M. Metin Kaplan ağabeyden Taşların Hakanı Servet Somuncuoğlu armağan kitabı için yazı istediğimizde baştan tereddüt etmiş, sizler çocukluk arkadaşlarısınız, benim yazacak kadar müşterek mazim olmadı ki, biz üniversiteden sonra tanıştık, demişti. Sonra yazı geldi, kitabın en uzun ve en mükemmel yazısı.
Her vesileyle böyle bir kitap çıkarmakla çok iyi bir iş yaptığımızı vurguladı, çoğu zaman mahcubiyete sevk eden takdirkâr sözler söyledi. Bir kez daha anladık ki, kitap insanları ölümsüz kılar.
2021 yılının Nisan ayında, zahmet vermekten çekine çekine, haftalık Yeni Düşünce gazetesinde Ocak köşesine gönderdiği 1988 tarihli bir mektuba bakıvermemi rica etmişti. Zaten o sıra her gün kütüphaneye gidiyorum, nesi zahmet olacak. Ama bu Metin Kaplan; kocaman bedeninde incecik ve hassas bir yürek.
Bir heyecanla ve bir o kadar emin soluğu Beyazıt’ta aldım. Sükût-u hayal. Aksilik bu ya, memleketin en zengin süreli yayınlar arşivine sahip Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde de, Taksim Atatürk Kitaplığı’nda da o gazete yok. Kırk yılın başı ağabeyim bir ricada bulunmuş, naçar kalakaldım.
Baba ocağına gittiğim bir gün biraderim Mustafa’ya, senin arşiv zengindir, bir karıştıralım bakalım, dedim. Bodruma indik, tozlu kolileri indirdik. Yorucu bir araştırmadan sonra Yeni Düşünce koleksiyonu çıktı. Heyecanla taradık, bir baktık yazı karşımızda. Hemen resimlerini çekip gönderdim. “Budur işte, Allah ne muradın varsa versin.” diye cevap yazmış.
O mektup ülkücü fikriyatı bulandırmak isteyenlere karşı yazılmış bir milliyetçilik risalesi mahiyetinde idi. Üstelik Ocak adlı bir köşe idi. Daha sonra Metin ağabey de Ortadoğu gazetesinde köşe sahibi oldu. Köşesinin adını Ocak koydu. Birkaç yıl böyle sürdü. Bir inkıtadan sonra bu defa Ülkücü Dünya Görüşü başlığıyla yazmaya başladı.
Ardından, ne yapsak diye düşünürken, bu yazıları toparlayıp kitaplaştırmak fikri ortaya çıktı. Kütüphaneden derlediğimiz yazıları toparlayıp bilgisayara aktardık. Yazdığı yıllara ait üç aylık gazete koleksiyonu yine kütüphanede yoktu. Yine Mustafa Araç’a müracaat ettik. Bu defa iş kolay oldu. Meğer o bütün yazılarını kesip tarihleyip dosyalamış. Eksik on iki adet yazıya bu suretle ulaştık.
Bu çalışmalar yaklaşık altı ay sürdü. Nurullah Kaplan ulkucudunya.com sitesinden bazı yazılar seçti. Dergi ve gazetelere verdiği röportajları da kütüphaneden tamamladık. Muzaffer Demirbaş sürekli yararlı önerilerde bulundu. Kapağı, dizgisi Onur Yılmaz tarafından yapıldı. Tam matbaaya gidecekken, böyle tabirler uygun değil ama durum da bu, ölüm meleği bizi de bir yokladı. Üç gün ara ver, şu kitap çıksın ondan sonra gel demek kabil olsa diyeceğim. Hastane vs derken çok şükür görecek günümüz varmış, kitap çıktı. Adı da Ocak Yazıları oldu.
Ülkücü kitaplık, Dokuz Işık, Mesele, Türk İslam Ülküsü miyarına vurulduğunda onların yanı başında yer tutacak değerde bir eser kazanmıştır. Ocak Yazıları başlıklı bu eserle ağabeyimizin ruhunun muazzez olduğuna inanıyoruz. Yapılacak daha çok çalışmalar olacaktır, bu bir başlangıçtır. Onun ve bütün geçmiş ülkücülerin ruhu ise Milliyetçi Türkiye kurulduğunda şad olacaktır.
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
