konunun başında devletin ve milletin muvaffakiyetinin teşkilatla sağlanacağını ifade eden cümlelere yer verilmiştir.
“Teşkilat ve İdare” kitabındaki “Teşkilatın Yapısı” kitabın 39. sayfasında ele alınmasından farklı olarak “Teşkilat” kitabında bir binanın mimari planı (S.63) ile ilgi kurularak ele alınmış New England çiftlik evleri örneğinde plansız bir evin yapılışı anlatılmıştır. Yapı kavramı otomobil motorunun (S.65) işeyişi üzerinden çalışma düzeneği ve parçaların birbirine olan bağlılığı ve etkisiyle yapısı izah edilmiş, burada çoğunlukla “Teşkilat ve İdare” kitabındaki bilgiler farklı bir anlatımla işlenmiştir. “Teşkilat ve İdare” kitabında yer vermediği Sosyal (Toplumsal) Yapının dilbilimsel (S.67) sözlük manası ile birlikte felsefe, antropoloji, psikoloji, sosyoloji (S.66) gibi 6 farklı bilim dalındaki tanım ve manası ele alınmıştır. Yine “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak ve ilaveten Sosyal Statü (S.71) ele alınmış ve sosyal statünün başkalarında saygı ve değer uyandıran vasıfları; “mevki, kültür ve varlık (servet)” (S.71) olarak sıralanmıştır. Konuyu incelemeye devam ederek Sosyal statünün; Edinilmiş statü (S.72) ve Kazanılmış statüden (S.73) oluştuğunu, gelişmiş toplumlarda kazanılmış statünün geleneksel toplumlarda da edinilmiş statülerin (S.73) revaçta olduğunu ifade etmektedir. “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak Sosyal rol (S.74) de ele alınmış, rol ile statünün madalyonun iki yüzü olduğu, statünün teorik bir kavram ve hal, rol’ün ise pratik uygulamalardan ibaret olduğunu, rol’ün Temel Roller, Genel Roller (S.75), Bağımsız Roller (S.76) olarak üçe ayrıldığını da “Teşkilat” kitabında ele aldığını görmekteyiz. Genel manada yapı ele alındıktan ve detaylıca açıklandıktan sonra Teşkilat Yapısı (S.77) ele alınmakta, Örgüt yapısı biçimsel olan yani Resmi Örgüt (Teşkilat) yapısı (S.79) ve biçimsel olmayan yani Resmi Olmayan Örgüt yapısı (S.80) olarak ikiye ayırmaktadır.
“Teşkilat ve İdare” kitabında “Teşkilat yapısı nedir?” başlığı altında çok kısa olarak ele alınmış olan “Teşkilat Şeması” (S.43) “Teşkilat” kitabında bir başlık (S.87) olarak ele alınmış, etraflıca detaylandırılarak izah edilmiştir. Her iki kitapta da Teşkilat şemalarının birimleri ve birimler arası ilişkileri dikdörtgen kutucuklalar ile gösterileceği ifade edilmiştir.
“Teşkilat” kitabının 37. Sayfasında formel ve informel teşkilatları ele alan ve tarif eden Mahmut Metin Kaplan bu konuyu “Teşkilat ve İdare” kitabında “Kaç Çeşit Teşkilat Vardır?” (S.57) başlığı altında formel ve informel teşkilatlardan 58. Sayfada bahis açmaktadır. “Formel teşkilatları enformel teşkilatlardan ayıran mühim bir unsur da, formel teşkilatlarda idarecilerin resmi pozisyonlara (mevkilere, makamlara) tayin edilmiş veya seçilmiş olmalarında yatmaktadır.” (S.59) formel teşkilatları enformel teşkilattan ayıran özelliğin idarecilerinin görev alışından kaynaklanan farklılık olduğunu ifade eder.
“Teşkilat ve İdare” kitabında “Teşkilatın Unsurları” (S.63) başlığı altında daha önce yaptığı “Teşkilat, gaye, insan, vasıta, yer ve zaman unsurlarından meydana gelen sosyal sistemdir.” (S.63) tarifinden hareketle unsurları; gaye, insan, vasıta, yer ve zaman olarak ortaya koyar. İlk olarak teşkilatın unsurlarından “Gaye”yi ele alarak, teşkilatların bir gaye için kurulduğunu ve ileriki zamanlarda teşkilatın gayesini genişleye bileceğini, gayesini gerçekleştirmiş teşkilatların da zamanla kabuk teşkilata dönüşerek ya devam edeceğini ya da işlevinin biteceğini savunur.
Bazı teşkilatların başlangıçta ön görülen gayeleri onların “idealleri” olabilir (S.85) idealleri gaye olan teşkilatlar teşkilatın ömrünü uzatırlar nitekim bu husus Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat gayelerinin idealler şeklinde olması, onların bir gün gerçekleştirilmesini hemen hemen imkânsız yapacağından teşkilatın hayatını devam ettirmesine gerekçe olur.” (S.86) Burada “gerçekleştirilmesini hemen hemen imkânsız kılması” ifadesinde anlatmaya çalıştığı Türklerin “Kızılelma” gaye ve idealleri gerçekleştikçe “Kızılelma”nın daha imkansızı ifade eder hale gelmesi gibi teşkilat gayesinin de yenilenmesi ve değişerek yeni hedeflere yönelmesi gerekir. Tabi bu ancak ömrünü bir gaye ile sınırlamayan ya da hayatiyetini devam ettirmek zorunda olan millet ve devlet gibi teşkilatlar için söz konusu olabilir. İşte tam bunu ifade eden cümleyi Mahmut Metin Kaplan etrafını cami ağyarını mâni olarak şöyle kuruyor. “Uzun ömürlü teşkilatlarda veya uzun bir teşkilat müddeti-hayatı arzulayan teşkilatlarda ise, üç tip gayenin üçü de bulunur. Bu gayeler ilk gayeler, ulaşılabilir gayeler ve hayal edilebilir gayeler ve hepsinin üstünde esas gayelerdir. Teşkilat ilk gayesine ulaştığında; o zaman ulaşılabilir gaye ilk gaye, hayal edilebilir gaye de ulaşılabilir gaye haline gelir. Teşkilat da, lüzum görürse, kendisine yeni bir hayal edilebilir gaye tesbit eder. Esas gaye ise, hep aynı kalır, hiç değişmez. Uzun ömürlü teşkilatlarda bu vetire böylece devam eder, gider.” (S.90) Bizim Kızılelma dediğimiz gaye Mahmut Metin Kaplan’ın “hayal edilebilir gaye” dediği gayedir. Mahmut Metin Kaplan’ın “esas gaye” dediği gaye aslında Türk milletinin “Cihan hakimiyeti” olarak gördüğü en son hedef ve gayedir. Kızılelma gayeleri zaman zaman gerçekleşip değiştiği halde “Cihan Hakimiyeti” hiç değişmemiştir. Çünkü Türkler Cihanı bir tek Türk sultanının yöneteceği şekilde dünyaya hakimiyet hiç kuramamışlardır. Ancak milletin bir gayesi olarak bütün Türk tarihi boyunca bütün Türk devletlerinin hedefi Cihan Hakimiyeti olmuştur, olmaya devam edecektir.
Mahmut Metin Kaplan’ın Teşkilat gayeleri konusunda örnek gösterdiği Ülkü Ocakları teşkilatı bizim birkaç sayfa yukarıda vermiş olduğumuz “Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat ve İdare” kitabında ülkücü bakış açısıyla “Teşkilat”ı incelemiş, Ülkü Ocaklarının olan ve olması gereken yapısını tarif etmeye çalışmış” ifademizi doğrular şekilde Ülkü Ocakları Teşkilatı örneğini vermektedir. Ayrıca hemen yukarıda bizin “Cihan hakimiyeti, Türk milletinin esas gayesidir” ifademizi Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat ve İdare” kitabında birkaç sayfa sonra düzeltmekte ve “Diyelim ki Türkiye’de faaliyet gösteren bir ÜO Teşkilatı vardır. Bu ÜO Teşkilatının ilk gayesi; Türk Birliğini kurmak, ulaşılabilir gayesi; İslam Birliğini kurmak ve hayal edilebilir gayesi de; İnsan Birliğini kurmak veya Cihan Hakimiyetidir. Esas gayesi ise; İlâyı Kelimetullah, yani Allah’ın adını ve dinini dünyaya yaymak, İslam’ın adaletini, istibdat altında ezilen milletlere de ulaştırmak, onların da insanca yaşamalarını temin etmektir.” (S.92) ifadeleriyle düzeltmekte hem de bizden daha yüce gönüllü, daha fazla ufku geniş, uzak görüşlü olduğunu ortaya koymaktadır.
“Teşkilat” kitabında “Teşkilat Kültürü” (S.91) başlığı altında tamamen yeni bir huşu ele alınmaktadır ki bu konuya “Teşkilat ve İdare” kitabında sadece insanların ortak gayeleri babından bahsederken biz bunu “hareket tarzı olarak benzeşme” manasında algılamamız gerektiğini, düşünerek temas edilmiş olabilir diyoruz. Teşkilat Kültürünün “Ulusal kültürel doku içersinde örgüt dışı faktörler ile örgütsel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan, örgüte özgü ve birbirleriyle karmaşık ilişkiler sergileyen bir olgu” (S.91) olarak tanımlayan Mahmut Metin Kaplan’a göre Teşkilat kültürü milli kültürden bağımsız düşünülemez çünkü teşkilat kültürü milli kültürün bir alt sistemidir. Teşkilat kültürünü taşıdığı ortak özelliklerden yola çıkarak yeniden tanımlayan Mahmut Metin Kaplan “Örgüt kültürü örgüt üyelerince paylaşılan, örgütü diğer örgütlerden ayırıp, örgüte bir kimlik veren ve milli kültürle ters düşmeyen değerler, normlar ve simgeler bütünüdür.” (S.92) şeklinde tarif etmektedir.
Mahmut Metin Kaplan’ın Örgüt Kültüründe kurucunun büyük rolü olduğunu hatta örgüte katılanların ortak bir paydada toplanmasında etkin bir rol oynadığını (S.93) ortay koymasından hareketle Ülkücü Hareketin lideri olarak Alparslan Türkeş’in Ülkücü Dünya Görüşünün oluşturulmasında ve Ülkü Ocaklarının teşkilatlanmasındaki rolü fikre ve teşkilata hizmet eden, etmiş diğer bütün kişilerden daha etkin bir role sahiptir diyebiliriz.
Yine “Teşkilat ve İdare” adlı kitabında bulunmayan bir konu olan “Teşkilat İklimi”ni (S.105) ele alan Mahmut Metin Kaplan, Teşkilat İkliminin, Teşkilat Kültüründen tamamen ayrı ancak onun kapsamında olduğunu, teşkilatın psikolojisi mesabesinde olduğunun, sosyal psikoloji ilminin konusu olduğunu, Teşkilata mensup bireylerin tek tek psikolojilerinden farklı ve onların üzerinde bir kavram olduğunu ifade ettikten sonra “Örgüt İklimi; örgütün kişiliğini oluşturan, örgütü diğer örgütlerden ayıran, örgütü betimleyen, örgüte egemen olan, örgütün iç çevresinin oldukça kararlı, değişmez, sürekli niteliğine sahip ve örgütte bulunan bireylerin davranışlarını etkileyen ve onlardan etkilenen, somut olarak gözle görülüp elle tutulamayan, ancak örgüt içindeki bireylerce hissedilip algılanabilen ve bütün bu özellikleri içine alan psikolojik bir terimdir.” (S.108) tarif etmektedir.
Mahmut Metin kaplan “Teşkilat” kitabında ayrı ayrı ve “Teşkilat ve İdare” fazladan ve farklı olarak “Teşkilat Kültürü” ve “Teşkilat İklimi” konularını ele alıp açıkladıktan sonra “Teşkilatın Tarifi” (S.111) konusunu ele almış ve bütün bu verilerin ışığında teşkilatı “Örgüt; beli amaçlar doğrultusunda kişilerin çabalarının eşgüdümlendiği bir yönetim işlevi; amaç, insan, teknoloji boyutlarının etkileştiği bir sistem; kişiliğini belirleyen ve kendine özgü bir kültürü olan; işleri, mevkileri, çalışanları, ve aralarındaki yetki ve iletişim ilişkilerini gösteren bir yapıdır.” (S.120) şeklinde daha geniş bir şekilde tanımlamaktadır. Her ne kadar bu uzun tarifi yapmış olsa da yine sonunda “Teşkilat ve İdare” adlı kitapta yaptığı tarife dönerek “Teşkilat; gaye, insan (en az iki kişi), vasıta, yer ve zaman unsurlarından meydana gelen bir sosyal yapı ve sosyal sistemdir.” (S:122) kısa öz ve kapsamlı tarifini yapıyor.
“Teşkilat ve İdare” kitabında “Teşkilat Kurmanın veya Teşkilata Katılmanın Sebepleri Nelerdir?” (Teşkilat ve İdare S.51) başlığında iki konuyu birleştirerek ele almış olan Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat” kitabında bu konuları ayırmış ve “Teşkilat Neden Kurulur?” başlığı altında sadece kuruluş sebeplerini ele almış teşkilata katılma konusunu bir başlık altında ele almaktan çıkarıp konunu içinde satırlar arasına serpiştirilmiş birkaç cümleyle bırakılmasını uygun görmüştür.
“Teşkilat” kitabının “Teşkilat ve İdare” adlı kitaptan ayrı ve fazladan ele aldığı bir konu başlığı da “Kişi-Örgüt Uyumu”dur (S.129).
“Teşkilat ve İdare” kitabında “Kaç çeşit teşkilat vardır?” (Teşkilat ve İdare S.57) başlığı altında kısaca 5 sayfada ele alınmış olan teşkilat çeşitleri “Teşkilat” detaylandırılmış farklı alt başlıklarda incelenmiş ve genişletilmiş olarak “Teşkilat Çeşitleri” (S.137) başlığı altında 16 sayfada ele alınmaya çalışılmıştır. Örgütleri amaçlarına göre; Üyelerine yarar sağlamayı amaçlayan, Kâr amaçlı, Hizmet amaçlı (S.137) ve Kamu düzenini ve yararını amaçlayan örgütler (S.138) olarak üçe, Oluşumlarına göre örgütleri de; Doğal örgütler, Gönüllü (demokratik-İnformel) örgütler, Resmi(bürokratik-formel) örgütler olarak üçe, İş bölümü/yetki sorumluluk dağılımına göre ise; Dikey örgütler (S.138), Yatay örgütler, sayısal bölümlenme örgütleri, İşlevsel Bölümlenme örgütleri (S.139) olarak üç ayırmakta ve aynı örgütlerin farklı vasıfları ile farklı kriter ve ölçülerle, farklı bakış açılarıyla farklı tasniflerin içersinde yer aldığını göstermektedir. Mahmut Metin Kaplan Teşkilatların sınıflandırılması için yaptığı literatür taramasından sonra ele alınan konulara bakarak eksik gördüğü hiçbir yazarın ele almadığı Teşkilatların faaliyet sahalarına göre sınıflandırılması gibi bir sınıflamayı yaparak sosyal bililere katkı sunmuştur. Mahmut Metin Kaplan Teşkilatların faaliyet sahalarına göre sınıflandırılması üç şekilde olur; Mahalli teşkilatlar, Milli teşkilatlar, Milletlerarası teşkilatlar (S.151).
“Teşkilat ve İdare” kitabında “İkinci Kısım” diye bölümlediği ve “Teşkilatın Unsurları” (Teşkilat ve İdare S.63) başlığı altında ele aldığı konu iki sayfa olarak işlenmiş ve hemen Teşkilatın Unsurlarından “Gaye” (Teşkilat ve İdare S.65) nin incelemesine geçilmişti. “Teşkilat” kitabındaysa “Ek” olarak bölümlenmiş ve “Teşkilatın Unsurları” (S.153) başlığıyla konu incelenmeye geçilmiştir. “Teşkilat ve İdare” kitabında ayrı bir kısım olarak ele alınan “Teşkilatın Unsurları” başlığı “Teşkilat” kitabında “Ek” olarak yer almıştır. “Teşkilat” kitabında “Unsur” kelimesinin sözlük manasının “Asıl, kök, soy, şeref ve asalet” gibi manalara geldiğini gösteren Mahmut Metin Kaplan teşkilatın unsurları olarak “Teşkilat ve İdare” kitabında yaptığı tanımı yapmış hemen peşi sıra aynı tanıma “gayeyle mütenasip” ifadesini ekleyerek “gaye” den sonraki teşkilat unsurları olan “insan, vasıta, yer, zaman” unsurlarının gayeye ile mütenasip olmasını şart koşmuştur. Ve bizim biraz yukarıda “Teşkilat ve İdare” kitabından tanımını verdiğimiz teşkilat unsurlarının tanımını yenileyerek “Teşkilat, muayyen bir gayeyi, gayeyle mütenasip (gayeye uygun ve gayeyle uyumlu) insan (en az iki kişi), gayeyle mütenasip vasıta, gayeyle mütenasip yer ve yine gayeyle mütenasip zaman unsurları ile gerçekleştirmeye hizmet eden, bir yapı ve sosyal sistemdir.” (S:154) şeklinde yapmıştır. Ve sonraki unsurları gayeye bağlayarak teşkilatın varlığının gaye ile mümkün olduğunu, diğer unsurları bu gayenin teşkilat etrafında topladığını ifadeye çalışmıştır.
“Teşkilat” kitabında “Teşkilatın Unsurları”nı “Ek” olarak sunduktan sonra “5 Gaye” sanki kitabın ana konularından birisi olarak sunulmuş ve “4 Teşkilat Çeşitleri” (S.137) bölüm başlığından sonra geliyormuş gibi tasnif edilerek “5 Gaye” şeklinde bölümlendirilmiştir. “Gaye” teşkilatın unsurlarından birsi olması hasebiyle “5 Teşkilatın Unsurları” başlığının bir alt başlığı olarak “5.1 Gaye” şeklinde gösterilmesi gerekirdi. Bu “5 Gaye” şeklindeki mevcut gösterim ile “Teşkilatın Unsurları” sanki “gaye” den ayrı bir “Ek” olarak sunulması dolayısıyla da açıklayıcı ayrı bir bilgi pozisyonunda kalmıştır. Eğer biz bu “Ek” ve takibinde teşkilatın unsurlarından gayeyi ekin bir parçası olarak kabul edecek olursak “1 Gaye” ve “1.1 Gayenin Oluş Şartları” taksimatının yapılmış olması gerekirdi. Bütün bu bilgiler ışığında kanaatimce doğru bir tasnif “4 Teşkilat Çeşitleri” bölüm başlığından hemen sonra “5 Teşkilatın Unsurları” bölüm başlığı olarak yer aldıktan sonra teşkilatın unsurlarından “Gaye” ise; “5.1 Gaye” ve “5.1.1 Gayenin Oluş Şartları” olarak tasnif edilip başlıklandırılmalıydı.
Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat ve İdare” kitabında anlattığı bir konuyu blok olarak tek başlık altında farklı konulara temas eden paragraflar olarak ele almışken “Teşkilat” kitabında aynı konu ana başlık haricinde çeşitli başlıklara ayırmış, hemen ehem her paragrafta vurgulayıcı bir yan başlık kullanmıştır. Böyle yaparak Mahmut Metin Kaplan uzun blok yazıların insanda oluşturduğu okuma isteksizliğini bertaraf ederek gözünü korkutmadan dikkat çeken vurgulayıcı başlıklarla okuyucunun dikkatini konuya çekmeye çalışmıştır. Bir nevi paragrafların reklamını yan başlıklarla yaparak okuyucuyu konuya aşina kılmıştır.
“Teşkilat ve İdare” kitabından farklı ve fazladan olmak üzere “Teşkilat” kitabında “gaye” (S.166) kelimesinin sözlük manaları ele alınmış, hedef, maksat, amaç, niyet, son, nihayet, umut, arzu, misyon, ideal, erek gibi kelimelerin “gaye” manasında birbirlerinin yerine kullanıldığını ancak tam aksine eş anlamlı olmadıklarını, her birinin uzak yakın anlamlar içerdiğini gösterip izaha çalışmıştır (S.167-168).
“Teşkilat” kitabında bölümlemede ve alt başlıkları sıralamada bir sıkıntı var. Mesela “5.3 Ülkü” (S.187) başlığı “5.1. Gaye” başlığının alt başlığı olması ve tasnif ediş ve sayfa düzeni olarak yeni bir başlık gibi verilmeyip hemen karşısındaki yarım sayfadan devam ederek “5.1.3 Ülkü” ve “5.1.3.1 Ülkü kelimesi” olarak yer alması gerekirken sanki farklı bir başlık ve bölüme geçiliyormuş gibi yeni bir sayfada başlıklandırılmıştır. Her ne kadar bu kitaptaki mevcut düzende “5.3 Ülkü” başlığı “5 Gaye” başlığının alt başlığı olduğunu gösterse de yarım sayfa boş bırakıldıktan sonra yeni sayfada başlıklandırılması ilk bakışta farklı bir başlık gibi algılanmasına sebep olmaktadır. Doğru bir tasnif, sıralama ve başlıklandırma yapmak gerekirse “5.Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.1.1. Gayenin Oluş Şartları” “5.1.2 Teşkilat Gayesinin Özellikleri” ve “5.1.3 Ülkü”, “5.1.3.1 Ülkü Kelimesi” olarak yapılabilirdi. Yanlış tasnif edilmiş olsa da “5.3.Ülkü” (S.187) başlığı da “Teşkilat ve İdare” kitabında yer almayan “Teşkilat” kitabında ele alınmış yeni bir konudur. Ülkü ve İdeal kelimelerinin sözlük manalarını verdikten ve ülkü kelimesinin gaye, amaç, hedef, ideal anlamlarına geldiğini gösterdikten sonra ülkü kelimesini kullanılışı ile ilgili Alparslan Türkeş, Nihal Atsız, Dündar Taşer, Yahya kemal Beyatlı’dan örnekler vermektedir.
“5.4.Vizyon ve Misyon” (S.201) da Mahmut Metin Kaplan’ın “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı ve fazladan ele aldığı ve “Teşkilat” kitabında işlediği konulardan olup aslında “5.Teşkilatın Unsurları”ndan ilki olan “5.1.Gaye”nin “5.1.3 Ülkü” gibi bir alt başlığı olarak “5.1.4 Vizyon ve Misyon” başlıklandırlmalıydı. Mahmut Metin Kaplan misyonu bir yönetim kavramı olarak “Misyon, işletmenin ne yapmak ve hangi amaçla yapmak üzere kurulduğunu, kendisini nasıl görmek istediğini, işletmenin varlık nedenini ifade eder.” (S.201) şeklinde tanımladıktan sonra vizyonu da “mevcut gerçeklerle gelecekte beklenen şartları birleştirerek, işletme için arzu edilen bir gelecek imajı yaratmaktır.” (S.201) şeklinde tanımlayarak bir yönetim kavramı olarak misyonun işletmenin “ne olduğuyla” ilgilendiğini vizyonun da “ne olacağıyla” ilgilendiğini ortaya koymuştur.
Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat ve İdare” kitabında “İkinci Kısım”ın “İkinci Bölüm” olarak “İnsan”ı (Teşkilat ve İdare S.103) ele almaktadır. “İnsan”, “Teşkilatın Unsurları” olarak sayılan unsurlardan ‘Gaye’den sonra gelen ikinci unsurdur. İnsanın önemini “Dünyada, tabiat halini müteakip, meydana gelen bütün eserler insanların eserdir…” (Teşkilat ve İdare S:104) diyerek ilk hal olan yaratılmışlık dışında tabiatta mevcut olan bütün eserlerin insan yapısı olduğunu ortaya koyan Mahmut Metin Kaplan “Bir sosyoloji kanunu halinde belirtelim ki, ‘her kavim, her ırk ve her içtimai birim (teşkilat), kendi varlığını ve gücünü, insan unsuru ile işba eder. [İnsan unsuru ile] İfade eder.” (Teşkilat ve İdare S.105) diyerek sanki beşeriyetin en mükemmel yaratılmış canlı türü ve bütün yaratılmış şeylerin de ona hizmet etmeye memur olduğunu, insan olmadan diğer yaratılmışların anlamsızlaşacağını ifade etmektedir. Mahmut Metin Kaplan teşkilat ile insan arsındaki alakayı “(1) Fertler bütün teşkilatların hayati unsurlarıdırlar. (2) Bütün fertlerin ferdi gayeleri vardır. (3) Teşkilatlar hem bu gayelerin neticeleridir, hem de bu gayelere ulaşmak için bir vasıtadırlar.” (Teşkilat ve İdare S.108) şeklinde üç başlıkta özetlemektedir. Mahmut Metin Kaplan’a göre insan teşkilatların can damarı (Teşkilat ve İdare S.108) teşkilatların üye olarak mensupları ve ayrıca onları yönetecek idarecileridir. Mahmut Metin Kaplan “İnsan nedir?” (Teşkilat ve İdare S.112) sorusunu sormakta ve cevabını ramaktadır. Nihayet “İnsan; bir türün adı değildir. İnek, Koyun, Arslan, Sinek vs. gibi ‘tür adı’ olan diğer yaratıklardan bu vasfı ile ayrılır. İnsan ‘eşref-i mahlûkat’tır. Diğer yaratıklardan ruh ve akıl sahibi olmakla, şerefi ile ayrılır. Bu sebeple insan, maddesi ile değil de ancak manasıyla ‘insandır’. İnsan manadır, madde değildir.” (Teşkilat ve İdare S.112) ifadelerindeki neticeye ulaşmakta insanın maddesi ile değil manasıyla büyük muhteşem olduğunu izaha çalışmaktadır. İnsan ele alınırken felsefenin ve dinlerin çetrefilli konularından olan ruh incelenmiş hayvan ve melek arsındaki farklar, ruhun ve canın mahiyeti akıl ve zeka, hayvanlardaki sevk-i tabiiye, insanlardaki korku ve ümid, sevgi ve nefret, bağlılık ve hürriyet, müspetlik ve menfilik gibi insani duyguları zıtlıklarıyla inceleyen konulara temas edilerek İslam alimlerinden aktarımlar ile insan olmanın, eşref-i mahlukat olmanın fark ortaya konulmuştur. Maslow’dan ihtiyaçlar hiyerarşisini, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinden insanın suret ve tıynet olarak yaratılışını, Seyit Ahmet Arvasi’nin “Hayvan İnsan, Dramatik İnsan ve İdeal İnsan” tiplerini aktaran Mahmut Metin Kaplan işi getirip Kadro kavramına bağlamıştır. O teşkilatı “Muayyen bir gayeyi, gayeye mütenasip; insan (en az üç kişi), vasıta, yer ve zaman unsurları ile birleştirerek, gerçekleştirmeye hizmete den, sosyal sisteme ‘Teşkilat’ denir. Teşkilatın en basit hali ailedir. En karmaşık hali ise, ‘Devlet’tir.” diyerek tarif edip ortaya koyduktan sonra kadroyu da “karmaşık teşkilatların idare eden ve edilenlerden teşekkül eden şahıslardır.” şeklinde tarif etmektedir. Bu tariflerden sonra kadronun hususiyetlerini de “1-Lideri vardır, 2-gayeleri vardır, 3- Gayeyi ve lideri kabul etmişlerdir, 4- Şahıslar kendi uzmanlık dallarında tam diğer dallarında ise geniş bilgi sahibidirler, 5-Kendi şahıslarından çok teşkilat şahsiyetlerine güvenir ve değer verirler, 6-Teker teker ve bir arada tecrübe sahibidirler, 7-Hak değil, vazife ararlar, 8- Birbirlerine güvenirler, 9- şahsi yarınlarını değil, teşkilatın yarınını, öncelikle düşünürler ve yürütürler, 10- Birbirleri ile konuşurlar, kelimeleri ve kavramları aynı manaları vererek kullanırlar, 11- İşbölümü kadar, işbirliği de yaparlar, 12- Birbirlerinin hem öğretmeni hem de öğrencisidirler.” (S:153) şeklinde tespit etmektedir.
“5.Teşkilatın Unsurları”dan bir unsur olan ve “5.2.İnsan” şeklinde tasnif edilmesi gerekirken, “Teşkilat” kitabında yeni bir başlık olarak “İnsan” şeklinde başlıklandırılmış olup sanki diğer unsur olan “5.1.Gaye” şeklinde başlıklandırılmış bölümde anlatılanlar ile hiçbir irtibatı yokmuş intibaı uyandırmaktadır. Aslında yanlış da olsa “5 Gaye” olarak isimlendirildikten sonra “Teşkilatın Unsurları”ndan ikincisi olan “İnsan” başlığı da “6 İnsan” şeklinde sayılandırılmalıdır. “6 İnsan” başlığından sonra diğer alt başlıklar da “6.1”, “6.2” ve “6.1.1”, “6.1.2” şeklinde devam etmelidir. “1. İnsanı Tanımak” başlığı da “6 İnsan” başlığının bir alt başlığı olarak “6.1.İnsanı tanımak” şeklinde, “1.1. İdealler İnsan Üzerine Kurulur” başlığı da “6.1.1. İdealler İnsan Üzerine Kurulur” şeklinde numaralandırılarak devam etmelidir. Bütün bu mevcut durum dışında asıl olması gereken ise “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye” “5.2. İnsan” şeklinde olmalı “5.1. Gaye” alt başlıkları “5.1.1.”, “5.1.2.” vs. ve “5.2. İnsan” alt başlıkları da “5.2.1”, “5.2.2.” şeklinde devam etmeliydi.
“Teşkilat ve İdare” kitabında da anlattığı ve sadece “İnsan” başlığı altında incelediği hususların hepsini “Teşkilat” kitabında konuya “1. İnsanı Tanımak” ve “1.1 İdealler İnsan Üzerine Kurulur” (S.211) şeklinde alt başlık koyarak isimlendirdiği “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak yeni bölümlemeler, kısımlara ayırma ile farklı bir anlatım tarzı ve şekil yönünden farklı bir sayfa kompozisyonuyla yer vermiştir. Ancak yeni ilave ettiği bilgileri de dipnotlayarak farklılıkların ya da ilave edilenlerin fark edilmesine fırsat vermektedir. Teşkilatı kuranın ve üye olup yürütenin insan olduğunu söyleyen Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak “Şimdi sosyologlar, psikologlar, pedagoglar, ekonomistler, ideologlar ve politikacılar birlikte çalışmaktadır. Nitekim böylece çalışan ve teşkilatlanan hareketler başarıya ulaştığı halde, siyasi mücadeleyi particilik ve particiliği de siyasi şirket biçiminde mütalaa eden, ayak oyunları ile koltuk ve mevki edinmeye çalışan hareketler de er geç silinip gitmektedir.” (S.214-215) diyerek ideolojilerin bilime dayandığını, bilime uzak ideolojilerin ise yaşamayacağını ifadeye çalışmıştır. Çağımızın dogmatizmden ziyade bilimsel veriler ışığında değişen ve yenilenen siyasi ideolojik yapıların başarı çağıdır.
“Teşkilat ve İdare” kitabından farklı ve fazladan olarak “Teşkilat” kitabında “İnsan” kelimesinin Türkçe sözlük manalarını ve Batı dilleri, Hint dili ve Türkçedeki ifade ettiği manaları ele alan Mahmut Metin Kaplan Batı dillerinde kullanılan human, man ve anthropos kelimelerinden “İnsan” kelimesinin türediğini bu yolla geldiğini ve “Bu kelimeler içersinde genel olarak insan kelimesini karşılayan en yaygın kelime olan human, Latince homo kelimesine dayanmaktadır. Homo, kök olarak ’toprak’ veya ‘kum’ manasındaki ‘humus’tan türetilmiştir. Kelimenin kökünün verdiği bu anlamıyla ‘insan, bir anlamda genetik açıdan topraktan meydana geldiği’ veya salt doğası açısından ‘insanın toprağa benzediği’ varsayılmaktadır.” (S:216) diyerek batı dillerindeki insan manasına gelen kelimenin de aynen İslam dininde ifade edildiği gibi İnsanın topraktan yaratıldığına işaret ettiğine dikkat çekmektedir. İnsanı bütün boyutlarıyla, maddi ve manevi, fiziki ve ruhi, yapısıyla ele almakta diğer canlılardan ayrına özelliklerini sorgulamakta ve insanı üstün yapan vasfını tanımlamaya “İnsan nedir?” (S.232) sorusunun cevabını bulmaya çalışmaktadır.
Yanlış tasnif edilmiş olsalar da “2 İlimler Açısından İnsanın Temel Özellikleri” (S.237) şeklinde bir tasnifle sunulan başlık “6. İnsan” başlığı takibinde verilen “6.1. İnsanı tanımak” başlıklarından sonra “6.2. İlimler Açısından İnsanın Temel Özellikleri” şeklinde tasnif edilmesi gerekirdi. “6.2 İlimler Açısından İnsanın Temel Özellikleri” başlığı altında “6.2.1. Antropolojiye Göre İnsanın Temel Özellikleri” başlığı ile Antropolojiye Göre İnsan incelendikten sonra Psikolojiye Göre İnsan, Genel Sosyolojiye Göre İnsan yapısı incelenerek ortaya konulduktan sonra tekrar “Antropolojiye Göre İnsan” başlığı atılmış kısa bir izahattan sonra “Antropoloji Nedir?” (S.243) gibi bir soru sorularak “Teşkilat” ile alakası olmadığı halde Antropoloji ilminin ne olduğu ne olmadığı izaha çalışılmış kısa bir malumat vererek sanki bilim tarihçisi gibi bir tutum sergilenmiştir. “2 İlimler Açısından İnsanın Temel Özellikleri” mevcut tasnifi için bizim tasnifimiz “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan” başlığından sonra “5.2.2. İlimler Açısından İnsanın Temel Özellikleri” şeklindedir.
“Teşkilat” kitabında “3 İslam’a Göre İnsan” (S.251) başlığı altında incelenen bölüm tamamen bağımsız bir bölüm gibi başlıklandırılmış olan yanlış tasnif edilmiş olsa da “İnsan” (S.211) bölümünün üçüncü alt başlığı olan “6.3. İslam’a Göre İnsan” şeklinde tasnif edilmesi gereken bir bölümdür. Doğrusu ise “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan” “5.2.3 İslam’a Göre İnsan” şeklindedir. “Teşkilat” kitabında “3 İslam’a Göre İnsan” (S.251) başlığı altında incelenen bölüm “Teşkilat ve İdare” kitabında bulunmamaktadır. “İnsan”ı daha önceki bölümlerde Sosyolojik, Psikolojik, Antropolojik olarak ele alan Mahmut Metin Kaplan “3 İslam’a Göre İnsan” başlığı altında yaptığı inceleme ile artık yazmış olduğu “Teşkilat” kitabının bir bölümü olan “Teşkilatın Unsurları” başlığında incelediği “Gaye” ve “İnsan” unsurlarından kadro olan insanın vasıflarından daha ileri seviyede bir incelemeye geçmiş ve “Teşkilat” kitabından ayrı bir “İnsan” kitabı yazmıştır. Ancak bunu ifade etmeye ömrü vefa etmemiştir. İnanıyorum ki eğer ömrü vefa etmiş olsa da bu çalışmalarında son noktaya geldiği kanaatine erseydi bu “İnsan” başlığındaki kısmın teşkilatın kadrosu olan insanı anlatan çok azını bu “Teşkilat” kitabına alır diğerlerini “İlahi Buyruğa Mazhar Olmuş; İnsan” adlı bir kitapta toplar belki de çok sevdiği Seyit Ahmet Arvasi’nin bir devamı olarak “Kendini Arayan İnsan”a kendisini buldururdu. Bizim de insan ve insanın yaratılışı hakkında merak ettiğimiz ve son iki senedir çeşitli kitaplardan incelemeye çalıştığımız insan hakkında güvenilir bilgiler vererek kafamızdaki ruh ve bedenden müteşekkil insanın mahiyeti probleminin çözümüne yardımcı olmuştur.
“4 İslam’a Göre İnsanın Nitelikleri” başlığı ile anlatılan bölüm “6. İnsan” olması gereken bölüm dediğimiz ve “Teşkilat” Kitabında “İnsan” başlığı ile ele alınan ve başlı başına ayrı bir bölüm olarak tasnif edilmiş olan “Teşkilatın Unsurları”ndan olan “İnsan”ın doğru olarak “İslam’a Göre İnsanın Nitelikleri” şeklinde isimlendirilmesi gerektiğine inandığımız bir alt bölümdür. Yani “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”. “5.2.4 İslam’a Göre İnsanın Nitelikleri” şeklinde tasnif edilmiş olmalıdır. Düzelttiğimiz tasnif ile “5.2.4 İslam’a Göre İnsanın Nitelikleri” başlığı “Teşkilat ve İdare”den farklı olarak yalnızca “Teşkilat” kitabında ele alınmıştır.
“5 İslam’a Göre İnsan Psikolojisi” (S.275) “Teşkilat” kitabının yine “Teşkilat ve İdare” kitabında olmayan bir konu olarak ele alınmış olup “Teşkilatın Unsurları”ndan “İnsan” başlığı altında incelenen bir alt başlıktır. Doğru bir tasnif ile gösterilmesi gerekirse “5.2.İnsan” başlığından sonra “5.2.5. İslam’a Göre İnsan Psikolojisi” şeklinde gösterilmesi daha uygun olacaktır.
“6. İnsan Tipleri” (S.297) adlı başlık “Teşkilat” kitabında başlık olarak ele alınmış ancak “Teşkilat ve İdare” kitabından bazı bilgiler alınarak kullanılmıştır. Bölümleme ve numaralandırmada kendisinden önceki bölümleme ve numaralandırma hatası devam etmektedir. Bu bölüm de “5.Teşkilatın Unsurları” olarak bölümlenmiş “5.2.İnsan”ın alt başlık ve bölümü olarak “5.2.6. İnsan Tipleri” olarak bölümlendirilmeli ve numaralandırılması gerekirdi. İnsanların iman karşısındaki tutumlarına göre daha doğrusu İslam’a göre sınıflamada mümin, kafir, müşrik ve münafık sınıflamasının yapıldığını ifade eden Mahmut Metin Kaplan bu sınıflamanın kriterlerini de inanç, akıl, irade şeklinde kategorilendirirken iradenin de Külli İrade ve Cüz’i irade olarak ikiye ayrıldığını ifade eder. “Teşkilat ve İdare” kitabında yer verdiği Seyit Ahmet Arvasinin “Hayvan İnsan, Dramatik İnsani İdeal İnsan” üçlü ayrımına “Teşkilat” Kitabında da birbirleriyle yan yana olmanın dışında bir insanda iç içe var olan insan tiplerini “Hayvan İnsan, Dramatik İnsani İdeal İnsan” (S.310-318) olarak yer vermiştir.
“Kadro” konusu “Teşkilat ve İdare” kitabında başlıksız olarak birkaç paragrafta verilmiş ve teşkilatı ilgilendiren bir konu olarak gayet yerinde bir tercihle teşkilatın insan kadrosunun vasıfları sayılmıştı. “Teşkilat” kitabında da “Kadro” konusuna yer verilmiştir. Ancak bu sefer “7 kadro” olarak ayrı bir başlık gibi sunulmuştur. Ayrı başlık olarak sunulmasında bir sakınca yoktur. Hatta çok isabetli olmuştur. Çünkü kadro teşkilatlar için en mühim konulardan biridir. Hatta “Teşkilatın Unsurları” arasına “Kadro”yu da koyabilir ayrı bir unsur olarak sayabiliriz. Ancak burada da tasnif konusunda baştan yanlış iliklene gömlek düğmesi gibi başlıklandırma ve numaralandırmadaki kusurlu durum devam etmektedir. “6. İnsan” başlığının bir alt başlığı olarak bölümlendirilmiş olan “7 Kadro” nun “6.7. Kadro” olarak başlıklandırılması ve numaralandırılması gerekirdi. Ya da bizim başlı başına bir teşkilat unsuru saymamızı kabul edecek olursak “5.3 Kadro” olması gerekir. Ancak kitaptaki tasnifi esas alarak “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”. “5.2.7.Kadro” tasnifi daha isabetli olacağını düşünmekteyiz. “Teşkilat” kitabında “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak hemen “kadro” kelimesinin lügat ve kavram manaları verilmiş ve “kadro” çeşitleri hemen hemen çoğunluğu “Teşkilat ve İdare” kitabındaki gibi işlenmeye çalışılmıştır.
“Teşkilat” kitabında “8 İnsanın İhtiyaçları” (S.325) adı ile ele alınan konu “Teşkilat ve İdare” kitabında sayfa 136’dan sonra “İnsan” başlığı içinde ve “Kadro” paragraflarından önce farklı paragraflar olarak yer almaktayken bu yeni kitapta ihtiyaç kelimesinin sözlük manaları verilmekle birlikte “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak başlıklandırılmıştır. Ancak mevcu yanlış tasnif edilmiş haliyle bile “8 İnsanın İhtiyaçları” başlığı “6. İnsan” başlığının bir alt başlığı olarak “6.8. İnsanın İhtiyaçları” başlıklandırılıp numaralandırılması gerekmektedir. Bizim tavsiye ettiğimiz tasnif ise “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”, “5.2.8 İnsanın İhtiyaçları” şeklindedir. Mahmut Metin kaplan insanın ihtiyaçlarını Abraham Harold Maslow’dan; Fizyolojik İhtiyaçlar, Güvenlik İhtiyaçları, Sosyal İhtiyaçlar (Ait Olma ve Sevgi İhtiyaçları), Kendini Gösterme (takdir Edilme) İhtiyaçları, Kendini Gerçekleştirme İhtiyaçları (S.338) olarak beş başlıkta aktarmaktadır.
“9 Fert ve Grup” (S.345) da Teşkilat kitabında “6. İnsan” başlığını bir alt başlığı olarak yer almaktadır. Doğru bir başlıklandırma ve numaralandırma yapılacaksa “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”, “5.2.9. Fert ve Grup” şeklinde yapılması gerekirdi. Ferd ve Birey kelimelerinin sözlük manasını verdikten sonra ferdi; Biyolojik Yönden Fert, Psikolojik Yönden Fert, mantık Yönünden Fert, Sosyolojik Yönden Fert olarak inceleyen Mahmut Metin Kaplan sözü eski İngiliz Başbakan Margaret Thatcher’in “Toplum diye bir şey yoktur, sadece bireyler, kadınlar ve erkekler vardır.” (S.349) sözüyle irdelemeye çalışmıştır. Taş bölününce de taş olması dolayısıyla birey değildir diyen Mahmut kaplan İnsan bir bireydir ve bölünemez, insan bölününce oluşan parçalar insan olmaz diyerek insanın karakterine, şahsiyetine veya sosyal hüviyetine işaret etmek istemiştir. Mahmut Metin Kaplan, Ferd’den sonra grubu da “Grup, belli ortak özelliği veya özellikler dizisini paylaşan iki ya da daha fazla sayıda kişidir.” (S.361) şeklinde tanımlar. Bir topluluğun grup kabul edilebilmesi için “genellikle üyelik bağı, grup bilinci, amaç birliği duygusu, ihtiyaçların giderilmesinde karşılıklı bağımlılık, etkileşim ve birlikte hareket etme yeteneğine sahip olması beklenir.” (S.370) Grupların ifa ettiği işlevlerini; bireye kimlik kazandırır, çeşitli insan ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlar, bireyin yeteneklerinin farkına varılmasına yardımcı olur, toplumun bütününe düzen getirir, toplumsallaşmayı sağlar (S.385), gruplar bireyin toplumsallaşmasını sağlar, breye güven veriri, bağlılık duygusunu geliştirir, grup bilincini ve kişiliğini geliştirdiği (S.386) şeklinde ifade etmektedir.
“10 gaye ve insan Bölümlerine Ek: gaye -fert-Teşkilat” (S.395) başlığı “Teşkilat ve İdare” kitabında olmayan ancak Mahmut Metin Kaplan’ın “Teşkilat” adlı bu kitabı hazırlarken ilave bilgiler sunmak için lüzum gördüğü bir başlık olup aslında “Ek” olan bilgiler Gaye, Fert ve Teşkilat bölümlerinin ilgili yerlerine konulabilirdi. Ayrıca “6. İnsan” başlığının altında dokuz başlık sıraladıktan sonra Gaye, Fert ve Teşkilat ile ilgili ekleri onuncu başlık olarak başlıklandırmak ve numaralandırmak uygun olmamıştır. Hem bu kitap eğer “Teşkilat ve İdare” kitabının genişletilmiş ve geliştirilmiş bir versiyonu değilse yeni basılan bir kitaba ek koymak da doğru olmamış, bu durum kitabın “Teşkilat ve İdare” kitabının genişletilmiş yeni versiyonu olduğunun kabulüdür.
“Teşkilat” kitabında “İnsan” başlığı ve alt başlıklar şeklinde incelen uzun konudan mümkün olduğu kadar az iktibas ederek insanın teşkilat ile bağını ortaya koymaya çalıştığımız için bu bölümden fazla aktarım yapmadık. Çünkü Mahmut Metin Kaplan insanı iç ve dış, maddi ve manevi, beden ve ruh yönleriyle ele alarak karakter yapısını derinlemesine incelmeye çalışmıştır. “İnsan” olarak adlandırılmış bu bölüm belki özet olarak bu kitapta yer alıp başlı başına “İnsan”ı anlatan ayrı bir kitap olarak basılması gerekirdi.
“Teşkilat” kitabında ele aldığı “Vasıta” (S.401) “Teşkilatın Unsurları” olarak sayılmış ancak “5. Teşkilatın Unsurları” diye başlıklandırılmalıydı dediğimiz ve unsurlardan ilk ikisinin “5.1.Gaye”, “5.2.İnsan” olarak isimlendirilip başlıklandırılmış ve numaralandırılmış olduğu unsurların üçüncüsü olan “11 Vasıta” düzeltilmiş bir sıralama ve başlıklandırma ile “5.3. Vasıta” olması gereken bir Teşkilat Unsurudur. Mahmut Metin Kaplan “Vasıta” kelimesi yerine “Araç”ı da kullandığını ancak “Malzeme” olarak kullananlara katılmadığını “Malzeme”nin kelime ve kavram manalarını vererek kullanmama gerekçesini “maddi olan şeyleri ifade ettiği” (S.403) şeklinde açıklar. Mahmut Metin Kaplan maddi ve maddi olmayan şeyleri birlikte ifade ettiği için “Vasıta” veya “Araç” kelimelerini tercih etmiştir. “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”, eğer “Kadro”yu tavsiyemiz üzerine unsur olarak kabul edersek “5.3. Kadro” dan sonra dördüncü unsur olacak “Vasıta” da “5.4. Vasıta” şeklinde sınıflandırılabilirdi. Ancak kitaptaki mevcut sınıflandırmanın tarafımızdan düzeltilen ve tavsiye edilen şekliyle “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”, “5.3 Vasıta” olarak sınıflandırılmalıdır. Mahmut Metin Kaplan “Bir davanın muzaffer olması için gayesi, fikir ve nüvesi gibi, vasıtalarının da hak olması lazımdır.” (S.407) ifadeleriyle meşru davalara gayrimeşru yollardan gidilmez ilkesini savunduğunu ortaya koymaktadır.
“Teşkilat ve İdare” kitabında “Üçüncü Bölüm” olarak ayrılmış ve konu başlığı olarak Teşkilatın Unsurlarından “Vasıta” (S.159) ele alınmıştır. Mahmut Metin Kaplan konuya tıpkı “Teşkilat” kitabında olduğu gibi Enver Benhan Şapolyo’nun “Kuva-yı Milliye” eserinden “Kuva-yı Milliyeci”leri tarif ettiği paragrafla başlamakta ve Şevket Süreyya Aydemirden yaptığı nakil ile devam etmektedir. Ancak “Teşkilat ve İdare” kitabına aldığı komünist ahlakı anlatmaya çalıştığı “İdeoloji ve Ahlak” paragraflarına “Teşkilat” kitabında zamanın değişmesiyle önemini kaybetmiş olması dolayısıyla olsa gerek yer vermemiş doğrudan “Vasıta”nın sözlük manalarına geçmiştir. Meşruiyet ve doğruluk üzere bir yol tutmanın önemini anlattıktan sonra “Vasıta nedir?” diye soran Mahmut Metin Kaplan “Teşkilatın Unsurları”ndan biri olarak “vasıta”yı “Teşkilatı gayesine ulaştırmaya yarayan, maddi ve maddi olmayan, her ‘şey’dir.” (S.176) şeklinde tarif etmektedir. Siyaset ve politika arasındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koyduktan sonra politikaların bazen teşkilatın gayesi gibi anlaşıldığını ancak politikanın gayeyi gerçekleştirmek için bir vasıta olduğunu “politikalar, kesinlikle birer gaye değil; gayeye ulaşmayı kolaylaştıran birer vasıta durumundadır.” (S.195) ifadesiyle tespit etmektedir. Daha sonra Genyöntem (S.195), Metod (S.196) ve strateji (S.197) üzerinde durmaktadır.
“5.Teşkilatın Unsurları” başlığının üçüncü başlığı olan “5.3.Vasıta”nın ilk alt başlığı olan ancak “Teşkilat” kitabında “11.1 Maddi Olmayan Vasıtalar” (S.417) başlığı ile başlıklandırılıp numaralandırılmış bölümün “5.3.1 Maddi Olmayan Vasıtalar” olarak başlıklandırılıp karşı sayfada boş bırakılmış yerden devam ettirilmesi uygun olacaktır. “Teşkilat ve İdare” kitabında başlıksız yer alan siyaset, politika, metod ve strateji “Teşkilat” kitabına gelince başlık altına alınarak aynı muhtevayı ihtiva edecek şekilde incelenmeye çalışılmıştır.
“11.1.1. Starateji” (S.418) başlığı “Teşkilat” kitabında başlıklandırılmış olan “11.1 Maddi Olmayan Vasıtalar” bir alt başlığıdır. Ve “5.3.1.1. Starateji” şeklinde başlıklandırılması gerekirdi. “Teşkilat ve İdare” kitabından başlıklandırılmadan bir savaşın vasıtası olarak işlenen “5.3.1.1.Strateji” “Teşkilat” kitabında “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak başlıklandırılmıştır. “5.3.1.1.Strateji” aynı muhtevanın da kullanıldığı ancak strateji kelimesinin sözlük manalarının (S.424) da eklenerek genişletildiği savaşın bir vasıtası olarak ele alınmıştır. Mahmut Metin Kaplan; Genel strateji (S.434) Büyük strateji (S.434), Yüksek strateji (S.430), Topyekûn Strateji (S.422) strateji (S.418), taktik (S.421) kelimelerinin birbirinin kapsar bir iç içelik ile ‘Taktik’in stratejiye, stratejinin de Yüksek Stratejiye hizmet ettiğini, alt uygulayış olduğunu ifade etmektedir. Stratejiyi “Teşkilat” kitabında “Teşkilat ve İdare” kitabında askeri bir terim olarak tarif ettiği dar manasından kurtararak işletmeleri ve içtimai müesseseleri de ilgilendirecek şekilde geniş bir yelpazede ele almaktadır.
“Teşkilat” kitabında “11.1.1.2 Strateji ve Taktik” başlığı ile verilen ancak bu başlık ve numaralandırmada “11.1.1.2 Strateji ve Taktik”i başlığı ile anlatılanları “11.1.1.1 Stratejinin Tarihçesi” gibi “11.1.1.Strateji”nin ikinci alt başlığı olarak vermiştir. Ancak bu başlık aynı “11.1.1.1 Stratejinin Tarihçesi” gibi hiç sayfa akışı kesilip boşluk bırakılmadan devam ettirilmesi gerekirken sayfa akışı kesilmiş bir buçuk sayfa boşluk verilerek sanki “11.1.1. Starateji” ile eş değerde ikinci bir başlık olarak verilmiştir. “11.1 Maddi Olmayan Vasıtalar”ın alt başlığı “11.1.1. Starateji” ise ve “11.1.1.1 Stratejinin Tarihçesi” ile “11.1.1.2 Strateji ve Taktik” de “11.1.1. Starateji” başlığının iki eşit alt başlığıysa doru bir tasnif “5.3.1 Maddi Olmayan Vasıtalar”, “5.3.1.1. Starateji”, “5.3.1.1.1 Stratejinin Tarihçesi”, “5.3.1.1.2 Strateji ve Taktik” şeklinde olması gerekirdi. Kitaptaki haliyle “11.1.1.2 Strateji ve Taktik” strateji ile taktik arasındaki farkları ve ilişkiyi incelemekte ve kapsam bakımından bize “Strateji genel amaçken, taktik bu amca ulaşmadaki araçtır.” (S.453) şeklinde bir ip ucu vermektedir. “Strateji bir nizam, düzen ve tasarı ile ilgili düşünsel bir işlem, taktik ise harekete geçme ve uygulamanın ayrıntılı düzeni ile ilgilidir.” (S.545) diyen Mahmut Metin Kaplan strateji ve taktik arasındaki farkları; strateji genel amaçları belirler taktik ise genel amaçlara yöneliktir, Stratejiyi belirleyenler tüm kaynakları belirler ve etkilerken taktiği uygulayanlar sadece kendine verilen hedefler doğrultusunda kendisine verilen kaynakları kullanarak manevra yaparlar, Stratejiyi yapanlar genel başarıdan taktiği uygulayanlar sadece bir alandaki başarıdan sorumludur, Strateji organizasyonun tüm kaynaklarını kapsar taktik kaynakların bir alt kümesini kapsar, Strateji daha uzun ömürlü taktik daha kısa vadeli ve esnek sürelidir, Strateji deneyim, araştırma, düşünce ve iletişimi kullanır taktik deneyimi, planları, süreçleri ve ekipleri kullanır, Strateji açık anahtar ölçüm kriterleri üretir taktik ise proje çıktıları üretir diyerek yedi başlıkta sıralamaktadır.
“11.1.2 Politika” (S:457) “Teşkilatın Unsurları”ndan “Vasıta”nın “Maddi Olmayan Unsurları”ndan “Strateji”den sonraki ikinci başlığıdır. “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”, “5.3 Vasıta” “5.3.1 Maddi Olmayan Vasıtalar”, “5.3.1.1. Strateji”, “5.3.1.2. Politika” şeklinde tasnif edilirse doğru bir tasnif yapılmış olur. “11.1.2 Politika” ya da “5.3.1.2. Politika” da “Teşkilat ve İdare”den farklı olarak “Teşkilat” kitabında başlıklandırılmış ve yeni bilgiler ile zenginleştirilmiştir. Mahmut Metin Kaplan “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak “Teşkilat” kitabında “Politika” kelimesinin sözlük ve kavram manasını (S.469) vermektedir. Ancak “Politika Nedir?” (S.457) deyip politika ve siyasetin ne olduğunu iktidar ile ilişkisini etraflıca anlattıktan sonra kelimenin sözlük manası ile “Politika”1 kavramının kavram manasını vermektedir. Kelimenin sözlük ve kavram manalarını ilk önce vermiş olsaydı konuyu bilmeyenlerin anlamasını kolaylaştıracaktı. Tıpkı ifade edilenin ne olduğundan ziyade kelimenin telaffuzuyla işe başlayan yeni konuşmaya başlayan çocuklar gibi konuya yeni ilgi duyanlar da kelime ve kavramları öğrenerek sonra akıllarında bu kavaram ve manayı şekillendireceklerdi. Siyaset ve politika kelimelerinin arasındaki etimolojik farklılığı ise “Siyaset sözcüğü eğitmek, yetiştirmek, düzenlemek anlamından getirilmiş yönetme bilgisi ve tekniği olarak tanımlanmaktadır.” (S.472) ve “Politika terimi ise ‘polis’ teriminden türemiştir. ‘Polis’e ait olanları; siyasal yapı, siyasal rejim ve vatandaşların hakkı gibi süreçlerin anlaşılmasına ve açıklanmasına yönelik tanımlanmaktadır.” (S.472) şeklinde ortaya koymuştur.
“11.1.3. Metot” (S.483) da “Teşkilatın Unurları”ndan “Vasıta”nın “Maddi Olmayan Unsurları”ndan üçüncüsüdür. Yani “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”, “5.3 Vasıta” “5.3.1 Maddi Olmayan Vasıtalar”, “5.3.1.1. Starateji”, “5.3.1.2. Politika”, “5.3.1.3 Metot” şeklinde tasnif edilmesi gerekir. “Metot” da “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak “Teşkilat” kitabında “Vasıta”nın bir alt başlığı olarak başlıklandırılmıştır. Metot, Yöntem, Usul ve Yol birbirinin yerine kullanılan eşdeğer manaya gelmektedir.
“Teşkilat ve İdare” kitabında dördüncü bölüm olarak “Teşkilatın Unsurları”ndan olan “Yer” (Teşkilat ve İdare S.209) bulunmaktadır. Mahmut Metin Kaplan “Yer”i bir savaş kavramı olarak ele alarak önemini saha ve zemin, kuruluş yeri üzerinden izaha çalışmıştır. Ayrı bir paragraf olarak ele aldığı Coğrafya’yı (Teşkilat ve İdare S.210) “İnsan eylemlerinden bağımsız olarak var olan, insanlar tarafından meydana getirilmeyen ve insanların müdahaleleri olmadan kendi kendine değişen evren olaylarının hepsine birden coğrafya çevresi” (Teşkilat ve İdare S:210) diyoruz diyen Mahmut Metin Kaplan sanki Allah tarafından yaratılmış olan Dünyadaki her şey coğrafyayı oluşturmaktadır demektedir. Mahmut Metin Kaplan “Teşkilatın Unsurları”ndan “Yer” kavramı içersinde Coğrafya dan sonra iklim, çevre, fiziki çevre, kültür, politika, jeopolitik kavramlarını da başlıklandırmadan ayrı paragraflar olarak ele almaktadır. Tabii Çevrenin insanı ve devleti etkilediğini ilk önce Farabi’nin ortay koyduğunu söyleyen Mahmut Metin Kaplan devletin ise coğrafi çevre ve insan faktörlerinin eseri (Teşkilat ve İdare S.215) olduğunu ifade etmektedir.
“12 Yer” (S.487) “Teşkilat ve İdare” Kitabından farklı olarak “Teşkilat” kitabında “teşkilatın Unurları”nın dördüncü olmak dolayısıyla başlıklandırılmış, ancak “5.4 Yer” şeklinde başlıklandırılması gerekirken “12 Yer” olarak tasniflenmiştir. Doğru bir tasnifin “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”, “5.3 Vasıta”, “5.4 Yer” şeklinde yapılması gerekirdi. “5.4 Yer” kavramını “ülke”, “vatan” üzerinden işleyen Mahmut Metin Kaplan, “Yer”in insanın mizacını ve karakterini etkilediği gibi “Ülke”nin bulunduğu muhitin ya da coğrafyanın da o muhitte kurulan devletin devlet etme üslubunu ve saldırgan veya barışçıl bir devlet olmasını etkileyeceğini savunmaktadır. Bu konuda Mahmut Metin Kaplan’a katılıyorum. Çünkü günümüzde bazı beslenme uzmanları insanın yaşadığı bölgede yetişen, doğal bitki örtüsünün ürünlerinden yemesi gerektiğini, o bölgenin toprak yapısının tarım ürünlerine aktaracağı mineral ve vitamin değerlerinin o iklim de yaşayan insanın vitamin ve mineral ihtiyaçlarına cevap verecek besin değerlerini taşıdığını ifade etmektedirler. Hani tropikal bölgelerde yetişen ürün diye alıp yediğimiz avakado, ejder meyvesi vs. ürünler Karadeniz insanına kara pancar, Trabzon hurması, uvaz, mısır ekmeği, hamsi kadar faydalı bir gıda değildir.
“12.1. Coğrafya” (S:497) “Teşkilat ve İdare” kitabından farklı olarak “Teşkilat” kitabında başlıklandırlmış ancak tasnifte yukarıdan beri süren tasniflendirme kusuru ile “12.1. Coğrafya” şeklinde adlandırılarak tasnif edilmiştir. Doğru bir tasnif “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”, “5.3 Vasıta”, “5.4 Yer”, “5.4.1 Coğrafya” şeklinde olmalıydı. “Teşkilat” kitabında Coğrafyayı Fiziki Coğrafya ve Beşerî Coğrafya diye ikiye ayıran Mahmut Metin Kaplan daha sonra Beşerî Coğrafyanın Nüfus Coğrafyası, Kültürel Coğrafya, yerleşim Coğrafyası, Siyasi Coğrafya, Tarihi Coğrafya, Tarım Coğrafyası, Sanayi Coğrafyası, Ulaşım Coğrafyası, Enerji Coğrafyası, Ticaret Coğrafyası (S.499), Turizm Coğrafyası, Sağlık Coğrafyası (S.500) gibi kollara ayrıldığını ifade etmektedir.
“Yer ve Mekân” (S.508) başlığı altında yer (S.508) ve mekân (S.513) kelimelerinin sözlük ve kavram manaları (S.508) çok detaylı bir şekilde verilmiş, Türk edebiyatından “yer” kavram ve kelimesinin kullanılışı örnekleriyle gösterilmiş (S.509), mekân insan ilişkisi ele alınarak “aidiyet duygusu, içinde yaşanılan toplumdan çok mekâna yöneltilir” (S.525) diyerek “Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan/ Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir, Turan!” anlayışına sahip Türkler için pek doğru olmayan ama kendi milli kimliklerini vatan ile tanımlayan toplumlar için geçerli olan bir kaideye işarete eder.
“Teşkilat ve İdare” kitabında “Teşkilatın Unsurları”ndan beşincisi ve sonuncusu olan “Zaman” (Teşkilat ve İdare S.225) ele alınmış ve şiirlerle “zaman” kavramı izaha çalışılmıştır. Ama benim için enterasan olan Mahmut Metin kaplan “Teşkilat ve İdare” kitabında “zaman”ı anlatırken kendisinden yıllarca sonra-“Teşkilat ve İdare” kitabının yazılmasından ve vefatından yıllarca sonra- yeni bir kitaba ad olacak bir ifadeyi “davaların davası” (Teşkilat ve İdare S.226) kitabında-Necip fazıl Kısakürekten iktibas ederek de olsa-terennüm etmiştir. 1992 yılında “Teşkilat ve İdare” kitabının basılması dolayısıyla 15.12 2023 tarihinde de “Davanın Davası” basıldığı için 31 yıl önce bu tabiri kullanmış ancak burada “davalar” diyerek en büyük dava olan mahşerdeki mahkeme-i kübra olan ahiret hesabını kastetmiştir. Biliyorsunuz ki Raşit Demirtaş ve Mahir Durakoğlu tarafından 12 Eylül Darbesinde ülkücü hareketin yargılanmasını konu alan bir kitap yazılmış ve adına da “Dava’nın Davası-Kurgulanmış Bir Davanın Arka Planı” denilmiştir. Mahmut Metin Kaplan “zaman”ı dini manada tarif etikten sonra teşkilat için zaman kavramını ne anlama geldiğini ele almakta ve verilen görevlerin zamanında yapılması, zamanın seçimi yani zamanlama (Teşkilat ve İdare S:238) yapılacak faaliyetin etkin olacağı zamanı tayin etmek ve o anda yapmak olarak ifade etmektedir.
“Teşkilat” kitabında “13 Zaman” (S.539) “Teşkilatın Unsurları”ndan beşincisi olarak yer almış, “Teşkilat ve İdare” kitabına göre de yeni bilgiler ve örnekler ile genişletilmiştir. Ancak tasnif ve başlıların numaralandırması “5. Teşkilatın Unsurları”, “5.1. Gaye”, “5.2 İnsan”, “5.3 Vasıta”, “5.4 Yer”, “5.5. Zaman” olarak yapılası gerekirken bağımsız bir başlık olarak “13 Zaman” şeklinde başlıklandırılmış, numaralandırılmıştır. “Teşkilat ve İdare” kitabındaki zaman kavramını anlatan iktibaslar aynen alındıktan sonra eklemiş olduğu edebiyatımızdan örneklerle zaman kelimesinin kullanım şekilleri (S. 551) gösterilmiştir. Zaman Yönetimini ele alan Mahmut Metin Kaplan, zamanın yönetilemeyeceğini, zamanın insan müdahalesinden mahfuz olarak kendi halinde aktığını ancak “kendimizi zamana göre yönete”bileceğimizi (S:585) işlerimizi zaman göre ayarlayıp “zamanı etkin kullana”bileceğimizi (S:585) söyleyerek sanki insan kendisini zaman göre ayarlar, zaman uyar demek istemektedir.
“Teşkilat ve İdare” kitabının “Altıncı Bölüm”ünde (Teşkilat ve İdare S.241) da “Teşkilat” kitabında bulunmayan bir konu ve başlık olarak “Sosyal Sistem” (Teşkilat ve İdare S.241) ele alınmaktadır. Bu başlık altında sistemin ne olduğunu anlatan Mahmut Metin Kaplan “teşkilat” kitabında alt bir başlık olarak yer alan “Grup” (Teşkilat ve İdare S.244) üzerinde de durmaktadır. Mahmut Metin kaplan netice olarak “Gaye, insan, vasıta, yer ve zaman unsurları bir araya getirilmekle teşkilat meydana gelmez. Gaye, insan, vasıta, yer ve zaman unsurlarından teşkilatı, sosyal sistem meydana getirir. Teşkilat; gaye, insan, vasıta, yer ve zaman unsurlarından meydana gelen sosyal bir sistemdir.” (Teşkilat ve İdare, S:254) diyerek kitabına son noktayı koymakta ve teşkilatın bir sosyal sistem olduğunu söylemektedir.
“Teşkilat” kitabını “14.Son Söz Yerine: Teşkilat” (S.599) başlığı ile bitiren Mahmut Metin Kaplan bu başlık altında Teşkilatın milliyetçiler tarafından kurulan bir teşkilat olduğunu ve Batı Emperyalizmi ile Komünist Emperyalizmin bu teşkilat ve mensuplarına karşı aldıkları tavır olan soğuk savaş üzerinde durmaktadır. “14.Son Söz Yerine: Teşkilat” başlığının doğru bir tasnif ile “5. Teşkilatın Unsurları” başlığından sonra gelen bir bağımsız başlık olarak “6. Son Söz Yerine: Teşkilat” şeklinde olması gerekirdi. Türk milliyetçilerine, Milli Hareket mensuplarına uyanık olma mesajları veren Mahmut Metin Kaplan “ferdiyetçilik yok, Milliyetçilik var” (S.600) birlik ve dirlikten yana olduğunu da ifade etmektedir. Çünkü o teşkilatı “Teşkilat, inançta birlik, hedefte birlik, metod, cesaret ve harekette birlik demektir.” olarak görmektedir. (S.600)
“Teşkilat ve İdare” kitabı siyasi bir yapı olan teşkilatı ele alıp tarif ederken “Teşkilat” kitabı siyasi yapılara da uyarlanabilen ancak iş dünyasından hayatın her evresinde karşılaşılabilen teşkilat ve örgütlerden bahis açmakla daha kapsamlı bir kitaptır.
“Teşkilat” kitabı Mahmut Metin Kaplan tarafından bitti denilerek son noktası konulmuş ve basıma hazır bir kitap olmadığını hissettiriyor. Allah Mahmut Metin Kaplan’a ömür verseydi, inanıyorum ki bu kitap bu hacminden daha geniş ve daha farklı bir dizgi ve düzende karşımıza çıkacaktı. Ancak buna rağmen Mahmut Metin Kaplan’ın bu çalışmasını ele alınacak bir kitaba dönüştürülmesinde emekleri olan Efendi Barutçu ile Mahmut Metin Kaplan’ın eşi ve çocuklarına bizi bu kitaptan mahrum bırakmadıkları için müteşekkiriz.
“Teşkilat ve İdare” kitabı daha otoriter ve teşkilatı hâkim kılmanın yollarını, “teşkilat”ın gücünün herkes tarafından kabul edilmesinin yapısal unsurlarını açıklarken “Teşkilat” kitabı daha paylaşıma açık bir izahatı tercih ederek daha ilmi bir “Teşkilat” yapısını ortaya koymakta, teşkilatı akıl ve mantık çerçevesinde serbest irade ile ortak teşekkül ettirilen daha kapsamlı bir yapı olarak tarif ve izah etmektedir.
Merhum Mahmut Metin Kaplan Ağabeyin yazmış olduğu “Teşkilat ve İdare” ve “Teşkilat” adlı kitapların her ikisini de karşılaştırmalı olarak okumuş, bunca karşılaştırma yazısını yazdıktan sonra benim gibi baştan her iki kitabı geliştirilmiş, genişletilmiş tek kitap olarak düşünenlere söyleyeceğim tek söz; “Teşkilat” adlı kitap “müstakil bir kitap olmuş” olacaktır. Çünkü ilk önce ifade etmem gerekir ki “Teşkilat” adlı kitap 600 sayfa “Teşkilat ve İdare” kitabı 256 sayfa hacme sahip olmasından hacimce “Teşkilat ve İdare” kitabından daha fazla hacme sahip. “Teşkilat” kitabı üçte iki kadar muhteva olarak daha geniş ve farklı, “Teşkilat ve İdare” ise “Teşkilat” kitabının yaklaşık üçte biri kadar. Ayrıca “Teşkilat ve İdare” kitabından her ne kadar “Teşkilat” kitabında yararlanılmış olsa da bu 1/3’lük kitabın sadece ½ si yeni “Teşkilat” kitabında kitapta kullanılmış olduğu okurken görülüyor. Bu demektir ki “Teşkilat” kitabı üçte iki buçuk oranında yani 5/6 oranın da yeni bilgilerle donatılmış, sadece 1/6 ilk kitap “Teşkilat ve İdare”den alınmıştır. Bu alınanlar da yeni bir sunum ve tamamen farklı bir anlatım tarzıyla ilk kitap “Teşkilat ve İdare”den çok farklı bir yapıya bürünmüştür. Kısaca “Teşkilat” kitabı sadece ülkücülere hitap eden bir kitap olmaktan çıkmış, genel bir kavram olarak “Teşkilat/Örgüt”ten bahseden herkese her kesime hitap eden, emek mahsulü ve yeni bir kitap olmuştur.
Son olarak okuyucunun bizim bu kitaba yaptığımız eleştirileri İmam Şafi’nin “sözü eleştir ancak sözü söyleyene saygı göster” ifadesini kendimize düstur edinerek kendisine sonsuz bir sevgi ve saygı duyduğum Mahmut Metin Kaplan Ağabeyin sağlığında hazırlamaya çalıştığı ancak ömrü vefa etmemesi dolayısıyla son şeklini veremediği “Teşkilat” kitabının daha mükemmeli yakalaması düşüncesiyle yapıldığını bilmelerini isterim.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Ziyaret -> Toplam : 113,29 M - Bugn : 55899

ulkucudunya@ulkucudunya.com